Perşembe, Mart 15, 2018

Dünya Ticaret Savaşlarının Asıl Anlamı


Daha doğrusu, asıl anlamlarından birisi.
Trump, ithalat vergisini yükseltme kararı aldı ve Dünya birbirinie girdi.
Ancak, kimse de kalkıp bunun ekonomik anlamını sorgulamadı.
Trump, metal ithalatı vergisini arttırdığında ne olur?
ABD içi tüketim yerli üretim metal tüketir.
O zaman ne olur?
O para ABD içinde kalır?
Yani?
ABD’nin paraya gereksinimi var.
Yani:
2007’den sonra, ABD dışına çıkan paralar, finansal / saal yöntemlerle geri çekildi ama görülüyor ki yetmemiş.
Yani?
Ekonominin temel kuralları çiğnendi. Sonunda imana gelindi. Klasik ekonomi araçlarına geri dönüldü.
Neydi?
ABD zarttı, zurttu.
Hayır. ABD bile olsa, ekonominin kuralları aynıdır: ABD Merkez Bankası başta olmak üzere fiilen çoktan iflas etmiştir. Piyasanın en büyük şirketi iflas edince, hiç kimse alacağın ilk istemeye cesaret edemez, çünkü sistemin çökeceğini bilir. Durum, o durum yani.
Trump ve ABD’nin onu seçtiren oligarkları, şatafatı bıraktılar, sadede geldiler:
ABD’nin iflasını erteliyorlar yalnızca.
Şöyle bir gerçek var:
Yalnızca ekonomide dönen para, reel para demektir. O da, % 99 reel sektörde dönen paradır. Yalnızca, reel sektöre yatırım yapılan tasarruf olarak sanal para, reeldir ki o da bir dereceye kadar.
Global gayrısafi gelire eşit olduğu tahmin edilen sanal para tasarrufu bir hiçtir yani. Üçte biriyle onda birine kadar satın alma karşılığı vardır. İşin acısı, onun her 1 kuruşu, fakirlerden 100 ila 500 kuruş olarak çıktı: 1 mühendis 1 maaş alırsa, 100 kazandırır, kuralı nedeniyle böyle.
Peki, bu karar işler mi?
İşler tabii ama karşılıkları da olur.
Öncelikle şunu söyleyelim.
NE ABD, ne de AB malları haksız rekabet dışında en iyi teknolojik, şu bu ürün falan değil. Sanayi casusluğu sayesinde, 900 dolarlık mal 90 dolara rahatça satılıyor, birebir kopya olarak ki zaten ederi de o: Bunun özellikle Iphone türü birkaç simgesel ürün için söylüyoruz.
AB’nin rekabet güçsüzlüğü hiç sınanmadı ama ABD’ninki sınandı ve Trump kararı, bu yenilginin ilanı yalnızca. Bize, AB için de böyle. Çünkü onlar ABD’ye göre çok daha fazla devletçi ve korumacı ama bu saklı yapılıyor.
Bakın son olan şu:
Hem en yüksek teknolojide onda birine 4. Dünya ürünü, hem de asgari ücrette üçte ila yüzde birine 4. Dünya emeği. Artı, 1. Dünya’nın 1 doları 4. Dünya’da 5-6 dolarlık satın alma paritesine sahip (Vietnam’da ayda 25 dolarla asgari ücretlinin madden yapacağı herşeyi yapıyorsun ama insanlık-dışı çalışma koşullarındasın). Kimse ayırdında değil ama bu en az 10, belki 30 yıldır böyle. 1980 liberalizmi, aynı zamanda 1980 Afganistan 1. X 4. Dünya savaşçıkları demek idi. Yani, belki 20 yıldır her yıl belki 1 trilyon dolar, 1. Dünya’dan 4. Dünya’ya akıyor. Yanısıra, kölelik yeniden canlandırıldı: 45-90 milyon gerçek köle var günümüzde.
Bu, Roma’nın çöküşü demek olan dönemle aynı özellikler: insanların gönüllü olarak köleliğe geri dönüşü. ‘Taht Oyunları’ esprisi yani.
Ama tuhaf olan aynı zamanda şu:
Sanatsal gelecekbilimci Asimov olsun, bilimsel gelecekbilimci Flechtheim olsun, Roma’nın batmamasını istiyorlardı, bazı destek düşünceler önerdiler, bunlar / şimdikiler onlardı, yani ikisi de düzenin tarafındaydı, sonuç onların düşüncelerinin uygulanmasıyla onların değillenmesi oldu.
İlginç bir makro tarihsel moment olarak kayda geçti:
Devletleri akil adamların batırması ki bu Platon’un da, Aristo’nun, Konfiçyus’un da başına geldiydi.
Yani, akil adamlar bile tarihten hiç ders almıyorlar.
Olan biten de, tarihin bir kez daha zorla ve zorbalıkla tekerrür ettirilmesi oldu.
(14 Mart 2018)

Hiç yorum yok: