Bu,
bir kitap adı.
Elda
Abrevaya yazmış.
Kitabın
tanıtım bülteninde şunlar yazıyor:
“Simone
de Beauvoir'ın toplumsal alanda ortaya attığı "Kadın olarak doğulmaz,
kadın olunur" düşüncesini psikanalitik açıdan tercüme etmek istediğimizde
bu sav kitap boyunca şöyle bir soruya dönüşecektir: Bir kadın kadınsılığına
nasıl erişir? Ödipal karmaşanın oluşumunda, küçük kızın çözmesi gereken en
çetrefil sorun, derin bir aşkla bağlı olduğu anneden babaya yer
değiştirebilmektir.
Nesnenin
aşkını kaybetme kaygısına rağmen, kızın babaya (sonradan sevgiliye) dair
kadınsı dürtülerine sahip çıkması bir cesaret işidir. Bu, anneye olan derin
bağlılığına rağmen, her ne pahasına olursa olsun, kadınsılığına sahip çıkmanın
cesaretidir. Yaşamı boyunca farklı evrelerde karşısına çıkacak olan bu sınav,
kadını en fazla menopoz ve sonrasında zorlayacaktır. Bu doğrultuda kadınsı
erotizm sadece cinsel ilişkiye indirgenemez, kültür nesneleriyle ve ötekiyle
kurulan ilişkiyi de nitelendirir. Böylelikle kadınsılık, kadının içinde gömülü
olan karanlıklardan ve sislerden sıyrılıp, toplumsal sahnede ötekine dair bir
tasa taşıyarak arzulu olmasının serüvenidir.”
Bu
ne yahu?
Erkekleri
hepten eksi zekalı buldular da, alay mı ediyorlar?
2
bilimkurgu romanda, Evrenin Türküsü’nde ve Kızıl Mars’ta Rus kadınının
niteliğinin erkeği öldürmek ve artı iki erkeği ölümcül çzatışmaya sokmak, ve
artı yine bir bilimkurgu romanda, ‘Triton’da (biseksüel bir erkek tarafından
yazılmış olarak) kadının birincil niteliğinin yalan söylemek olduğu yazılıdır.
Bunları
hep abartılı, kuşkulu ve sorgulanması gerekli buldum.
Ancak,
yine bir Rus kadın tarafından yazılmış alıntıyı görünce, çok şaşırdım.
Öncelikle,
feci teknik bir hata:
Erkeğin
ödipal duygular eşliğinde annesine cinsel arzu besleme ilk yaşı neyse, kadının
elektral duyguları için de odur, hatta daha öncedir, çünkü o yaşlarda kız
çocukları, bedenen de zihnen de erkek çocuktan daha önce ve daha hızlı gelişir.
Artı
bizim gözlemsel tezimiz şu:
Anneye
cinsel ilgiyle, babaya karşıki düşmanlık birbirinden ayrı şeylerdir.
Şerh:
Eşcinsel / biseksüel babaya karşı aktif cinsel duygular da hissedilebilir ve
tersine bakınca, babanın oğluna yönelikki ensest duygusuna da yeni ve farklı
bir bakış açısı ve açılım getirir.
Devam:
Kadın
olunmaz, çünkü tek bir kadın kategorisi yoktur. Bakınız bu Rus kadını
kategorisi tipi. Ayrıca Elsa, Althusser’in Rus karısı, Yesenin’i gömen Duncan,
vd…
Kadınlar
olunur yani…
O
kadınlar kategorileri zamanlar ve mekanlar içinde fapfarklı olarak kurulur ve
bozulur. Öyle de oldu: erken ölen kadın yazarlar Tezer ve Sevgi kadın
tiplemeleri, yalnızca TC 1970
momentli idi örneğin: 1980 öncesi ama 1971 sırası koşulları yani.
Anne-kız
düşmanlığı, elektral başlar, kimi uzlaşmayla, kimi barışla, kimi işbirliğiyle
sürer ama 80, 60, 40 olarak, yani 3 kuşak boyunca ve tüm o yıllarda süren
karmaşık nene-anne-kız ilişkisini belki 5 yıl bizzat içeriden gözleyebildim.
Matriyarkal
faşizm ve matriyarkal gerontokrasi tanımlıdır, özellikle sanatçı kadınlarda.
Beauvoir’in ‘Konuk Kız’a tavrı, gayet ve doğrudan odur: Bir türden, genç
düşmanını / rakibini lokmalara bölerek yutmak, tutum-davranışı.
Görüldüğü
gibi kadınlar, kadınlık üzerine onlarca yalan söylem ürettiler.
Hangi
yaşta olursa olsun, bir erkeğin birincil görevi, bir kadın tarafından
entellektüel suistimale karşı durmak ve ona hayır demektir. Aşık oludğu
kadınına dürüstçe ve serinkanlıca (yani hak ettiği için) hayır diyebilen bir
erkek, yaşamda kolay kolay yalan yutmaz bir daha, kendisi itemezse tabii ki…
Bunu
homongolosça, seksist, şu bu bulabilen olabilir. Bizim aseksüel / nötroseksüel
huysuz moruk bir erkek yazar olarak tavrımız budur. Kendi ülkemizde, kendi
kentimizde hep haklı çıktık ama çok da yalan yuttuk doğrusu…
(24 Mart 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder