Cumartesi, Mart 10, 2018

Kararsızlar ‘Artık Bunlar Çözemez’ Diyor


2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beridir, kabaca % 40’lık bir kararsız, oyvermez, geçersiz-oy-verir, çok parti değiştirmiş ve bıkmış seçmen, şu bu var.
Bunların yeni durumu şu olmuş:
“KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır: "Ülkenin sorunlarını bu siyasi aktörler çözemeyecek" diyen bir % 40 var!”
Kısacası, deniz bitti.
Dünya’da da, Türkiye’de de.
Fransa, Almanya ve İtalya genel seçimleri de, aynı yönde sonuçlar verdi.
Neo-liberalizm 2007’de fiilen bitmişti. 2014’te buna ayıldı. 2018’de de fikren bittiği kabul edilmiş oldu.
Da, nolcek şimdi?
Koalisyon desen, olmadı.
İttifak desen, partileri bölebilir, çünkü partilerin kendisi tek tek paçal-derleme ve yamalı bohça çünkü.
Barajı düşürseler, mecliste 20 parti birden olur, işin içinden çıkılamaz.
2002’deki gibi 2 parti olsa, kan çıkar bu kezinde.
Sürdürülebilir borçlanma olmadığı gibi, sürdürülebilir sol-sağ abuksaması da olamazdı, olamadığı şimdi görülmüş oldu.
Faşist ve engizitör parti serbest ama sosyalist ve komünist parti yasak. Oğ yeğ. Ahan da size sonuç.
AKP şöyle diyormuş:
“AK Parti cenahı, ‘şöyle bir değişiklik var’ diyor: "Eskiden seçimden sonra koalisyon yapılıyordu. Pazarlığa dönüyordu ama şimdiki durum daha meşru. Seçmen açısından kimin kimle koalisyon yapacağı, seçimden önce ortaya çıkmış olacak."”
Takıyyeye bakar mısınız?
MHP seçmeni, neden AKP’ye zorunluca oy versin ki?
Bağımsız vekil yolu tıkanınca, çok küçük partiler ittifak yaptı, o normal ama en büyük parti neden ittifakı savunur ve yapar ki?
Araştırmacı seçmenleri şöyle tanımlamış:
“Türkiye'de seçmen davranışlarını belirleyen en önemli beklentilerden bir tanesi kimlik meselesi. Kültürel kimlik, inanç grubu ya da etnik kimliği. İkincisi hayat tarzı meselesi. Üçüncüsü eğitim seviyesi meselesi. Dördüncüsü insanların dindarlık seviyesi. Dindarlık seviyesi giderek kimliğin bir parçası olarak çalışıyor. Bir başkası insanların kendilerini sağda veya solda görüp görmediği meselesi. Her birinin etki alanı daha azalarak gidiyor elbette.”
Şunu söyleyememiş ama:
Türkiye’de seçmenin üçte biri, satılık oyludur ve artı her seçimde parti değiştirir ama bu iki durum birebir çakışmaz. Bu kayma da, o muğlak % 40’ı oluşturur.
Yani:
Seçmen artık AKP’nin dinciliğine ve MHP’nin milliyetçiliğine inanmıyor.
AKP artık seçmeni satın alacak yeni paraya sahip değil, vereceğini verdi yani ve pasta bitti.
Türkiye’de sol veya sağ seçmen, politik anlamda hiç olmadı, 1946’dan beridir böyle.
Yine, diğer bir eksik saptama:
Seçmenin aşırı polarize olduğu belirtiliyor.
Bu, geçersiz:
Asıl silah kullanabilir ve 100 bin kayıp silahı kullanacak olanlar, apolitik lümpenler, çünkü 15 Temmuz gecesi silahlar onlara verildi. Ve bunlar, o silahları veren AKP’lileri de o silahlarla soyarlar.
Ve artı:
Rahmetli hırsız yazar Mehmet Kartal’ın 1995 momentiyle saptadığı üzere:
Bu ülkede hırsızlar, artık ırza ve cana da saldırıyorlar.
Hah, AKP’nin becerdiği bu işte:
Kendisine oy versin vermesin, seçmeni fakirleştirdi fakirleştirdi, artık canını alıyor seçmenin:
İster evinde, ister cephede olarak.
Yani:
Bu noktadan sonra seçimin hiçbir işlevi yok.
Kimse henüz bunu görmüyor ama:
AKP’nin seçim yapmak gibi bir niyeti de kalmadı artık. Yasalar da buna uygun. AKP uymasa da koyar zaten.
Yani:
Körlerle sağırlar birbirini ağırlar. Seçilenlerle seçenler de birbirini ağırlar.
Tabii ki:
Gelecek hep gelir ve gelecek uzun sürer.
(5 Mart 2018)

Hiç yorum yok: