Cuma, Mart 30, 2018

Gönüllü Kulluk Nedir?


Murat Sevinç, Etienne de la Botie’nin ‘Gönülü Kulluk Üzerine Söylev” Kitabı hakkında, Gazete Duvar’da yazmış.
Bu makale üzerinden, bazı anımsamalar ve notlamalar:
Öncelikle ‘discourse’ Fransızca’da, hem ‘söylev’ (nutuk), hem de ‘söylem’ anlamına geliyor. Söylem üzerine Foucault’nun bir kitap yazdığı düşünülürse, ‘’discourse’ düzlemi’ de apayrı bir konu olur.
Sevinç, yönetilmeyi gönüllü kulluk olarak üstlenenlerin halklar olduğunu adlamış. Oysa, kitle ve halk sosyalizm söylemi üzerinden gidişi imler. Oysa, burada sözü edilen daha çok proto-feodalimsi toplum kastlarıdır, çıkarla ve/ya soyut olarak belirlenebilirler.
Reel koşullarda, ağanın aşiretinin oylarını belirlemesi veya kentteki dağınık aşiretsizlerin en çok parayı verene oyunu satması durumları sözkonusu. Ancak, her durumda alınan sosyal market yardımlarının katları kadar maddiyat toplamı, toplumsal sınıf olarak yitirilmiş oluyor, ülkenin borçlanması ve üst sınıfların anlamsız zenginleşmesi nedeniyle diyelim. Şerh: Bunun böyle olması, oyun kuramının geniş söyleminde, zorunluluk değil ama pratikte hep böyle olageldi ve olagidiyor.
De La Botie’nin pratik üzerinden saptadığı en önemli durum şu:
Bir model var: Yönetme-yönetilme açısından, yukarıdan aşağıya belki 10 düzey / kesim sözkonusu.
De La Botie’nin eksik gözlemi veya eksik saptaması olarak diyelim, gerçek yaşamda daha büyük topluluktan daha küçük topluluğa, diyelim en küçük topluluk aileye kadar inerken, birebirlik işlemez.
Yani, Cameron’un önce Brexit’i vaad edip, sonra bundan vazgeçip, sözünü tutmak için bunu yapıp, başta kendi savunduğuna sonda karşı çıkıp, bir de oylamayı kaybedip, üstüne bir de son olarak, parti başkanlığını da yitirirsen ve bu, bir gerçek yaşam öyküsüyse, yönetme-yönetilme modelinde doğrusallığın işlemediğini görürüz kolayca.
Yani, çıkarlar çerçevesinde satın almalar ve emir-komutalar yoktur gönüllü kullukta. Daha çok Brown devinimi türünden titreşimler / salınımlar sözkonusudur.
Ana ilke olarak şu doğrudur:
Kitlenin desteği olmadan, iktidar seçkinlerinin iktidarda kalması, imkansıza yakın zorluktadır. Dolayısıyla, kaka muktedirler cici kitleyi eziyor veya sömürüyor falan değildir. Kitle, kendi kanının ve kemiğinin yağlı tarafını dilenmektedir. Bunun için yaltaklanmaktadır.
Şunlar da doğrudur:
Hiçbir toplum-sistem, her bir bireyini sonuna kadar birebir yönetemez.
Tez, (yerine geçme / ikame veya ona dönüşme ile) kendisinin antitezi olabilir. Yani bir sav, tam karşıtını sonuçsayabilir. Solcuların solu tasfiyesi ve muhafazakarların aileyi tasfiyesi, bu türden tarihçesel örnekler oldu.
Yani, az olasılık olarak, kitle gönüllü kul olsa bile, iktidar seçkinleri onu yönetemeyebilir veya toplama kampında katledebilir.
Dolayısıyla:
Gönüllü kulluk genel bir durumdur. Bir momenttir. Sonucu birebir belirlemez.
Diğer bir deyişle:
Kitlenin iktidar seçkinlerine aşırı biatı da, devleti tasfiye / yok edebilir.
Sonuçta şunu çıkarsıyoruz:
Kitle, iktidar seçkinlerine ister gönüllü kulluk etmiş olsun, ister isyan etmiş olsun, tarihteki devletlerin toplam yanılmama (yanılmış devlet olmama bütünleme sınavını geçme) puanı % 50’yi geçememiş gibi görünüyor.
Bu durumda, Dünya Sistemi’nin yeniden yazılması gerekiyor.
Dipnot:
Buraya küçük bir ek-şerh: Bazı devletler % 45 ile süregidebilirken, bazı devletler % 55 ile süregidememiş gibi de görünüyor.
(29 Mart 2018)

Hiç yorum yok: