Biyolojik
yalnızlık durumu, benim bir insan grubunda ancak dış sınırda yer alırsam,
durabileceğim gerçeğini içeriyor.
Otistler
bu kadarını bile yapamıyorlar. Dokunulmaktan, annelerinin dokunması dahil
olarak, nefret ediyorlar.
Demek ki
durumum, diğer epeyi durum gibi % 51-49 +/- % 2 aralığında.
Ek ve
ara not:
Bu
dokunulmaya karşı çıkma, şizofrenlerin ve otistlerin dış Dünya ile sınırlarını
çizememe veya yanlış çizme durumuyla da ilintili.
Bir
otist annesini beğenmiyorsa, onun dokunmasına karşı çıkabilir. Annesini
beğenmeme ise, üzerinde hiç çalışılmamış bir konu. Psikolojik varsayım, bebeğin annesini bağımlılık düzeyinde
beğendiği varsayımına dayalı. Annelerin biyolojik olarak yavrularını reddi
veya terki hormonal bir konu. Bu konu da, hormonal olabilir.
Yalnızlık
genelde hüzün vericidir ama yalnızlık acaba gerçekten melankoli yaratıyor mu?
Ben
yalnızım. Hep yalnızdım. Ama 20 sevgilim ve 20 kadın dostum oldu. Hepsi de
vefasız, hepsi de harala gürele yaşamlarda yanlış insanlara boğulmuş durumda.
Bana melankoli veren bu:
Neden,
bin yakınım içinde bir tek kişi bile beni kalıcı olarak seçmedi?
Ek ve
ara not: Kalabalık içinde yalnızlık, ne kadar biyolojik yalnızlıktır acaba?
Sanırım,
önce annemi, sonra babamı, en son da kardeşlerimi, yani ailemi toptan red, beni
melankolik yaptı. Ki bu, yaşamımın ilk 14 yıl demek. Sonrasında ise, zaten hep
onlara uzaktım, şehirlerarası kadar uzak.
İşin
tuhafı bu bir bırakma veya bir ayrılma değil. 2 durumdan birinin
seçimsiz tercihi. Sonuçta, AFL’ye gitmeyecek miydim yani ailemi sevebilmek ve
onların beni sevebilmesi için?
Melankoli
de birden çok altküme içeriyor. Burada kastedilen, bir veya birkaç buçuk
melankoli tipi.
Sanat
eseri tüketmek de, üretmek de aslında anti-melankolik itki demek ama az da olsa
melankolik sonuçları da var:
Sıradan
insanlar, işin bokunu bu kadar çıkarmamalıydı gibi.
Onlar
adına utanmak gibi bir şey bu.
Hüzün
verici tabii ki. Benim gibi anti-hümanist biri insani değerleri korur ve
yaşatırken, normaller insaniyetin ırzına geçti resmen.
Ek ve
ara not: Bu melankoliyi iyileştirenin sanat eseri olması ama bilim eseri
olmaması önemli bir durum. Nedenini bilmiyorum ve şimdilik açımlayamam.
Borgna’nın
ve Serol Teber’in melankoli tanımlarına katılmıyorum. Alkolik olan Teber’in
yaşadığının tersine, melankolik biri alkolik olmaz bence. Nasılını bilmiyorum
ama öyle seziyorum ve bunu ilk kez notladım. Benim alkolizmim insan öldürmeyi
engellemesi içindi ve bunun melankoli ile ilgisi, çünkü melankoli şiddete yakın
bir duygudurum değil.
Demek ki
biyolojik yalnızlığın hüznü ile melankoliyi ayrı şeyler sayacağız.
Biyolojik
yalnızlık dışadönüksel ve edimsel bir şey, melankoli ise içedönük ve
duygu-durgu’sal bir şey. Yani, ancak duruyorsanız, melankolik olabilirsiniz.
Nokta. Es.
(4 Şubat 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder