Pazartesi, Mart 05, 2018

Melankoli ve Biyolojik Yalnızlık


Biyolojik yalnızlık durumu, benim bir insan grubunda ancak dış sınırda yer alırsam, durabileceğim gerçeğini içeriyor.
Otistler bu kadarını bile yapamıyorlar. Dokunulmaktan, annelerinin dokunması dahil olarak, nefret ediyorlar.
Demek ki durumum, diğer epeyi durum gibi % 51-49 +/- % 2 aralığında.
Ek ve ara not:
Bu dokunulmaya karşı çıkma, şizofrenlerin ve otistlerin dış Dünya ile sınırlarını çizememe veya yanlış çizme durumuyla da ilintili.
Bir otist annesini beğenmiyorsa, onun dokunmasına karşı çıkabilir. Annesini beğenmeme ise, üzerinde hiç çalışılmamış bir konu. Psikolojik varsayım, bebeğin annesini bağımlılık düzeyinde beğendiği varsayımına dayalı. Annelerin biyolojik olarak yavrularını reddi veya terki hormonal bir konu. Bu konu da, hormonal olabilir.
Yalnızlık genelde hüzün vericidir ama yalnızlık acaba gerçekten melankoli yaratıyor mu?
Ben yalnızım. Hep yalnızdım. Ama 20 sevgilim ve 20 kadın dostum oldu. Hepsi de vefasız, hepsi de harala gürele yaşamlarda yanlış insanlara boğulmuş durumda. Bana melankoli veren bu:
Neden, bin yakınım içinde bir tek kişi bile beni kalıcı olarak seçmedi?
Ek ve ara not: Kalabalık içinde yalnızlık, ne kadar biyolojik yalnızlıktır acaba?
Sanırım, önce annemi, sonra babamı, en son da kardeşlerimi, yani ailemi toptan red, beni melankolik yaptı. Ki bu, yaşamımın ilk 14 yıl demek. Sonrasında ise, zaten hep onlara uzaktım, şehirlerarası kadar uzak.
İşin tuhafı bu bir bırakma veya bir ayrılma değil. 2 durumdan birinin seçimsiz tercihi. Sonuçta, AFL’ye gitmeyecek miydim yani ailemi sevebilmek ve onların beni sevebilmesi için?
Melankoli de birden çok altküme içeriyor. Burada kastedilen, bir veya birkaç buçuk melankoli tipi.
Sanat eseri tüketmek de, üretmek de aslında anti-melankolik itki demek ama az da olsa melankolik sonuçları da var:
Sıradan insanlar, işin bokunu bu kadar çıkarmamalıydı gibi.
Onlar adına utanmak gibi bir şey bu.
Hüzün verici tabii ki. Benim gibi anti-hümanist biri insani değerleri korur ve yaşatırken, normaller insaniyetin ırzına geçti resmen.
Ek ve ara not: Bu melankoliyi iyileştirenin sanat eseri olması ama bilim eseri olmaması önemli bir durum. Nedenini bilmiyorum ve şimdilik açımlayamam.
Borgna’nın ve Serol Teber’in melankoli tanımlarına katılmıyorum. Alkolik olan Teber’in yaşadığının tersine, melankolik biri alkolik olmaz bence. Nasılını bilmiyorum ama öyle seziyorum ve bunu ilk kez notladım. Benim alkolizmim insan öldürmeyi engellemesi içindi ve bunun melankoli ile ilgisi, çünkü melankoli şiddete yakın bir duygudurum değil.
Demek ki biyolojik yalnızlığın hüznü ile melankoliyi ayrı şeyler sayacağız.
Biyolojik yalnızlık dışadönüksel ve edimsel bir şey, melankoli ise içedönük ve duygu-durgu’sal bir şey. Yani, ancak duruyorsanız, melankolik olabilirsiniz.
Nokta. Es.
(4 Şubat 2018)

Hiç yorum yok: