Konu, bu
kadar basite düştü.
İnsanlar,
35 yıllık ve liberalizm ertesinde, konuşmayı ve yürümeyi unuttular. Kulağa
bilimkurgu romanı esprisi gibi geliyor ama gerçek bu.
Bu
durum; eğitimliler için de böyle, eğitimsizler için de; yaşlılar için de böyle,
gençler için de…
11-40
yaş arasında ergen gibi davranmayı seçenlerin bozuk Türkçe’si var. Ancak bu, Ajda
Pekkan Türkçe’si biçiminde 50 yıldır var.
Aşırı
yapılan vurgu, ne söylendiğini anlamayı imkansız kılıyor.
Kenar
mahalleli, küçük burjuva içiçeliği lümpenliği yükseltgiyor.
İnternet
kullanımı sesli okuyamamama nedeniyle konuşamayan kuşaklar yetiştirdi.
Olay,
görgüsüzlük sorunu değil. Sorun, en basitinden meramını anlatma veya anlatamama
sorunu. En basit bilgiler, yeni kuşakların apışıp kalmasına neden oluyor: A, o
öyle miydi?
Yürümenin
unutulmasında, ortadoğulu göçmen ümmilerin payı çok yüksek. Onlarda yürüme yok,
sürü gibi yayılma var. 2 nokta arasındaki en uzun rotayı, onlar sayesinde
izleyebiliyoruz. Ve alaturka halklar, nasıl ki kış ortasında dondurma yemeyi
öğrenip, gribin öldürücüleşmesine
aşırı katkılarda bulundularsa, bu yürüyememeyi de onlardan taklit yoluyla
öğrendiler ve uyguladılar. Bugünün ergenleri, yürümüyor, yayılıyor.
Bununla
uğraşılır mı?
Bununla
uğraşmaya değer mi?
Son
çözüm sabit:
Hepsi
mezbahaya, savaşa, toplama kampına, vd…
Dipnot:
Aklıma,
bir papazın 500’lerde / 800’lerde Balkanlar’a (o zaman Tatarlar ve Bulgar
Türkleri de oralardalarmış) gidip, oradaki barbar halkları hristiyanlaştırmaya değer bulmaması geliyor. AB’liler, 1500’lerde
Afrikalılar’ı ve yerli Amerikalılar’ı neden / nasıl hristiyanlaştırmaya değer
buldular, merak eder, dururum. Bence de zaten, tarihin eziciliği barbarları
yeterince ehlileştiriyor ve zaten barbarlar, birbirlerine de barbarlık
eyledikleri için, uygarlara pek iş kalmıyor. Bunun kendi proleter entellektüel
durumumla lümpen proleterlere uygulayınca, hiçbirşey yapmayıp seyretmek, en iyi
yol gibi görünüyor.
(19 Mart 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder