Bir
başarı bir başarısızlığa, bir mucize bir felakete nasıl dönüştürülür’ü,
inanılmaz biçimde, hem İsrail, hem de Mossad vermiş.
Haber
şu:
“İsrail
Savunma Bakanı Avigdor Liberman, ”2007 yılında Suriye’de nükleer reaktör yok
ettik” iddiasının ilk kez resmen açıklanmasına izin verdiği için ‘pişmanlık’
belirtti. Liberman, ‘İran’ın değerli istihbarat elde ettiğini ve İsrail’in
güvenliğinin zarar gördüğünü’ söyledi.”
Yani,
işi yapmaları ve tam-hep susmaları gerekirdi.
Birinci
hata, açıklama yapmak.
Devamı
çorap söküğü gibi gelmiş:
“2007
yılında Suriye’de nükleer reaktör yok ettik” açıklaması üzerinden en büyük
kapışma, dönemin Mossad Başkanı Tamir Pardo ile dönemin Askeri İstihbarat
(Aman) Başkanı, emekli general Amos Yadlin arasında yaşanıyor. ”İsrail,
Suriye’deki reaktörden haberdar olmasını Mossad’a borçlu” diyen Pardo,
‘tamamlanma aşamasındayken, yani çok geç saptanmasının feci bir istihbarat
başarısızlığı olduğunu’ söylerken Askeri İstihbarat Servisi’nin hatasına işaret
etti.”
1970’lerde
ve 1980’lerde efsaneleştirilmiş, CIA’den daha iyi sayılmış bir örgüt yapabilmiş
bunları.
Tabii,
bugün ABD’de hala CIA gibi, 19 kurumu olduğunu anımsatmak gerekli. Yeni gelen
başkan, yenisini kuruyor. Biri sıçıp sıvıyor, yenisi kuruluyor. Den den de den
den.
İsrail
de aynı yola girmiş.
Ancak,
öykünün en grift ve en zor bölümü şu:
“Eski
Aman Başkanı ”İsrail ordusunun iki hedefi vardı: Reaktörü yok etmek ve savaştan
kaçınmak” dedi.”
2005-2018
arasında, İsrail herhangi bir İslam ülkesiyle savaştan kaçınmak istiyor: Bu,
imkansız ama: Kendi kullandıkları yöntemlerle imkansız.
Sonrası,
komikleşiyor:
“Aşkenazi
şunları aktardı; ”2. Lübnan Savaşı’nın bitmesinden aylar sonra, Suriye’nin
çöllük Deyr ez Zor bölgesindeki tesisle ilgili somut kanıtlar elde edince,
İsrail’in bu operasyonu geride en az iz bırakarak yürütmesine karar verildi.
İsrail’in rolünün inkar edilmesine imkan verilecekti ve böylece Suriye Devlet
Başkanı Beşar Esad’ın utanç verici bir duruma düşüp, savaşa dönüşebilecek şekilde yanıt vermesi engellenecekti.
Operasyonu çok gizli yürütmek, Esad’ın halkına başka türlü bir hikaye anlatmasına
imkan tanıyacaktı.”
Pilotlar
Suriye’ye vardığında, Genelkurmay’ın penceresinden uyuyan Tel Aviv’e baktığını
ve ”Umarım doğal olmayan bir şekilde uyanmak zorunda kalmazlar” diye
düşündüğünü söyleyen Aşkenazi, “Olan
bitene karşı tarafın nasıl yanıt vereceğini anlamamız için birkaç saat geçmesi
gerekti” dedi.”
Ya
herro, ya merro, kuramı olmuş yani.
Demek
ki o noktada Esad, savaş çıkarsaymış, bugün İsrail olmayacakmış yani. Daha
doğrusu, İsrail’in asıl korktuğu bu imiş yani.
Peki,
ya Esad veya başka biri Tel Aviv’e bir kirli bomba atarsa ne olacak?
Diyelim,
Esad’ı gitme-kopma noktasına getirdiler: esad, bunu neden yapmasın? Kuzey Kore
devlet başkanına telefon açmak, o kadar zor bir şey değil onun için.
Açıkçası,
bunun olabileceğini bilmiyorduk. İsrail bundan korkuyorsa, olabilir ve hatta
olacak demektir.
Durup
bakıyoruz:
Ne
görüyoruz?
İnsanlar
ülkelerini kurtaracağız veya koruyacağız derken, onu yok olma noktasına
taşıyorlar.
ABD
de olsa böyle, Mossad da olsa böyle.
Olay,
Spielberg’e ‘Eylül’ filmini çektirmeye benzemiyor yani…
(22 Mart 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder