Cuma, Mart 23, 2018

TC: Politik Moment: 23.03.17


Bugün itibarıyla AKP ve Erdoğan, istedikleri kadar daha başımızda kalabilirler, denebilecek bir noktaya geldik: Peşpeşe olarak, Afrin düştüğü ve Doğan Yayıncılık grubu satıldığı için böyle oldu.
Gelelim parça parça odaklara:
AKP’nin bu noktaya gelmesinde, CHP ve HDP en az % 50 etkili oldu. Hatta CHP son zamanlarda % 100, HDP ise % 75 destekçi, işbirlikçi, katkıcı durumunda: O kadar berbatlar yani.
CHP, AKP’nin ikinci partisi ve Baykal olarak, 2002 momentinde zaten bir şey yapmayacağı baştan kabul edilen ve onun için ikinci parti kılınan bir odaktı. Ancak, 16 yıllık toplamda artık affedilemez hataları var. Sahaya inme veya seçim boykotu şıklarını bile, daha onları yapmadan önce sıfırladı ve değersizledi.
HDP ise, PKK kanadının hatasını dendenledi, o kadar. En başından beridir Barzani için söylediğimiz, ‘savaşmayı unutmuş ve rahata alışmış Kürtler’ durumu, parti için bile geçerli oldu. Demirtaş’ı bile harcayabildiler.
MHP, kendini kurtaracağım derken eksiledi: Artık, MHP diye bir proje fiilen yok yani.
AKP’yi ise artık, ya Arınç veya Gül gibi ağır toplar, ya da dış odaklar bitirebilir oldu.
Bakalım dış odaklara:
ABD, AB ve NATO dış odakları, hiçbirşey yapmadı ve yapamadı, Afrin Savaşı sürecinde yani. BM ise, kafasına taş düştükten 3 gün sonra ahlayan Rin Tin Tin gibi, getirilişinden 1,5 yıl sonra, Ohal’in kaldırılmasını istedi durup dururken.
Askeri olarak, Afrin Savaşı’nın devamı henüz tahmin edilemez durumda. Ancak, savaş onyıllarca sürecek, bunu AKP’lilerin bizzat kendileri belirtti. Kaldı ki CHP de şu an savaşa taraftar ve zaten 44 yıl önce Kıbrıs’a girip de hala çıkamayan da CHP.
TC’nin savaşı kendi sınırları dışına taşıması, göçmenleri kendi ülkelerinde (belki asıl yerlerinden değil olarak) zorunlu iskana tabi tutması, insan haklarına belki aykırı ama ülke çıkarlarına kesin uygun bir davranış. Bu ilke, 2018’de değil, 1983’te baştan yürürlükte tutulmalıydı: O zaman sorun küçük ölçekte tutulabilirdi.
‘Yurtta barış, Dünya’da barış’tan, emperyalistçilik oynayan TC’ye doğru gidiş var. Ambargodan gıkını bile çıkaramamaya giden, büyük hegemon odak tepkisine doğru gidiş var. Başı ne kadar derde girersen girsin, hep dayılanan mahalle bıçkınına doğru gidiş var.
Ancak, bu ekonomiyle savaş kazanılamaz, gerçeği de var.
Dolar 4, avro 5 lira. 1,5 trilyon dolar borç, bir gecede % 5 faiz yedi.
Bu türden keskin dalgalanışlar, Dünya’da yeni ekonomik trend. Kabak Facebook’un ve Zuckerberg’in başına patladı örneğin: Adam, bir gecede milyar dolarlar yitirdi. TC de, durup dururken 500 milyar dolar daha borç sahibi olabilir, o kadar borcu zaten varken.
Türkiye, Anadolu beylikleri dönemine giderken, birleşik kalırsa, bölgede (Kafkasya, Kuzey Karadeniz, Balkanlar, Ortadoğu) Osmanlı imparatorluğu olabilecek bir Osmanlı Beyliği olmaya doğru yol alıyor gibi ama 2 moment arasında beş benzemez durumlar var:
Osmanlı Bizans’a komşuydu ama TC, hem ABD’ye, hem AB’ye, hem de Rusya’ya komşu ki bu durum işi karman çorman ediyor. Keza, ABD ve Rusya hem savaşıyor, hem sevişiyor.
Osmanlı kurulurken, 2 yıllık gelirine denk gelen bir borca sahip değildi. Talan ve yağma ekonomisi, pasta varken geçerlidir, ekmek bile yokken değil. Ekmek yokken, yamyamlık vardır.
Siyaseten ise, Osmanlı zamanında bugünkü anlamıyla siyaset yoktu ama bugün ve burada var, hem de sağsız ve solsuz muğlaklıkta, Bizans entrikalı bir siyaset kompleksi olarak.
AKP, belki 2019’a, belki 2023’e kadar var ve ayakta kalacak, o kesin. Ancak, 2023’te TC kalacak mı veya ne olacak, o belli değil. Tek bir holdinginin 7 milyar dolar borcu varsa ve hükümetin bir bakanı, bu borcun yönetilemez olduğundan söz ediyorsa, işler çoktan batmış demektir.
Kriz gelecek o kesin. Bu krizin askeri, iktisadi ve siyasi griftliği belirsiz ve öyle de kalacak, hatta yaşanırken bile öyle olacak ve tanımlanmaz kalacak.
Yani AKP ve Erdoğan, 2013 Aralık’tan sonra işleri öyle bir sarpa sardırdı ki değil 40, 4.444 akıllı bile bu işi çözemez artık.
Bir kuramsal ve oto-anarşist olarak, bu kargaşayı ve keşmekeşi melankoliyle ve oblivion ile seyrediyorum.
(23 Mart 2018)             

Hiç yorum yok: