Çarşamba, Ocak 29, 2014

Adnan Veli Kanık – Felix Feneon Dikmesi

Kanık da realistçe yazar, Feneon da... Kanık da sade yazar, Fenenon da... Ancak Kanık'ta bir şeyler eksik kalır hep... Kanık'ta fazla ve yanlış olan şey, alaturka hümanizmdir. Bu şey, kötü gerçeği dilegetirmek biçiminde olabilir ama yine de insan sevgisidir. Kanık'ta eksik olan şey, insan nefreti değil, insan-nötrü'dür. Fenenon bunu, öykülerini çok kısa tutarak, biçimsel yoldan halleder. O kadar kısa cümleye his sızamaz ne de olsa... Ek: Bukowski de bunu bir bakıma beceren diğer bir örnektir ve bildiğim en gerçekçi Yanki yazardır, Kanık hümanizmine takılıp kalabilen O. Henry'den bile daha gerçekçidir.

Pazar, Ocak 26, 2014

Adnan Veli – Sait Faik Dikmesi

Adnan Veli, Orhan Veli'nin kardeşidir. Şiir, yani kurmaca yazan kardeşinin tersine, otobiyografi ve röportaj, yani kurmaca-dışı yazmıştır. 'Mapusane Çeşmesi'nde hapishanesini ve Eczacıbaşı dergilerinde sokaklarını olmak üzere İstanbul'u yazmıştır. Sait Faik, öykü, yani kurmaca yazar. Sait Faik de İstanbul'u yazmıştır. Adnan Veli İstanbul'un insanlarının çirkinliklerini yazar. Sait Faik İstanbul'un insanlarının güzelliklerini yazar. Adnan Veli doğru yazar. Sait Faik yalan yazar. Söylemeye gerek yok: Okur açık ara önde Sait Faik'i tercih eder. Dipnot: Orhan Veli, Sait Faik'in manzum hali / kardeşi kabul edilir ve tersi de...

Çarşamba, Ocak 08, 2014

Alaturka Faşizmin Göstergeleri

Türkiye 2001’de faşizm var mı? Varsa da, yoksa da, bunu nasıl açımlayacağız? Bir önceki, ‘Faşizmin Kategorizasyonu’ metni bunun için bir ön açılımdı. Önnotlar: 1. Nasıl, 1930’larda uç sağ hızla güçlendiyse ve örneğin Japonya’da bir faşizmden söz edilebildiyse, artı nasıl 1970’lerde tipik bir Güney Amerika faşizmi oluştuysa, 1980 Gross’tan beridir hem global, hem de yerel ölçeklerde / ölçütlerde yeni, yumuşak (o, Yanki tipine ‘arkadaşça’ diyor) faşizmlerden söz etmek mümkün. 2. 1945-1990 arasındaki iki kutuplu, post-modern, global soğuk savaşlı dönemden sonra, 1991-2000 arasında tek kutuplu, post-post modern, yerel sıcak savaşlı bir dönem geldi. Rusya’nın toparlanması, Çin’in aradaki yüzyılı beşinci viteste atlaması, AB’nin yeni-yumuşak engizisyonu, yarına doğru, belirsizliklerle dolu, yeni bir yol açtı. 3. Türkiye; Doğu-Batı, Kuzey-Güney, Avrupa-Asya, Hristiyanlık-İslam, Balkanlar-Orta Doğu-Kafkasya kurtkapanlarında sıkıştı kaldı. 50 yıldır oynadığı ‘NATO’nun gülü’ rolü soldu. Aynı süreyi, ona yakın darbe(cik) ile ve bir trilyon dolar israfla batırdı. 4. Dünya’da da, bizde de. yeni bir iktidar seçkinleri düzeni oluştu: Askerler ve polisler, medyatörler, siyasetçiler, kompradorlar ve ayakçı entelejensiya. Tüm bunlar, alaturka faşizm için ‘yeme de yanında yat’ durumlar. Muhalefet şerhi: Tüm Cumhuriyet dönemi, hayret verici olarak, yüzlerce binlerce aydının kendisini ve yaşamını gönüllü olarak harcadığı, toplumsal muhalefeti hiçbir kazanma şansı olmaksızın, ölümüne sürdürdüğü örneklerle dolu. Bugün de, iktidar seçkinleri, tam da kendilerini tuşla galip sanırken, çok farklı odaklardan başkaldırı sesleri geliyor. İşte, alaturka faşizmin yengisi ve/ya yenilgisi, bu iki kutup arasındaki savaşımla belirlenecek. Geçelim göstergelere ve anlamsız göstergelere: Anlamlı - anlamsız gösterge ayrımı: Kültüroloji, gözlenen olguların çoğunu ayıklar ve anlambilimsel açıdan kullanmaz. Başka bir deyişle, limit sonsuz sayıdaki çokyüzlülerin yüzeylerinden yalnızca bir ve/ya birkaç tanesini seçer. Ardından bunları kavramsal bir çerçevede biraraya getirir. Laserlerin tek renkli olması ama yine de güçleri nedeniyle holografi üretiminde besleyici ışın olarak kullanılmalarında olduğu gibi, bu tutum sonucun belli bir referansla panoramalanması demektir. Yine de hologramların birkaç derecelik derinlikte üç boyutluluğu sözkonusudur. Kültüroloji de böylesi bir derinlik yaratır. Seyrek durumlarda birden çok kavramsal çerçeve birden çok panorama yaratabilir. 5 gösterge örneklemesi: 1. Yeni yetmelerin / ergenlerin / ‘teenager’ların faşizmi: Oy hakkı verilmeyen milyonlarca nüfusa tüketim hakkı verilmesinin çelişkisi. Sorun, tüketicinin üretici olmaması değil; alışverişin oy vermekten daha ciddi, dolayısıyla daha zor karar verilesi bir davranış olmasıdır. Maddi olsun, manevi olsun, maliyeti de daha yüksektir. Ancak, reklamlar aracılığıyla, yeni yetmeler hiç düşünmeden harcarlar. Slogan: Kredi kartı kulanan tüm Türkler faşisttir. 2. Daha genç, daha eğitimsiz, daha köylü, daha parasız, daha ahlaksız İstanbullular’ın faşizmi: Kimse İstanbullu olduğunu kabullenmiyor. 50 yıl bu kentte yaşasa bile, kendini doğduğu yerli sayıyor. Dolayısıyla, hiç biri bu zamanda bu kenti katletmeme sorumluluğunu üstlenmiyor. Eski İstanbullular İstanbul’u satarken, bunlar satın aldı ama burjuvalık satın alınamaz. 3. Medya faşizminin göstergeleri: Tiraj ve ansiklopedi savaşları sırasında yapılanlar. Tirajın on yıldır aynı miktarda kilitlenmesi. Gazeteci öldürtmek. Gazetecileri pazarlamacı, ajan, vb amaçlı kullanmak. Köşe yazarlarının kognitif-informatik vakumlayıcı, yani cahilleştirici ve eblehleştirici olarak işlev kazanması. 4. Alaturka matriyarkal faşizm göstergeleri: Güce karşı olmak değil, dolaylı olarak gücü paylaşmak eğilimi: Hürrem Sultan kompleksi. Her tür hile, şantaj, duygu sömürüsü türü dolayımlara başvurma eğilimi. Sürekli sahte ve yalan söylemlere yönelmek. Cinselliği bir üstünlük aracı olarak kullanmak. Şiddetin (örnekse psişik yollardan) pasif kullanımı. Aile kurumunu putlaştırmak. İşkadınlığı takınağını abartmak. 5. Kitlenin faşizminin göstergeleri: Yalan söylemlere inanç. ‘İnkar altkültürü / kültü’nün yerleşikliği. Tele(vizyon)kolizm. Sınıf atlama eğilimi: Araba almak için et yememe ve ithal araba almak için rüşvet yeme örneği. Kazandığından çok harcama. Eğitimi düzeyinin çok düşük, 75 yıl ertesinde ilkokul mezunu düzeyinde kalması. Aksiyolojik vakum: Köy kültürünün yerini, kent kültürünün alamaması, büyükkentten (özellikle İstanbul’dan) nefret etme. Futbol, arabesk müzik, banal popüler kültürler. Tüm kitlesel eğlenceler (havai fişek gösterisiyle iftar gibi). Artan alkol ve uyuşturucu kullanımı. (9 Haziran 2001)