Cumartesi, Mart 17, 2018

Şenay Aydemir Değillemesi: Stalin’in Ölümü ve/ya Stalingrad Zaferi


Bunlar, cılkını çıkarmışlardı. Artık, daha ötesine de geçmişler.
Aydemir’den 2 parça alıntı:
““Şeytanın en büyük numarası, insanları var olmadığına inandırmasıdır” derler.”
“İngiliz sineması Stalingrad zaferini bu filmin karakterleri üzerinden bir eğlence malzemesine dönüştürerek o “kadar da ciddiye alınacak bir durum yok” demeye getiriyor.”
Cehalet, insanı gerçekten söyletiyor.
Öncelikle, şunu belirtelim.
Filmde aşırı grotesk olarak verilen, Stalin’in ölümünün ertesindeki iktidar tepişmeleri tümüyle doğrudur ve taa 1986’ye, oradan da SSCB’nin sonuna gitmiştir. Stalin bir diktatördü doğru ama o olmadan da SSCB olamazdı, olamadı da.
Gelelim Aydemir’in gaf ötesilerine.
Şeytan’ın insanı yok olduğuna inandırması gerekmez ki insan zaten yoktur. Yani bu söz olsa olsa, Şeytan’ın en büyük numarası insanı var olduğuna inandırması, olur.
Stalingrad ise, bir zafer değildir. Öncelikle, askeri değil, sivil direniştir. Ardından, 1 milyondan çok ceset yenmiştir orada. Bildiğimiz yamyamlık olmuştur yani, eksi 40 derecede. Anneler ölü çocuklarını yemişlerdir.
Bir orduya veya bir halka, ben ise savaşmanızı değil, ölmenizi emrediyorum, derseniz, her zaman Çanakkale veya Stalingrad olmaz, çoğunluk astların üstleri öldürmesi olur, olmuştur da, bu 2’sinden daha çok sayıda örnek olarak.
Tarihin trajedileri çok komiktir aynı zamanda, çünkü onlarca kez yinelenmişlerdir. İnsanlar öğrenmez, yaşarken öğrenmez hem de: Aynı hatayı aynı yaşamda kezlerce yinelerler.
Stalin de, yaşarken epeyi ölümcül hata yaptı: NEP, 1930’larda orduyu temizleme, Stalingrad. Hatayı hep başkaları ödedi ama kendisi değil.
O nedenle, ne Stalin bir kahramandı, ne de Stalingrad öyküsü bir kahramanlık öyküsüydü.
Aydemir gibiler, Şeytan işe karışsa da, karışmasa da, o acaip alt-insanlıklarıyla, eksi bilgileriyle, eksi zekalarıyla, mezara doğru kös kös gidiyorlar işte…
(16 Mart 2018)

Hiç yorum yok: