Pazar, Mart 25, 2018

Anarşist Errico Malatesta İçin


Foucault’vari söylemin düzlemini tanımlayan şeyler, o söylemdeki ana 3 varsayımdır.
Malatesta’yı bir anarşist arkadaş aracılığıyla tanıdım. Tarama yaptım.
Biyografisi:
Onun 3 varsayımı şunlar imiş:
“Malatesta ise, "anarşizmin temel politik platformu şiddet'in insan ilişkilerinden soyutlanmasıdır, der"
“Pasifist değiliz, çünkü barış her iki tarafça istemedikçe mümkün değildir.”
“Napoli'ye gitti ve orada (dönemin pek çok Anarşist ve Sosyalist gibi) kolera salgını kurbanlarının bakımına yardım etti.” (Hümanizm)
Devrimcilik ve Makhno (Ukraynalı anarşist devlet kurucu):
“Anarşizmin devrimci bir dönemde işçi yığınlarına -ne ideolojik ne de pratik olarak- rehberlik edemeyeceği ve dolayısıyla topyekun bir sorumluluk üstlenemeyeceği şeklindeki tarihsel olarak yanlışlanmış fikrin…”
Ek:
Genel programı ve bakış açısı:
Makhno-Malatesta anlaşmazlığı:
Yorum:
Malatesta, iki arada bir derede kalmışa benziyor:
Şiddetsiz devrim olamaz. Olamadı da… Olması da gerekmiyor.
Devrimcinin hümanist olması gerekmiyor. Bu daha çok dene-yanıl ve tümevarım ile oluşan bir gözlem yığını.
Savaş çıkaran taraf, zaten savaş olmamasını istiyor değildir. Onun düşüncesini, ya pazarlıkla değiştirirsin, ya da onu yenerek değiştirirsin. Birincisine eğer örnek varsa, çok çok nadirdir. İkincisinde savaş çıkaran tarafın yenilmesi de nadirdir. Ancak ve ancak, 2 dev kuvvet savaşmaya başlarsa, sonuç belirsizdir.
Bu romantizm ve idealizm, 18. Yüzyıl üzerinden artık gelerek, 19. Yüzyıl marksistlerinin ve anarşistlerinin tümüne musallat oldu. Olay, Yeşilçam filmine döndü ama. Marksistler daha uyanık davranıp, anarşistleri hep arkadan vurdular. Engels’in Stirner’i tanıyarak yaptığı ve Marx ile birlikte vardığı Bakunin-Neçayef puştluğu ortada.
Güçlü olan değil, kazanan ve sağ kalan haklıdır.
21. Yüzyıl’da eğer hala anarşizm aranıp soruluyorsa, denize düşen yılana sarıldığındandır. Bugün anarşist geçinen ezeli-ebedi ergenler, anarşizme en büyük zararı verecek olanlardır. Yani her anarşist, kendi zamanının ve yerinin ruhuyla ve kültürüyle tartılmalıdır.
Malatesta da, şanssızlık eseri olarak anarşistlerin seri terörizm ve bir de artı Makhno-Ukrayna-1920 dönemine denk gelmiş şanssızlıkla. Yani tarih, o ne dediyse, tersini yaratmış inadına. Makhno’nun mektubu bunu açımlıyor zaten.
Gerçekler şunlardır:
Anarşizm şiddet içerir. Ancak kastedilen şey, 1848-1871 dönemi üzerine gelen, 1880-1910 seri terörizm dönemi değildir. O bildiğimiz nedensiz seri cinayet gibi, nedensiz-amaçsız seri terörizm olmuştur. En azından, bugün öyle görünüyor.
Anarşizm devrimci olabilir de, olmayabilir de.
Anarşizm, hümanist değildir.
Anarşizm, herkes için değildir. Hiçbir ideoloji, uygulamada tüm insanlık için olamaz. Olamadı da zaten. Bunu aslında hedeflemedi bile zaten.
100 çeşit anarşizm vardır ve diğer bir anarşistin Malatesta’yı topuğundan vurması gibi, anarşistler de kendi aralarında ölümüne döğüşebilirler.
Dolayıyısıyla:
1848-2018 arası tarihe bir bütün olarak bakıyoruz.
Anarşizmi, 1848-1871, 1880-1910, 1920 ünik Makhno ve Ukrayna vakası, 2 dünya savaşı, 2 dünya devrimi, 1945-1980 arasındaki 1968’lilerde ve 1978’lilerde anarşizmin horgörülmesi, 1980’den 35 yıl sonra, tarih sisteminin çökmüşlüğüyle, anarşizmin gençler arasında yeniden keşfedilmesi ve moda olması, olarak dönemliyoruz.
Malatesta, bu çizgide önemli bir iz bırakabilmiş gibi görünmüyor.
Malatesta, bugüne yönelik bir şeyler söyleyebilmiş gibi de görünmüyor.
1945 ertesindeki 2. Sanayileşme dönemi için, ne marksistler, ne de anarşistler, uygun analiz yapamadılar. Anarko-teknokratlar hiç değil.
İnsan sonrası tür olan Homo Posterus, ana tarih / ana akım anarşizminin gündeminde hiç olmadı, olamadı. Bu, geçersiz bir tutum ve davranış.
Dolayısıyla sonuç:
Malatesta, 18. Yüzyıl’da bir anlam taşıyabilirdi. 19. Yüzyıl’da az anlam taşıyabildi. 20. Yüzyıl’da absürdleşti. 21. Yüzyıl’da elimizin tersiyle itebileceğimiz biri ve düşünceleri oldu.
Dipnot:
Anarşizm için, bireysellek x toplumsallık ikilemi için epeyi metin yazdık önceden. Burada onu pas geçtik.
(24 Mart 2018)

Hiç yorum yok: