Uzun
uzun zaman önce, yakın bir kampüs içinde bir masaldı.
Yıl
1977.
Boğaziçi
Üniversitesi’ne yeni gelmişim. O zamanlar serbest. İstediğim derslere girip
çıkıyorum ama hazırlıktayım henüz, İngilizce öğreniyorum yani.
1977-1980
arasında, 3 yıl üstüste, öğrenci oylarıyla en değerli hoca sayılan Demir
Demirgil’in dersine girdim günlerden bir gün (evet, BÜ öğrencilerin hocalara
not verdiği bir eğitim kurumuydu o zamanlar). Kendisi, o zamanlar aynı zamanda
TÜSİAD danışmanıydı. Sonra, aynı kurumda yolsuzlukla suçlandı, istifa etti.
Evinde tek başına vefat etti, naaşı 3 gün sonra bulundu. Bu da, nitelikli
insanlara bu ülkede ne yapıldığını gösterir bir vakadır.
Demirgil,
son 41 yılda ne olmuşsa, hepsinin olacağını satır satır anlattı: Gelecek zaman
kipinde. ‘Hastir lan’ oldum, ‘la bu adam, ciddiye alınır’ da oldum.
Buraya
kadar tamam.
1983
Özal, 1993 Çiller, 2003 Erdoğan. Bu da, tamam. Dizi olarak ama. Tek tek değil.
Çiller
BÜ hocasıydı ve çok kötü bir ekonomi hocasıydı, öğrencilere saç baş yoldururdu,
o kadar yani. İlk batan bankalardan biri olan İstanbul Bankası’nın başında
kocası vardı. Bu, bir.
Demirgil,
BÜ gibi bir yerde, geleceğini öngördüğü askeri darbenin devamının ve hempalarının,
Çiller gibi insanlara yer açtığını veya açacağını anlayamadı. AKP’nin
ümmiseverliğini de anlayamazdı zaten, kendisi niteliksever biriydi, BÜ Kütüphanesi’nde,
sabahın dokuzunda bir o, bir ben, açılan kapıdan içeri girer, gazeteleri
paylaşır okurduk. Bu, bir buçuk ve bir’in açımlaması olsun.
Demirgil’in
en büyük hatası, zenginlerin zengin olmasının fakirlere yaramayacağını
anlayamaması oldu. Yani, bugünkü ekonomi-dışı (yatırımsız, istihdamsız, vd’siz)
paranın, daha 1977 tezi olduğunu hiç bilemedi. Bu asıl olanı ve iki.
Daha çok
açımlama: 1977 gibi bile Japon dolar milyarderleri vardı ve bu daha çok
istihdam demek değildi. Demirgil, baksaydı, çıkmazı o zaman bile görebilirdi
yani. Dolar milyarderleri, robotlara yatırım yaptılar çünkü ve hala yapıyorlar
çünkü: Apple ayda 25 dolar asgari ücreti
çok bulup, robota geçiyor üretimde, robot daha da ucuz çünkü.
Daha da
çok açımlama: Yine daha o zamanlar var olan biçimde, bizim Alamancılar
üzerinden, Almanya gibi G-7 ülkelerinde asgari ücretin yarısına çalışanların
varlığını göremedi, görmek istemedi veya duruma gözünü kapadı.
Demirgil;
serbest ticaretin demokrasi ve özgürlük değil, 350 milyon göçmen / mülteci ve
45 milyon yeni iş kölesi demek olacağını da anlayamadı. Oysa, onun geçmişinde
Krupp Faşizmi bilgisi vardı: Yani, toplama kampının kapısında yazan biçimde:
Çalışmak özgürleştirir. Bu üç.
Açımlama:
Bugün ülkede fiilen sıfır sendikalaşma, sıfır iş güvencesi, yılda 1.400 iş
ölümü var. Bunun, onun savunduğu liberalizm yaptı.
Demirgil,
elitokrat biriydi. Bize açıkça,
mezun olup, Türkiye’yi yöneteceğimizi söylerdi. Ama AKP’nin (ve hatta zamanında
Özal’ın), BÜ elitlerine karşı, kendi kamburunuun alınmasındansa, başkalarına
kambur yüklenmesini isteyen kambur gibi yapıp, Türkiye eğitim düzeyini
sıfırlayacağını da bilemedi: Şu anda BÜ mezunları, eksi zekalı ve eksil
bilgili, toptan yani.
En son
olarak da:
Demirgil
Mc Namara örneğin üzerinden, ‘ÇÜŞ (çokülkeli şirket) öldürür hiç bilemedi:
Savaş çıkarır öldürür veya çevrecileri tetikçilere öldürtür ama öldürür
mutlaka.
İşte bu
hatalar nedeniyle, cehenneme giden yolların iyiniyet taşlarıyla örülmüş
olduğunu bize bir daha gösterdi.
Ama yine
de kendisini rahmetle, saygıyla ve sevgiyle anıyorum:
Düşmanım
onun gibi olsun, Tayyip veya mahalle baskıcısı hempaları gibi değil.
(6 Mart 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder