Pazartesi, Aralık 30, 2019

Çin’in Borç Tuzağı Politikası


Çin, 20 yıldır ÇÜŞ’leriyle yurtdışı yatırımlara yüklenmiş. Finansman da devlet bankalarından gelmiş.
Bu linkte, 4., 5., N. Dünya ülkelerine Çin’in nasıl ödenemeyecek miktarlarda borç vermişliği listeleniyor.
Bu konuyu global 2020 panoramasında irdelemeyi deneyeceğiz.
Not: Konu boşta ve muğlak.
+
Öncelikle, bu tarz ekonomi işlemiş mi?
Tarihte evet.
Osmanlı’da evet.
Ancak, borcu verirken, faizi önce kestikleri için, ödeme yıkıcı olmuş.
Reel sektördeki yatırımlarda ise, yatırımın rasyonelitesi ve fizibilitesi önemli.
Örneğin Çin, bizim Kanal İstanbul projesine talip.
Bu projenin batacağı baştan belli.
Ama bunu en çok biz biliyoruz, başkaları değil.
Devamında Çin, Dünya’nın birçok noktasında liman, şu bu sahibi olmuş durumda.
Birçok küçük ülkenin dış borçlarının % 75-90’ına varan oranda borçlar vermiş. Bu durumda Çin, o ülkenin iç politikasına doğrudan müdahale eder.
Bu durumda ticaret, savaştan daha yıkıcı olmuş oluyor.
+
Sorun, AB’nin ve ABD’nin 20 yıl bunu seyretmişliğinde ve buna izin vermişliğinde.
Bu noktadan sonra, müdahale için artık çok geç ki Çin’i buraya taşıyan zaten bizzat ABD.
+
Çoğu olup bitmiş olayları pas geçelim ve soralım:
1 no’ya oynayan ama zihniyet olarak hala 2,5-3. Dünya ülkesi olan Çin, 4., 5., N. Dünya’yı yöneterek, global yönetici olabilir mi, olabilecek mi?
Bizce hayır.
Bu ülkelerin ancak BM oyları işe yarayabilir, ekonomileri değil. Hepsi askeri üs olsa, ne olacak?
Not: Bir tek Japonya ile anlaşıp, Doğu Çin Denizi petrolüne, düşmanıyla birlikte el koyması, fizibıl bir ekonomik davranış. Aslında o da, Japonya’dan 1930’ların rövanşını almaya yönelik bir davranış.
+
Buradan çıkan sonuç şu:
Çin’in akilleri işlevsiz. Yani onlar, Dünya’dan habersiz ve zekaları eksik.
Plan berbat çünkü.
ABD’nin akilleri, ancak emekli olunca doğruları söylerler ama söylerler hiç olmazsa. Çin’de bunu yapamazlar, her durumda kelleleri gider, onlarınki gitmezse, yakınlarınınki gider.
Tuhaf ama AB’nin akil adamları bile yok. Hiç kimse, 75 yıllık bir yanılgıdan söz etmiyor onlarda.
Yüzlerce kurum, yüz milyarlarca dolar ve sonuç sıfır bile değil, eksi, global olarak yani.
+
Çıkış.
Yine de Çin’in davranışı şu işe yarayacak:
Çin ekonomik olarak ihya olamayacak ama ABD ekonomik olarak gayrı-ihya olacak.
Bunu yapmak için epeyi masraflı bir yol ama yine de bir yol.
Tam da Çin’e göre bir davranış.
Kulağını (bir tur) tersten değil, iki tur tersten göstermek.
(30 Aralık 2019)

IP Man 4: Serbest Çağrışımlar




Oksidentalizm var, oryentalizm var.
Kültürel aşağılık kompleksi var, kültürel üstünlük kompleksi var.
Batı, Doğu’ya karşı göstermiş, 400-1500 gibi; Doğu, Batı’ya karşı göstermiş, 1500-2000 gibi.
Nesnellik yok, duygusallık var.
+
Çin / Hong Kong kökenli filmlerde bu çizgi onyıllardır var.
En belirgini, (kendisi bir Çinli değil, bir Vietnamlı olan) Tsui Hark’ın Bir Zamanlar Çin’de 1-6 dizisi.
Şimdi de, Ip Man 1-4 dizisi eklendi buna.
Her ikisinde de, sonu Bruce Le olan, 3 kuşaklık bir usta-çırak dizisi var.
Bir Zamanlar Çin’de 6’da bu öykü, ABD’de kovboylar ve kızılderiler idi.
Ip Man 4’te bu, 1960’lar ve 1970’ler ABD’si, Vietnam bile var hikayede.
Bu çizgide, Doğu Batı’ya yenilmeye mahkum.
Oysa Bir Zamanlar Çin’de 1’de muazzam (bizce benzeri sergilenmemiş) bir girizgah vardı.
Geleneksel Çin tıbbı, Batı tıbbını yeniyordu, akupunktür gibi. Akupunktür hala var, tıp fakültelerinde bile.
+
Çıplak beden, silahlı bedene karşı kazanabilir. Bu, kung fu olur.
Silah olmayan aletlerlden silah yaratan biri de, silahlı bedene karşı kazanabilir. Bu, Shibumi olur.
Silahsız savaş zamanındayız ya da silah olmayan silahlar zamanında: Kobalt 60’lı bir nükleer bomba, aslında nükleer silah değildir.
+
Alegori yapıyoruz, metafor yapıyoruz.
Estetiko-politik yapıyoruz.
Doğu, sanatsal alegoride tasarımsal üstünlük kazanırsa, savaş alanında da kazanabilir, diyoruz.
Doğu hiç olmazsa, kalaşnikofa karşı modifiye tatar yayını akıl etmeli, edebilmeli, diyoruz.
Kendini yitirmeye mahkum etmemeli, diyoruz.
Ama Çin öyle yapmış gibi. Kendini yitirmeye baştan mahkum etmiş gibi:
Yeni İpek Yolu ile de, ilk Çin global emperyalizmi ile de.
Ve bu ikisine, bu filmler sakil kaçıyor, düzey olarak, kültürel düzey olarak.
Kızıl Yar 1-2, 1911, Konfiçyus, Bir Cumhuriyet Kurmak, sakil kaçmıyor ama. 10 yıldır devamı gelemedi ama.
Ynai Bruce Lee, ilk çıktığında bile sakildi, diyoruz. Hala sakil, diyoruz.
Jackie Chan, onu yapmayı arzuladığını, daha onun zamanında yaptı, diyoruz.
Chan şimdi hala var ama Lee yok, diyoruz.
+
Her kültürün özü ve tözü vardır.
Öncelikle bu çok özenle saptanmalı ve açıkseçikleştirilmeli.
Sonra, mücadele için seçilen kültürde, yerde ve zamanda işleyebilecek mi, ona bakmalı.
Kung Fu, 2020’de globalce işleyebilir mi?
Hayır.
Karate veya Taek Wan Do işleyebilir ama.
Yeni İpek Yolu işlemez ama TC-Çin ikili anlaşmaları yürür (TC bunu beceriksizliğinden görememiş ve uygulayamamış bile olsa, hala öyle olarak) ama.
+
BM’de bir zamanlar 77’ler vardı. Başta, onu yaratan Hindistan ona ihanet etti.
Bir zamanlar 3 Dünya Teorisi vardı. Başta, onu yaratan Çin ona ihanet etti.
Yani Doğu, kendini yenmekten uzak tutuyor ki Batı onu zaten yenmiş.
Hem kazanacağın oyuna gireceksin, hem oyunu bileceksin, hem oyunu iyi oynayacaksın, hem de sebat edeceksin.
Ancak, öyle kazanabilirsin.
Yoksa, melokomik filmlerdeki hayali kazançlar ile, aç tavuk kendini buğday ambarında sanır ile, yaşarsın.
(29 Aralık 2019)

Pazar, Aralık 29, 2019

Çapraz Medyanın Ticari Sorunu


En basit olarak ele alalım:
Elimizde çizgiroman, film, oyun ve roman var.
Bunların kombinasyonu, 24 eder.
Çapraz medyada tüm bu seçeneklerin hepsi kullanıldı.
Son 10 yılın en çok seyredilen filmlerinin hemen hepsi çapraz medya ürünü.
Sorumuz şu:
Acaba, hasılat üzerinden bir karşılaştır-karşıtlaştır var mı?
Tabii, gerçekleştirme sırası da işin içine katılarak.
Bizim 2 savımız var:
Bir: Çapraz medya uyarlamaları giderek başarısızlık düzeyini abartıyor. Asssassin’s Creed ve Witcher gerçekten kötüler.
İki: Tüketici sayısını arttıracağına, azaltabilir. Çünkü, filmi sevmeyen oyuncu, oyunun devamını almayabilir. Çizgiroman içinse bu, üssel olarak geçerli.
Bizi ilgilendiren, neden böyle olduğu:
Öncelikle Hollywood yapımcıları, oyun hasılatlarının film hasılatlarını geçmesine karşı bir aşağılık kompleksi içindeler. Bu, bilinçaltlarını etkiliyor bizce. O nedenle, işlerini kötü yapıyorlar.
Devamında, Marvel, DC ve Walt Disney bir iş nasıl yapılmaz için inanılmaz gösterilerde bulunuyorlar.
Walt Disney’in Star Wars’tan sinek yağı çıkarması önemli değil, onu Lukas zaten yapmıştı. Sorun, Star Wars’ın bunu karşılayamaması.
Şerh: Tersi durumda GoT, malzeme bolluğu açısından Star Wars’un tersi durumda ama o da malzeme bolluğundan batırıldı. Beceriksizlik dediğimiz de zaten bu: Her durumda, işi batırmak.
Çizgiromancılarsa, çizgiromanın ruhuna ihanet etmiş durumdalar. Unutmamak gerekli, nüsha satışı olarak çizgiroman, Hollywood’dan öndeydi.
+
Çıkış:
Görünüş olarak, Hollywood zirvede ama bizce gidişat ve eğilim olarak batmış durumda.
Çapraz medya olmayan filmlerin hasılatta dibi vurması bunun kanıtı bizce.
Not: İlginç ama koşut bir durum internet televizyonculuğunda da var. Yani Netflix çizgisi, yalnızca ona özel değil, genel bir gidişat çizgisi ve o da uçuruma gidiyor.
(29 Aralık 2019)

Türk Sineması Nereye Gitti 2019?


Seyirci sayısı, 70,4’ten 57,6 milyon kişiye düştü. Bunun tamamına yakını, yerli filmlerde oldu.
Toplam hasılat dolar bazında, 2015’teki 251’den, 165 milyon dolara düştü.
En çok hasılatlı Hollywood filmi, 2 milyar dolar hasılat yapıyor. Karşılaştır-karşıtlaştır. 100 küsur film ve 1 film.
Köşe yazarı gidişatı şuraya bağlıyor:
“Derinleşen ekonomik krizle birlikte düşünüldüğünde, yerli sinemayı ciddi bir sınav bekliyor. Aksi durumda salonların tıpkı 90’lı yıllardaki gibi Hollywood istilasına uğraması işten bile olmaz!”
Bizce öyle değil.
Öncelikle şu:
0 yerli film olsa, o hasılatın tümünü Hollywood filmleri yapmaz, yapamaz. Yaklaşık yine aynı hasılatı yapar.
Bizim Siyad tipi olsun olmasın, eleştirmenlerimiz şunun ayırdında değilller.
Dünya’da oyun hasılatı, film hasılatını çoktan geçti.
Yani, 1970’lerdeki televizyona, 1980’lerdeki videoya kayış gibi, 2010’larda ve 2020’lerde de oyuna kayış var.
Artı, çapraz medya olarak çizgiroman veya oyun uyarlaması dışında, Hollywood da inişte.
Bizdeki özel durum şu:
2018 sonu ve 2019 başı için, bizim sinemacılar yangına benzin döktüler ve sonun gelişini ivmelendirdiler. Yani bu süreç 5 yıl alabilirdi, 1 yıl almadı.
Bizce, aradaki fark şu:
Hollywood, çizgiromanı film yaparken epeyi değiştiriyor ama Recep İvedik hep aynı, hep aynı. Seyirci de, viralite kuralı gereği, birincide 10 ise, beşincide 2 verim sağlıyor.
(29 Aralık 2019)

Trablusgarp Banzai: Aydın Selcen, SAS, Vs


Yazının başlığı Selcen’den.
O da şuradan almış:
“Bir dizi ucuz roman yazıyor olsaydım (hem belki yazıyorumdur da), son cildin başlığı bu olurdu: Trablusgarp Banzai! Hani şu Gérard de Villiers’nin SAS serisi gibi.”
Not: Banzai, Japonca, ‘saldır’ demek. 2. Dünya Savaşı’nı anlatan ucuz romanlarda bolca geçer. 2 anlamıyla da, bonzai ile karıştırılmamalıdır.
+
Neden Libya’daymışız:
“Deniz ve hava unsurlarını içerecek topyekûn bir savaşa, müteahhitlerin 25 milyar ABD doları toplamına varan alacakları yanmasın diye ve olursa, birkaç petrol sahasına çökmek adına girmeye değer mi?”
Geçerli bir neden mi?
Belki.
Dünya petroml rezervlerinin % 10’u Libya’da. Onun da yarıdan çoğu, Türkiye’nin desteklediği tarafın bölgesinde.
Neden mi?
Evet.
Her durumda, o 25 milyar dolar tahsil edilmiş olur. Masraf olarak da 1-2 milyar dolar gösterildi şimdiden.
Ölü sayısı mı?
500-1.000 arası olur.
Kore’deki 5 bin düşünülünce, birileri az bulabilir.
+
Durum şu sıralar oradalarda nasılmış?:
“Çad, Nijer ve Sudan’dan Hafter’in Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) paralı asker akışı sürüyor. Rusların Wagner’i de, Vega’sı da orada. Mısır LUO’nun hava kuvvetlerini takviye ediyor. Hafter, Scud-B füzeleri ve Kornet tanksavar silâhları da edindi. Takım tutar gibi, LUO’cu veya UMH’ci olmaya gerek var mı? Fransa ve Rusya, iki tarafa birden “oynuyor” uzaktan. Biz iki tarafı bırakın, Kahire, Şam, Tel Aviv, Abu Dabi, Riyad, köprüleri atmadık başkent bırakmadık bölgede.”
İspanya mı desek, Suriye mi?
Fark noke.
Bizim tarafımız Katar.
Selcen bunu bilir de, bilmezden gelir gibi.
Not: Gerilla, ordu ve paralı asker konusunun, şu anki koşullar için yeniden irdelenmesi gerekli.
+
İnsani öğesinin karşılanamazlığı dışında, orada olmamız absürd değil gibi görünüyor.
Sorun, bu işi becerip beceremeyeceğimiz.
Burada, vatan savunması sözkonusu değil.
+
Çıkış:
Gelişmelere göre Libya, TC’nin ilk yüzyılı sonunda, gerçekten ilk emperyalist adımı.
(29 Aralık 2019)

Cuma, Aralık 27, 2019

Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick, Jorge Louis Borges


Le Guin, Dick için, topraklarımızın Borges'i demiş.
Kaç hata birden yapmış?
Dick, uyuşturucusuz bir yazar olamsz ve değil. Borges, çekmeden hayalcii.
Not: Dopingli ve dopingsiz sporcu farkı ve centilmenlik ilkesi.
Dick, fantastik yazmamış, Borges fantastikte az dolanmış.
Dick yaşadığını yazmış yazar, Borges okuduğunu yazmış yazar.
Dick hep roman yazmış, Borges kurmaca-dışı yazmış.
İkisinin yaşamlarının omurgası beş benzemez.
(26-27 Aralık 2019)

Canavar Aforizması


Sanatsal yaratıcılıkta, yeni bir canavar tasarlamak zor. Şeytan tasarlamak en zoru. Vaiz'deki Şeytan bile komikti ama gerçek Şeytan komik değildir, en azından ilk görüşte.
Geiger ve Alien, buna bir istisna. Onun da 10 versiyonunu yaptılar.
Şeth: Predator, ancak Alien'in yanında canavarlık kazandı. Onun yanında, ondan iyi bir tasarım duruyor.
Son 20 yılın popüler kültüründeki tüm sanatsal alan ve altalanlarındaki tasarımlar, Orta Çağ gargoylelerinin  permütasyonu ve kombinasyonundan ibaret.
Şerh: Basilisk'teki 20 savaşçının 5-10'u canavarlık için 9-10/10 alır.
Witcher en çok bu konuda eleştirilebilir.
Gri-Şeytan, Alien, Predator birarada nasıl bir üçleme olur acaba?
(26-27 Aralık 2019)

Çarşamba, Aralık 25, 2019

Popüler Kültürde ve Sanatta Yeni Türleşmeler: Görsel Roman, Hipertekst Roman, Sibertekst Roman


“Roman, Çizgiroman, Fotoroman, Grafik Roman, Visüel / Görsel Roman-Oyun” metnimizde, birden çok yeni türden söz ettik.
2 tane daha ekleyeceğiz.
Hipertekst roman ve sibertekst roman.
Bunlar, birbirleri yerine kullanılabiliyormuş.
Genelde, internet üzerinden birden çok kullanıcının, birden çok başlı, ortalı, sonlu öykülü metinler yazmalarının sonucu için kullanılıyorlar.
Bu, epeyi uzun süreli geçmişi olan bir alan.
Bizi burada ilgilendiren konu, oyunda giderek öykü öne çıkarken, bu ikisinde öykünün giderek arkaya gitmesi.
İkisinin ortak yönü, tanımlarının zorlanması ve tanım alanlarının dışına kayılması.
Ki yeni türleşmeler de böylelikle oluşuyor.
Burada birincil konu, bütün-parça ilintisi.
Hem visüel romanda, hem hipertekst romada, hem sibertekst romanda.
Genel anlamıyla, bütünün değişik parçalara bölünmesi ve aynı parçalardan değişik bütünler kurgulanması durumu var.
Ve burada sonuç ürün değil, süreç öne çıkıyor.
Ve bu da, oyuncuların kişiliğinin oyunların oynanmasını etkilemesi gibi, kalabalık yazar grubunun kişiliklerinin de sonul ürünü belirlemesi sözkonusu.
Yazma sürece tümevarımsal ilerliyor.
Tek kişilik roman yazarının elindeki roman taslağına göre sayfa yazması yok ortada.
Burada önemli olan, araç değil, amaç.
Bu türden yeni türleşmeler ile ne yapmak istiyoruz?
İşlerse bunun tersine yürüyor.
Birilerinin aklına bu türden farklı şeyler geliyor, onu ortaya sürüyor, insanlar viral olarak konuya dalıyor.
Konunun kuramı ise sonradan oluşuyor, oluşabilirse tabii.
Bizim bu metni yazmaktaki amacımız ve arayışımız, bu yeni tür metinlere kavramsal çerçeve getirilip getirilemeyeceği.
Bu konuda yeni anlatı becerileri yaratan en önemli örnek, grafik roman idi.
Çizgiromanın 20. Yüzyıl boyuncaki arayışları, grafik romanı, bilimkurgu ve fantastik gibi bağımsız bir ve hatta birden çok alttür kıldı.
Görsel, hipertekst ve sibertekst roman için, henüz böyle olamadı. 10 yılda böyle olamadı.
Oysa hipertekst, kurmaca-dışı alanda, yepyeni ve fapfarklı anlatı yolları açtı.
Sabit bir hipertekst, eğer sağlam kurgulanmışsa, yeni bir ekleme yapılmaksızın, her okunuşunda farklı bir metin olur.
Çünkü, hiperteksti okumadan önceki, faz binişik besleme ışını metinler, onu okumamızda bizi etkiler. Uzun yerine kısa söylersek, okuduklarımız ve yaşadıklarımız, bir sonraki okuduğumuzun nasıl okunacağını belirler ve etkiler.
Burada diğer önemli bir konu, görsel romanın Japonya gibi sınırlı bir alan için üretilmiş olması. Yani o tür, onların kültürüne uymuş. O nedenle, Catherine / Katherine’i bir Türk ve bir Japon farklı algılıyor olsa gerek, diyoruz.
Konunun etkileşimlilik bölümüne gelirsek, bunu pek bir işe yaramadığı ortaya çıktı, diyebiliriz. Nasıl ki bloglar, yeni ve yoktan yazar yaratamadıysa; etkileşimli her tür ürün de, yeni ve yok-tan yaratıcı-lık yaratamadı.
Ki zaten yaratıcılığın ve hayal gücnüün dibe vurduğu zamanlarda yaşıyoruz. İnternete ve sosyal medyaya karşın böyle.
Dolayısıyla bu yeni ürünlerin geçici ve ara pozisyonda kalıyor olduklarını söyleyebiliriz.
(25 Aralık 2019)

Roman, Çizgiroman, Fotoroman, Grafik Roman, Visüel / Görsel Roman-Oyun


Bir sanat dalı veya altdalı, popüler kültür alanı olarak bu kadar kullanılırsa, böylesi ironik adlandırmalar oluşabiliyor.
Öncekiler belli.
Grafik romandan başlayacağız.
Grafik roman, roman kurmaca alanında kalsa da, kurmaca-dışı da, ikisinin derlemesi de olabilir.
Burada sorun, eserdeki görsel oran.
Resimli kitapla grafik roman arasındaki görsellik oranı çizgisi muğlak.
Grafik roman, hazır bir romandan yapılabileceği gibi, o grafik için yazılmış bir metinden de yapılabilir.
Visüel / görsel roman-oyun, Japonya’ya özel, etkileşimli bir bir roman-oyun.
En bilinen örneği, Catherine / Katherine.
Öyküsünün yolu çatallanan örneği, O. Henry daha 19. Yüzyıl’da akıl etmiş. Yani bu konu, yeni bir şey değil.
Bu da, karikatürün eski duvar halılarındaki örneklemelerden evriltilmesi durumunu akla getiriyor.
Japon terminolojisinde, macera oyunlarıyla visüel / görsel roman-oyun arasında ayrım varmış.
Buradaki ayrım, öyküye ağırlık vermek.
İşte bu da, oyunun çapraz medyalığı için bir örnek. İlk kez oyundan romana geçiş var. Bu, oyundan roman yazmak biçiminde değil, oyunda aksiyonu değil, hikayeyi öne çıkarmak biçiminde. Yani oyuncu, hikayeye, aksiyondan önce ve daha çok odaklanmak durumunda. Kaybetme durumu, kötü oyun sonuna varmak, oyun kahramanının öldürülmesi değil.
Tarantino, bu türden bir örneği, birden çok sona sahip film-oyun ile vermişti. Oyuncu-seyirci etkileşimle, filmin sonunu seçebiliyordu.
Bilmediğimiz başka örnekler de olabilir. Bunlar global pazara ve üne kavuşup, bizim öğrenebildiğimiz örnekler. Sonuçta, Witcher öyküsünü 33 yıl bilmiyorduk.
Çıkış.
Bu konu global gündemde yeni. Dolayısıyla açılımı hala muğlak. Yeni ve ara örneklerle konu açıkseçikleşir.
(24 Aralık 2019)

Çapraz Medya Olarak Witcher 2020


İlk öykü, 1986 tarihli.
Polonya yapımı dizi, 2002 tarihli.
Oyun ve İngilizce roman, 2007 tarihli.
Dizi, 2019 tarihli.
Yani, çapraz medyalık açısından biraz karışık bir öykü.
Öncelikle, ana akım İngilizce çizgisinin dışındalığına bakalım:
+
Netflix nedense böyle bir çizgiyi seçti.
Eskiden ABD dizilerinin sonu, 3. Dünya ülkeleri için, farklı sonlarda çekilirmiş.
Netflix’in çizgisi de, o da bildiğimiz kültürel hegemonyacılık ile ilgili bir şey.
Ticari açıdansa, Netflix’in Türkiye’de yabancı dizilerinin Türk dizilerinden daha çok seyredilmesi durumunun gösterdiği gibi, internet televizyonculuğu, enternasyonel / global kültürlü kalmak durumunda. Ticari açıdan böyle yani.
+
Çapraz medyanın ilk momentinin zayıf kalması durumu:
Tuhaf ama Gaiman bile, İngilizce çizgide olmasına karşın, biraz da onun hayal gücüne teknoloji az geldiği için, 1995 yapımı, ilk Gaiman öykülü dizi (Neverwhere), çok zayıftı.
Not: Netflix o zaman olsaydı, acilen bu diziyi yayın listesine alırdı. Tutar mıydı?, ayrı konu.
+
Polonya, metafizik çizginin 20. ve 21. Yüzyıl temsilcisi durumunda gibi.
Bu, akla Boyalı Kuş’taki (Kosinski) orman metafizik ortamını akla getiriyor. 1940 tarihinde orada büyücü kadın bile varmış.
Eknot: Sanırız, Lem’in Solaris’i bu türden bir metafizik okumaya tabi tutulabilir. Sonuçta, Boyalı Kuş’taki orman-canlı gibi, orada da gezegen-canlı var.
+
Ancak bu büyülü atmosfer, Polonya yapımı dizinin açıkça gösterdiği gibi, teknolojik yaratıyla desteklenememiş.
Şerh: Biz, Polonyalılar’ın o teknolojiyi ödeyecek parayı bulamadığını değil, o teknolojik yaratıyı çok daha basitçe ve çok daha ucuzca yaratabilmeyi akıl edemediklerini düşünüyoruz. Çünkü Withcer’de o denli karmaşık hayal alemi yok.
+
Çapraz medya dizisi, sanat açısından bakınca; öykü, roman, oyun, grafik roman, dizi biçiminde gitmiş görünüyor.
Filminin de er veya geç geleceğini tahmin edebiliriz.
+
Bir yazarın, özellikle Dünya’nın ana akımının dışındaki bir yazarın, 30 küsur yıl sonra keşfedilmesi acı ve ironik bir süreç. O kadar sağ kalamayabilirdi.
+
Sonuç:
Withcer, Assassin’s Creed’in kendini geriletmesiyle, global bir no’lu çapraz medya olmuştu. O da, bu son diziyle kendini geriletti, alan boş kaldı.
(24 Aralık 2019)



Kafka’nın Böceği Hangisi?


Kafka, Başkalaşım’daki böceğin türünü özellikle boşta bırakmış.
Konu, gündemimize çeviri sorunları nedeniyle girdi.
Kafka’nın Başkalaşım’ı, Türkçe’ye ilk kez 1952’de, o da İngilizce’den çevrilmiş.
Not: Kafka, 2. Dünya Savaşı’ndan önce, Dünya’da da, Avrupa’da da tanınmıyordu.
+
Kafka’nın sorunu, böceği olumsuz bir imaj olarak seçmesi.
Sonuçta, balarısı da bir böcek ve haşarat. O da, insanları sokuyor ve onlara zarar veriyor ama bal da yapıyor.
İşin bu yönünü, yani böcekleşmenin olumluluğunu ve olumsuzluğunu kezlerce yazdık, onu geçiyoruz.
+
Kafka’nın diğer bir sorunu, böceği muğlak bir metafor olarak seçmesi.
Sonuçta böcek, hep evde kalıyor.
Dünya ile etkileşimleri yok ve tahmini öykücükler boşta.
+
Kafka’nın kullandığı Almanca 2 sözcük, bizce Türkçe’ye canavarımsı haşarat biçiminde en uygun çevrilebilir.
Bizce sorun, işte tam da burada:
Ne için olumsuz? Referans ne?
İnsanlar için olumsuz. Referans insan.
Oysa, Kafka’nın olumsuzlamak istediği böcek değil, insanlar, bildiğimiz kendi ailesi.
Yani bu durumda Kafka, tüm ailesi böcekleşen ama kendi insan kalan birinin öyküsünü yazmalıydı.
İşte yine o nedenle, asıl öyküde böcek aileyi yemeliydi (bu, Kılıçbalığı metninden ayrı bir konu).
Çünkü, kurtulması ve sağ kalması gereken böcek, insanlar değil. Ama öyküde, böcek ölüyor.
+
Kafka’nın insan olmayı, yani hümanizmi değillemeyi akıl edememesi, ayrılmamayı akıl edememesi (veya kaçıp kurtulmayı becerememe) yönünde, kültürel ve zihinsel bir vektör.
Aslında Kafka, insanlardan açıkça nefret ediyor, çünkü zaten insanlar nefret edilesi konumda. Bu konuyu Dostoyevski zaten yazmış ve Kafka da onu zaten okumuş.
+
Çıkış:
İronik, bu metnin çıkarsaması şu:
Bu durumda Başkalaşım’da böcek olan şey-kişi, Samsa ve aile değil, yazar olmakta.
Not: Bu metin, bunu savlamak için yazmaya başlanmadı, yazımı sırasında bu tez oluştu.
(24 Aralık 2019)

Iraklı Kürt istihbarat yetkilisi: IŞİD'in yeniden inşa süreci tamamlandı


İronik ve eğlenceli bir süreç.
On binleri mezara yollayan bir süreç.
Ancak, geçmiş zamanlardan beridir değişmiş bir süreç.
O nedenle, karşılaştır-karşıtlaştır:
+
“BBC muhabiri Orla Guerin'in görüştüğü Iraklı Kürt yetkililerden biri, örgüt üyelerinin Hemrin Dağlarındaki mağaralarda saklandığını savundu.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) aktif konumdaki iki istihbarat biriminden Zanyari'nin başında olan Lahur Talabani, örgütün son 12 ayda, kendisini yeniden inşa etmek için çalıştığını aktardı.
Lahur Talabani, "Hareketliliğin giderek arttığını gözlemliyoruz ve buna bağlı olarak yeniden inşa sürecinin tamamlandığını düşünüyoruz" dedi.
Alan müdafaası düşüncesinden uzaklaşmış farklı bir IŞİD'in ortaya çıkmakta olduğunu söyleyen Talabani, örgütün El Kaide gibi hareket etme eğiliminde olduğunun gözlemlendiğini de aktardı.”
+
4 nokta:
Bir:
Yenilince kaçmayı bilmek. Bunu yapabildiler.
İki:
Kendini yeniden inşa ama öncekinden farklı inşa. Bunu da yapabildiler.
Üç:
Çok değil, 1 yılda inşa süreci. Acaba, yenilme planları, yenilmeden önce var mıydı?
Öyle değilse, çok hızlı toparlanmışlar demektir. Bu da, hata ve eksik olabilir demektir. Bunu izleyeceğiz.
Dört:
Bildiğimiz düzenli ordudan, düzensiz orduya geçiş var, demektir.
+
Karşılaştır-karşıtlaştır:
Bir:
FKÖ, etkinliklerinin zirvesindeyken, ABD’den ABD’ye saldırmaması için, o zamanki parayla 150 milyon dolar aldı. Bu da, o örgütün sonu oldu. 40-45 yıldan söz ediyoruz.
Bir Bir:
Parayı alıp, hala saldırabilirlerdi. Bu, denenmemiş bir yol olduğu için, olası sonucunu bilemiyoruz.
Bir İki:
Parayı alınca, rollerini abartıp, kendi kardeş örgütlerini bile sattılar.
Bir Üç:
Koşullar olgunlaşınca, düşmanları onları öyle bir ezdi ki bu terör-kontraterör ikilemi tarihine geçti: Lübnan’dan çıkarılışları.
+
Taliban-IŞİD, en az 10 örgütlük bir çizgi. IŞİD, en az 3 örgütlük bir çizgi.
Ancak bu, şu anki dönüşümleriyle ilgili bir şey değil, kendi iç çatışmalarıyla ilgili bir süreç.
Yani bu türden örgütler kimi, kendilerine düşmanlarından daha çok zarar verdiler, veriyorlar, verecekler.
+
El Kaide, 11 Eylül 2001 nedeniyle, tarihin terörizm zirvesi olay / olgu.
Ancak, kendilerini aşan ve aynı zamanda değilleyen bir süreçti o.
Silahsız savaş, El Kaide’din düşünebileceği ve becerebileceği şey değildi.
Şu an varılması gereken aşama olan nükleer kirli bomba da, IŞİD’in düşünebildiği, varabildiği ve yaratabildiği şey değil.
+
Taliban’ı ve El Kaide’yi ABD kurdu veya kurmadı, farketmez.
Castro da, ABD ile görüştü veya çalıştı, farketmez.
Lenin de Almanya ile çalıştı, farketmez.
Ne olacak?
Makyavelli ve Neçayef, birbirlerinin karşıtları olarak, aynı tezleri savunmadılar mı?
Ve 2.500 yıllık Sun Tzu, savaşta hileyi övmedi mi?
+
IŞİD’deki Saddam subayları konusu, hala tarihe geçmemiş bilgi konusu.
Sonuçta, askeri stratejik katkı bir yerlerden gelmiş olmak zorunda. Bu iş, namazla niyazla yürümez.
Aynı biçimde, IŞİD’e paralı askerlerin katkısı da çalışılmamış veya açıklanmamış bir dosya.
+
IŞİD’in küçülmesi demek, bireysel eylemler demek.
Bu da, seri katil ile seri tetöristi birleştiren fraktal geçişimler demek.
Ancak, IŞİD’in bireysel eylemleri, ABD’li silahlı saldırıcıların 50 yıllık bilançolarının çok çok gerisinde.
Unutmamak gerek:
Adamın biri, ağır silahlarla bir otele yerleşti. Üzerine, bilmem kaç yüz metre ötedeki insanları öldürdü. Üzerine, intihar etti.
Bu da, bundan sonraki IŞİD eylemcilerinin, onlardan ders alması gerekiyor, demek.
İşin tuhafı şu:
O otel seri katili bile, IŞİD’i ABD düşmanı bulup, onlarla çalışmayabilirdi.
+
IŞİD; Suriye, Irak, levant yerelliğinden uluslararalığa yükseldi. Tekrar, ülke-altılığa inebilir.
El Kaide’yi Suudi Arabistan desteklemiş, deniyor.
Post-IŞİD’i hangi ülke destekleyecek?
Rusya mı?
+
Tüm panoramaya bakınca, ABD’nin Afganistan’da SSCB’ye yaptıklarının geriye tepmesini izliyoruz. 40 yıllık süreç, çok çok gollü bir beraberlik.
Ve bu süreçte, Rusya reel sosyalizmden post-reel sosyalizme, ABD ise kapitalizmden post-kapitalizme evrildi.
Bu ikili savaşın ve terör süreçlerinin bu makro-makro dönüşüme etkisi ve katkısı, üzerinde çalışılası bir konu.
Sonuçta ABD, petrolden alacağı 4 trilyon doları savaşa ayırdı ve bu 40 yılda globa rekabet gücünü eksiledi. 4 trilyonu ar-ge’ye ayırabilirdi pekala.
Ki aynı şey, şu anın Rusya’sı için geçerli:
Putin, ABD’nin SSCB’yi yıkmasının rövanşını alacağım derken, Rusya’yı global güçlükten eksiltebilir.
Ama bu üçüncü tarafların global boşluğu doldurması anlamına gelmiyor. En azından son 20 yıldır. Tersine AB, kendini arenadan dışarı sürdü.
Sonuçta, Moğollar’ın da başlangıçta dörde bölünmesi, benzer sonucu doğurmuştu. Tarih hala tekerrür ediyor yani.
+
Çıkış:
Hasan Sabbah bir devlet kurdu ve 200 küsur yıl sürdü.
IŞİD de bir devlet kurdu ama maksimum 4 yıl sürdü.
FKÖ ve Filistin ise, 75 yıldır devlet olamadı.
Okyanusya’da da 75 yıldır süregelen ayrılıkçılıklar var.
Kürtler, 35 yıldır devleti başaramadılar.
Yani teröristler, Dünya tarihinde kontra-teröristlere yenilmiş sayılabilirler şimdilik.
Özellikle de, Nikaragua örneğinden dolayı: O da 40 yıllık ve kendi kendini yıktı.
(24 Aralık 2019)

Futbol Yayıncılığında Yeni Eğilimler


Bir örnek bu:
Aşırı dramatizasyon var.
Alman ligi ve İngiliz spiker.
İngilizler gerçekten çok güzel maç anlatıyorlar.
Ancak, filmin sonunu en başta göstermeleri hata.
Buradaki çarpıcı nokta, son anda maçın berabere olması ve beraberlik golü (yani maçın sonu) en başta birkaç saniye gösteriliyor.
Fonda da çılgınlar gibi bir sağanak yağış var.
Olay, futbol maçı yerine, tiyatro sahnesi gibi olmuş.
(24 Aralık 2019)

Salı, Aralık 24, 2019

Aforizma: Kafka ve Kierkegaard: Either / Or


Kafka seçimin olmadığını söylemişti. Kafka için, hem kişilik, hem somut koşul anlamında, ölümle yaşam arasında seçim yoktu. Not: Yaşam güzel ve estetik olan, ölüm iyi ve ahlaki olandı.
+
Otto Frankl (İnsanın Anlam Arayışı): Toplama kampında ilk önce en iyiler öldü. Sonrası: En kötüler yaşadı ve İsrail'i kurdu. Bir de böyle bakılabilir.
+
Kafka ve isyan. That's the question. Bence, Kafka asi değildi, kazan kaldıran (riotist) bile değildi.
+
Çeviri için notlar:
Böcek değil, haşarat: Arı böcek ama haşarat değil. İkinci sözcük, hem dev, hem canavarımsı demek, buna çeviride önerim yok. Örümceği haşarat ve böcek sayarız ama biyolojide böcek değilmiş. Yani, bilim bile semantik boşluk bırakıyor. Ama karafatma / hamamböceği nereden çıkıyor? Çoğu neden böcek diyor, okumadıkları için mi?
+
Dev ve canavarımsı.
Dev böcek canavarımsı, varsayımı var.
Dev, masal devi de olabilir.
O nedenle, yalnızca canavarımsı.
(22 + 24 Aralık 2019)

Aforizma: Metamorfoz ve Kılıçbalığı


Kafka'nın Samsa'sı, kendi ailesinin bireylerini yemeye başlar.
Aç parantez:
Film Kılıçbalığı, giriş planı:
Travolta, Dog Day Afternoon'da Al Pacino'nun trans-kadın ameliyatı olmak isteyen homo partneri için, bankadakileri birer birer öldürmesinin ‘happy end’ olduğunu söyler.
Çünkü, öykünün sonunda kahraman kazanır.
Roman kahramanı Samsa'nın kazanmasının ilk adımı ailesini yemektir.
(22 + 24 Aralık 2019)

Aforizma: Kafka: Metamorfoz


Metamorfozda kontekst biyolojidir. Yumurta larvaya metamorfozlanır, larva pupaya / krizalite, o da kelebeğe. İronik olan durum şu ki bir insanın haşarata dönüşmesi, anti-metamorfoz olur, metamorfoz değil.
(22 + 24 Aralık 2019)

Aforizma: ABD 2020


Görünmeyenin görünen yorumu şu: Demokratlar'ın içinde de, ABD ekonomisinin içe dönmesinden kar sağlayacaklar var. ‘Trump kalsın’ yerine, ‘kaybedecek bir Trump gitsin’ tezindelik durumundalar. Kulağı tersten gösterme durumu yani.
Not: Artık, Google, Apple, Microsoft çuvallıyor ve Aramco 1,7 trilyon dolar etti ki 0,8 demişlerdi. Sanal ekonomiden reel ekonomiye dönüş demektir bu. Hem de şok tedavili olarak. Bir zamanların bir no’su Yahoo, şimdi nerelerde ona bakın ve geleceği tahmin edin.
(22 + 24 Aralık 2019)

Aforizma: Kapitalizm, Sosyalizm, Anarşizm

Marksizmin, anarşizmin, kapitalizmin fraktal uzantıları, hem kaplamlarını ve kapsamlarını birbirine değdirmiş, hem de koyulu tanımlarda birbirlerinden ayırtsızlaşmalarının yolunu açmıştır.
Anarşizm 2020 = 0 ile, sosyalizm 1990 ile, kapitalizm 2000-2020 ile.
(22 + 24 Aralık 2019)

Zihin-Beden İkiliği


X1: Fakültedeyken "Düşünüyorum öyleyse varım" lafı pek beğenilmezdi. Metafizik bulunulurdu, hani diyalektik materyalist duruma pek bir ters bulunurdu.
X2: Düalizme karşı oldukları için sevmemişler herhalde. Bence de, bilimsel bakınca, düalizm yok. Ama öykü başka bir şey, orada istediğin gibi hayal edebilirsin.
Düşünüyorum, öyleyse varım, düalist mi?
Düşünüyorum, öyleyse varım, varım öyleyse düşünüyorum'u gerektirir mi ve/ya tersi de mi?
Varlık-beden ve zihin düalizmi hala süren bilimsel bir tartışma.
X2: Descartes düalist.
Düşünme bir bedene gereksinim duymadan olabiliyorsa, o zaman düşünme eylemini yapan şey ve beden ayrı olduğundan dualism içinde değerlendirmek gerek.
O zaman, zihin bedeni var eder, olur ki bu ilginç bir tez günümüz için (α). Not: Filozof çelişen tezler önesürebilir.
(α) Açıklama: Değiştirilmiş Karbon, ister dondurulmuş özgün beden, ister klonlanmış beden, ister başka beden olsun, istenilenin kullanılabilmesiyle, zihnin asıl-asal durum olduğunu örtükçe tezler. Idoru'da bu, bedene gereksinmeyen, yapay zeka yazılımdır.
(22 + 24 Aralık 2019)

Kieerkegaard, Ya / Ya da, Kambur, Mayhem


Kierkegaard bir felsefeficiydi.
Eserlerinden biri, ‘Ya / Ya da / Either / Or’ idi.
Etik olanla estetik olan; iyi olanla, güzel olan arasındaki seçimi sorguluyordu.
Kafka, bu eseri okuduktan sora, ‘seçim yoktur’ yazmış.
Kierkegaard, kamburmuş.
Yani, çirkin biri.
Eğer, tersine bir mayhem ile kamburunu aldırmak mümkün olsaydı, Kieerkegaard kamburu olmamayı, yani güzel olmayı / olabilmeyi seçer miydi? / mi seçerdi?
Bu, bir seçim olur muydu?
Kambursuz Kierkegaard, ‘Either /Or’ gibi bir şey yazabilir miydi?
Ya da:
Öyle bir eser yazabilmek için, kamburuyla birlikte yaşamayı mı seçerdi?
Bu, bir seçim mi?
Not: Kafka; Prag’ı, Musevilik’i, Almanca’yı, maraziliği, memurluğu, erken ölümü, kadın-dişi negasyonunu, yarım püritenliği, tam yalnızlığı seçmedi. Tersine, onlar onu seçtiği için, o Kafka oldu, onlar onu Kafka yaptı.
Peki, neden 100 yıldır bu böyle düşünelemedi?
Peki, neden 100 yıldır bu soru böyle sorulamadı?
(22 Aralık 2019)

Pazar, Aralık 22, 2019

Oyun, Film ve Dizi Aforizması: Assassin’s Creed ve Witcher


2007 tarihli oyun Assassin's Creed, 2016’da film yapıldı.
2007 tarihli oyun Witcher, 2019’da dizi yapıldı.
(Not: Oyunun filmleştirilmesi anlamıyla çapraz medya, 2009-2010 tarihli, yani her 2 oyun da 2-3 yılda o alana girmiş. Her 2 oyunun da aynı tarihli olması ve zaman içinde birbirlerinin varlık, tanım, satış alanına girmesi notlanmalı ki bunun nedeni de dizi Game of Thrones.)
İkisi de başarısız.
İkisinin de, başrol erkek oyuncusu, ne yüz, ne beden, ne de psikoloji olarak tiplemelere uygun değildi.
Her ikisinin de çapraz medya uygulaması ise, ancak 2/10 ederdi.
Oysa her ikisi de, sinema diline yakın anlatılara sahip. Yani, senaryoları ve karakter tiplemeleri sağlam, hatta aşırı sağlam ki oyuncuların zayıf kalmasının nedeni de bu zaten.
Witcher, fantastik anlatıda, Assassin's'ten geriden başlayıp, 5 yılda onu geçti: Özellikle de, iyiyle kötünün birbirine geçti muğlak iyi-kötü ayrımı nedeniyle.
Artı, en sonki 2018 kart oyunuyla, çapraz medya olarak da onu geçti.
Öyleyse, bunu nasıl açıklayabiliriz?
Death Stranding zirvesi ile mi?
Assassin's'in özgün konsepti olan Hasan Sabbah'tan gitgide uzaklaşması ile mi?
Witcher'in daha 'adult' / 18+ çizgiye gitmesiyle mi?
Hepsiyle mi?
+
Ek:
Estetiko-politik aşırı-yorumlarımızda, hem tarihin, hem de sanat tarihinin başabaş, birebir, içeriden, anı anına yazılması ve yorumlanması yolunu kullanıyoruz. Arada tarihin senkopları (faz kaymaları ve ileri / geri adımları var. Artı, estetik için de böyle.
Örneğin, Withcer’in iyi-kötü’sünden söz ederken, Vaiz ve Amerikan Tanrıları’ndeki İnsan’ın Şeytan’ı ve Tanrı’yı (dolayısıyla da kıyameti, hatta ruhun ölümsüzlüğünü) yok edip, var olduğu gibiliğiyle, hem kendi dehşetengiz kötülüğüyle, hem de silik iyiliğiyle, kendi yolunu seçmesini ve çizmesini imliyoruz.
Bu, Witcher’da da var ama çok başlangıç düzeyinde.
Asssassin’s Creed’de de, güçlü Hasan Sabbah konseptiyle başlarda vardı. Kojima oradan ayrıldıktan sonra oyun, Hassan Sabbah’tan iktidar seçkinlerini tutmaya kaydı.
Tuhaf olan şey, bu açmazın Kojima’nın Death Stranding’inde de var olması: Sentralizasyon ve insanlığın birleşmesi, iktidar seçkinlerinin işine gelir. Çünkü, ancak o zaman tüm Dünya’yı tek elden yönetebilirler.
Eksodus-novum vektör:
Anarşizm 2020, komün 10, kampüs 1.000 yerelliğine ve desentralizasyonuna dayalı olmak durumunda.
Anarşizm 2020, Vakıf 5’teki kütüphaneci, telepatici, 2. Vakıf’çıların yolunu da içeriyor.
Anarşizm 2020, ne yazık ki yalıtık beyin dahileri içeriyor: Eratosthenes gibi.
Ya insanlık sürecek, ya bilgi sürecek: eski ve Yeni Orta Çağ’ın ‘thats the question’u bu.
Bilgi için tercih yok.
Kafka öyle demiş.
Kierkegaard’da karşı.
Kamburken hala güzeli düşünebilen Kierkegaard’a karşı.
(21-22 Aralık 2019)

Estetiko-Politik: Apoclayptica, Mayhem, Kafka, Metamorfoz, Böcekleşme


Mayhem’in özü, eski İngilizce’de bir insanın organlarını kesmekmiş. Başlangıç kullanımında, suçluların / lümpenlerin bunları birbirine yapmaları kastedilirken, sonradan hukuğun ceza olarak suçlulara bunu yapması da (hırsızın elinin kesilmesi gibi) anlam kapsamına alınmış.
Her 2 yönde de metamorfoz, bir tür organ eksilmesi ve aynı zamanda organ eklenmesidir (Kafka, bunu gözardı etmiş veya gözden kaçırmış. *). Larva, kelebek olduğunda başka bir form olur. Ana fark, kanatlardır. Eksilen ise, larvanın yumuşaklığı ve yürüyebilirliğidir.
Apocalyptica, 2020 albümünde Mayhem adını içeren bir parça yapmış.
Oradaki Mayhem, hem müzik olarak, hem de görüntü olarak, dolayısıyla praksiste klip olarak, her ikisini de akla getiriyor. Görsel olarak da bol böcek var. Farklı organlara, avantajlara ve dezavantajlara sahip olan böcek-ler.
Estetiko-politik olarak burada kastedilen, eski çağın acılı bir biçimde ölmesi, yenisinin ise daha da acılı bir biçimde doğmasıdır.
Sonuçta Avrupa için, Fin de Siecle’dan sonra, 2 dünya savaşı ve 2 dünya devrimi geldi.
Ancak o zamanlar, gelecekbilim ve Dünya Sistemi, epistemik olarak yoktu.
Bunlarla şu anda, 3. Dünya Savaşı’nın gelemeyeceğini görüyoruz. Ancak, 3. Dünya Savaşçıkları’nın, başta o savaşçıkları çıkaranlara, herkese çok daha fazla zarar verdiğini de son 20 yılda gördük çoktan.
Buradan şuraya geliyoruz:
Tarihte ilk kez bir çöküş dönemini içeriden, naklen ve bilinç ile kaydediyoruz.
Bundan önce, tarihsel bir olayın ancak 50 yıl sonra kayıt-yoruma tabi tutulabileceği savı vardı. O geçersizleşti.
2000-2020 arasındaki gözlemlerimizle izlediğimiz bu çöküş döneminin, eski dönemi acıyla silmesi ve yeni dönemi çok acıyla ama az doğumla getirmesi gibi bir süreçle yaşattığını izledik.
Ancak bu, zaten tanım gereği böyle olmak zorunda: Eski acılar miras kalır.
Çünkü:
Tarihteki küçük sikluslar büyük sikluslara artık yıl / faz kayması bırakırken, büyük sikluslar da küçük sikluslara artık yıl / faz kayması bırakıyor.
Dolayısıyla, eski dönemin ve yeni dönemin acılarının içiçeliği bu nedenle.
Dünya üzerinde hala toplayıcı-avcı toplumlar var.
Avcı, proto-fedoal, fedomla, sosyoloik, post-sosyolojik toplum / kültür modları içiçe.
Arnavutluk, reel sosyalizmden sonra proto-feodal kan davası kültürel moduna geri döndü örneğin.
Bu durumda Mayhem / Apoclayptica, tüm bunları imliyor olamaz.
Çünkü Apoclayptica’nın müziğinin estetiko-politik kaplamı ve kapsamı sınırları tanımlı. Onlar bu denli öte- / meta- değil.
+
(*) Kafka’nın romanının Almanca özgün adı, İngilizce’de, metamorphosis, transmutation, transfiguration ile karşılanıyor. Kafka’nın İngilizce bilgisi ve bilimsel eğitimi yok. Son ikisini bilmiyordu herhalde. Mutasyon da bugünkü anlamıyla kullanılıyor olamaz o zamanda.
Transfiguration, bugün bile biyologların ve edebiyatçıların göremediği biçimde, form ve organ kayışı demek. Yani, larvanın kelebek olurken, hem biçiminin değişmesi, hem organ kazanması, hem de kaybetmesi demek.
Bu konunun yeniden yazılması gerekli.
(22 Aralık 2019)