Perşembe, Şubat 06, 2020

Karşılaştır-Karşıtlaştır: Grip vs Corona


Grip her yıl oluyor.
Corona türü virüsler, düzensiz olarak arada bir geliyor.
Gribin öldürme oranı, Corona türü salgınlardan daha düşük.
Ancak, gribin her yıl toplamda kesin aldığı can sayısı büyük sayılarda.
Ara şerhler:
Bir:
Grip, göreli yeni tanımlı (son 1 yüzyıl?) bir hastalık ve global ölçekte, İspanyol gribi gibi, yüksek ölümlere neden olmuştu.
İki:
Grip yok, gripler var, çünkü virüsler sürekli mutasyon geçiriyor.
Üç:
İngiltere’de eskiden bir kişi, 1-2 grip geçirirken, şimdilerde bu yılda 10-12 olmuş. Bu da, bir model gerektiriyor.
Dört:
Griplerin, ensefalit ve kalp krizi gibi ardışık hastalıklarının olduğu biliniyor.  Bunun ne kadar yeni bir eğilim olduğu belli değil.
Beş:
Kara vebanın da birden çok hastalık olduğu tahmin ediliyor. Aslına bakılırsa, grip-ensefalit de hem çok, hem tek bir hastalık. Çünkü ensefalit, grip ertesinde daha zararlı oluyor, çünkü bünye zayıflamış oluyor.
Devam:
Corona, olağan gripten üssel büyük bir medya gestaltı yaratıyor.
Grip, nezle ve bronşitin ne kadar ayrı ayrı, ne kadar tek solunum yolları hastalıkları sayılması gerektiği modellenmemiş. Bu durumda global ölüm nedeni olarak solunum yolları hastalıkları bir no’da oluyor, kalp ve kanser ikinci sırayı değişimli kapsıyor. Gribin kalp krizi yaptığı biliniyor, kanser yapıp yapmadığı bilinmiyor veya beden miysanı uzun dönemli veya kalıcı olarak ne kadar bozduğu bilinmiyor.
Medya gestaltı konusu:
Gözden kaçan bir biçimde, kitlenin ana bölümünün ilgisiz-tepkisiz olduğu gerçeği var. Salgını salgın yapan, asıl bu kitle bizce.
Çıkış:
Hastalıklar hastalığının global bir atlasının kurulup kurulamayacağı belli değil. Bunun olamayacağını ne sürecek bilimci de çok, çünkü onlar da ilgisiz-tepkisiz kitle bölümündeler.
(6 Şubat 2020)

Corona Virüsü’nün Viralitesi: Bir Perspektif


Alıntı:
“20 Ocak         291 vaka
23 Ocak          615
26 Ocak          2.021
29 Ocak          5.970
1 Şubat                        11.673
3 Şubat                        17.210”
23-26 Ocak arasında 3’e katlanma, 29 Ocak – 1 Şubat arasında 2’ye katlanma var. Yani, geometrik oran düşüyor.
Karşılaştır-karşıtlaştır:
Bir:
“… gripte her 1.000 vakadan 1'i hayatını kaybederken, koronavirüste bu oran 100'de 1'i bulabilir…”
İki:
“2002'de yine Çin'de oprtaya çıkan şiddetli akut solunum sendromu (SARS) virüsü, 8.000 kişiye bulaşmış ve 774 kişinin ölümüne neden olmuştu. Ancak SARS'ın bulaşma ve yayılma hızı bu kadar yüksek değildi.”
Üç:
“Bilim insanları, daha önce sanıldığı gibi koronavirüsün sadece hayvanlardan bulaşmadığını, insandan insana da bulaştığını tespit etti ve virüs bulaşmış bir kişinin bunu 2-3 kişiye bulaştırdığını tahmin ediyorlar.”
Dört:
“Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde her yıl 5 milyon civarında grip vakası ortaya çıkıyor ve bundan kaynaklı ölümlerin sayısı 650 bini buluyorken…”
Hata:
“Dünya’da her yıl 1 milyar grip vakası meydana gelmekte…”
“Approximately 9% of the world’s population is affected annually, with up to 1 billion infections, 3 to 5 million severe cases, and 300,000 to 500,000 deaths each year.
In the U.S. alone, nearly 20% of the population is affected. On average, 25 to 50 million documented influenza cases, 225,000 hospitalizations, and ultimately more than 20,000 deaths occur every year.”
Buradaki ölçüt, 21. Yüzyıl’da hastalığa tepki hızı ve karantinanın çalışma hızı.
Abartarak örneklersek:
Global rota merkezlerinden birinde, bunun biraz daha fazlası öldürücü ve hızlı yayılan olan bir salgın, ilk vuruşunu yapabilir.
Sonra, bekleme ve kuluçka gelir.
Bunun aşağı yukarı aynısı, Orta Çağ vebasında olmuştu. Çin’den Avrupa’ya geliş ve vuruş dalgaları, uzun yılları kapsamıştı.
21. Yüzyıl’da teşhis ve karantina hızlı olabilirken, bu virüsün ilacının 1-2 yılda bulunabileceği belirtilmişti. Yani virüs, eğer kendinden bir bekleme-vurma periyoduna sahip olursa, karantina veya ilaç işlemeyebilir. Verhulst denklemine göre virüs, kendini eksiltse de, bu ara dönemler bunu telafi edebilir.
Yine de, 17 bin ila 1 milyar arasındaki yol çok uzun. Ki bu da, % 35’lik bir ölüm oranı demek olur.
21. Yüzyıl’daki önlenemeyen virüs, antibiyotiklere bağışıklık kazanan bakterilerin durdurulamazlığı gibi bir modelde olabilir.
Buradaki en önemli noktalar, global tam karantinaya kaçıncı vurma-öldürme aşamasında gerek duyulacağı / karar alınacağı, global ekonominin bu durumda nasıl çökeceği ve Bedeker planı türü bir çözümü kullanmaya cesaret edebilecek birilerinin çıkıp çıkmayacağı.
Bildiğimiz, global salgın kendi kendini yaratıyor. Tıpkı terör örgütlerinin viralitesindeki 40 yıl ve 10 ardışık odak gibi bir model gibi, aids, ebola, sars, corona virüsleri ardışık geliyor ama henüz çok küçük vurucu güce sahipler.
Bu arada, böylesi bir salgının illa ki 21. Yüzyıl’da olacağı gibi bir zorunluluk yok. Bunu belirtmek gerekli. Ancak, bu salgının olacağı artık kesin gibi.
Çıkış:
Corona türü cirüslerin olağan griplerle nasıl etkileşeceği, ardışık veya birbirlerini çığlayan hastalıklar olup olmadıkları henüz çalışılmamış.
(6 Şubat 2020)

Manevi Uygarlık: Bilim-Sanat-Düşün vs Din-Hukuk-Ahlak


Marksistler, iktisat-siyaset-askeriyeyi maddi uygarlık; bilim-sanat-düşünü üstyapısal ve manevi uygarlık sayarlar.
Sağcılar, din-hukuk-ahlakı manevi uygarlık sayarlar.
Bu, hiç dikkati çekmiyor.
İkisi birarada olabilir oysa.
Din-hukuk-ahlak, egemenlerin kitleyi yönetmek için kullandığı afyonlar.
Bilim-sanat-düşün öyle değil. Egemenler bile, bilim-sanat-düşünü beyinleri için ağır buluyorlar.
Din-hukuk-ahlak, herkes için geçerli ve uygulamada.
Bilim-sanat-düşün, toplam nüfusun binde biri ila onu için geçerli.
Burada sorunsal, aslolanın hangisi olduğu:
Din-ahlak-hukuk mu, bilim-sanat-düşün mü?
İktisat-siyaset-askeriye belli tarihsel sikluslara sahipken, bilim-sanat-düşün öyle değil. Çünkü, avangard örnekleri daha az görülüyor ve büyük sayılar kuramını işletecek kadar çok veri birikmedi.
Bu çerçeve, Dünya Sistemi kuramına eklense gerekli.
Bu çerçeve, Dünya Sistemi’nin ana akımsal Afro-Avrasya bölümü için geçerli.
Onun dışındaki adasal, Amerikasal, tropiksel, denizsel fraktal tarih bölümleri için bunlar geçerli değil. Hem bilim-sanat-düşün için geçerli değil, hem de iktisat-siyaset-askeriye için geçerli değil.
Ancak, fraktal tarih bölümleri için de, din-hukuk-ahlak blokları var.
Tarihe böyle kavramsal yaklaşınca, ceteris paribus yapmak daha kolay.
Çıkarsama:
Bilim-sanat-düşün bugüne dek yaşamış 110 milyar için en az gerekli kültür öğeleri gibi duruyor. Ki zaten bu 110 milyarın % 80’i veya daha fazlası ümmiydi ve bilim-sanat-düşün yazı olmadan olmaz.
Soru kipi:
Bilim-sanat-düşün ile ilgili nüfusun binde biri ila onunun 2. Sanayileşme, yani kültürel avangard ile ilintileri ayrıca irdelenmeli.
Diğer bir deyişle, kültürel elit-azınlıkların nicelikleri ve nitelikleri, tümüyle arakesitli olmayabiliyor gibi.
(4 Şubat 2020)

Salı, Şubat 04, 2020

Suriye Savaşı: 04.02.20


Türkiye ve Suriye ordusu sonunda çatıştı.
Buraya gelineceği belliydi ama ne zaman gelineceği belli değildi.
Olaylar rasgele ilerliyor.
Bunun tam tersi de olabilirdi, Rusya uçağını düşürmek ile ondan S-400 almak gibi.
Erdoğan, Rusya’dan ABD’ye döndü deniyor. Emin değiliz. Çünkü Türkiye’nin derdi YPG, Esed değil, en azından şimdilik.
Ortalık 1-2 ay duruldu, yeniden ısınıyor gibi.
Türkiye savaşı tercih ediyor.
+
“Emekli Tuğgeneral ve Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Naim Babüroğlu da, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, Türkiye ve Rusya’nın arasının açılmasına neden olan İdlib’de TSK ve Suriye ordusu arasında yaşanan sıcak çatışmanın “ABD provokasyonu” olduğunu söyledi. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in hafta sonu gazetecilere yaptığı açıklamada, İdlib’in büyük bir bölümünü kontrol eden El Kaide bağlantılı terör örgütü HTŞ’yle ilgili “Henüz biz bu iddiaları kabul etmedik ama kendileri, terörist değil, vatansever muhalif savaşçılar olduklarını iddia ediyorlar. Bir süredir uluslararası bir tehdit oluşturduklarını görmedik” dediğini anımsatan Babüroğlu, “Bu açıklama, kağıt üstünde terör örgütü olarak görseler de, HTŞ’nin İdlib’deki mücadelesini meşru gördükleri anlamına geliyor. Ayrıca ABD’nin İdlib’de desteklediği gruplar olduğunu biliyoruz. Onları, hem Suriye ve Rusya’ya karşı, hem de Türkiye’ye karşı provoke ediyorlar” dedi.”
Durumu fazla karmaşıklaştırma. Pirelerin develeri güttüğünü önesürüyor.
Bir de durum ve taraflar, hep böyle muallaktı. Bu yeni bir durum değil yani.
Sorun herkesin küçük, hem de çok küçük hesaplara dalmışlığı. Paralar ve canlar telef olup gidiyor bu arada.
+
“Astana çökerse, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı da sorgulanır hale gelir, ayrıca PYD / PKK da güçlenir. ABD ve PYD / PKK mutludur” ifadelerini kullandı. Babüroğlu…”
Meali:
Türkiye YPG’ye saldıracak, ABD7ye veya Rusya’ya karşın.
Bizce, Esed de onlara saldıracak ve Esd-Erdoğan ortak çizgisi bu olacak, İran-Türkiye ortak çizgsinin bul olduğu gibi.
+
Çıkış:
Bu açıdan bakınca savaş, gideceği yöne doğru ilerliyor gibi görünüyor.
Erdoğan, bu savaşı iç siyasette ve erken seçimde malzeme olarak kullanacak.
Tutacak mı, onu hep birlikte görecğiz.
(4 Şubat 2020)

Global Momentler 2020-2040


İnsan-üstü ölçekteki krizler:
Su, gıda, enerji, çevre, salgın, nüfus.
İnsani ölçekteki krizler:
Yeni Orta Çağ
3. Dünya Savaşçıkları
Yokkutuplu Dünya
Aydınlanma Kültürü’nün tasfiyesi
Askeri, iktisadi, siyasi bir nolu’ların farklı odaklardalığı veya yokluğu
Okuryazarlığın gönüllü gerilemesi
BM’nin işlevsizliği ve ikamesizliği
IMF ve Dünya Bankası çizgisinin Dünya’yı ekonomik olarak batırması: Bakınız 1980-2020
2000-2200 tarihsel gerileme dönemi
(1945?)-1960-1980 ilericiliğinin 1980-2020 ve 2020-2060 gericilğine dönüş(türül)mesi
Bölgesel krizler:
Araplar’ın Yeni / N. Orta Çağ’ı
Latin Amerika, Afrika ve Hindistan’ın 2,5-4. Dünya’lığı
AB’nin birçok yönden kendini kasfiyesi
Mikro ülkelerin kampüs-komün mekanlar olamaması, üstelik tropiklerde ada ütopizmine sahipler
Kültürel üstyapı açmazları:
Bilimin 110 yıllık duralaması
Sanatın avangardsızlığı veya yetersiz avangardsızlığı
Düşünün kendini sıfırlaması
Entellektüellerin yönsüzlüğü (oryentasyon)
Derleme:
Negatif olmayan öğe / vektör yok
Bu durumda asıl negatif öğeler, pozitif sonuçlu olabilir veya  -1 + -1 = -2 yerine, -3 olabilir.
Büyük sayılar kuramına göre, ana akımlara baktığımız için, elimizde tam bir fraktal-artık mikro değerler listesi yok ama sonucu onlar belirleyecek
Örnek: AB’deki 3. ve 4. Dünya göçmenlerinin kültürel artı-değer yaratamamışlığı / yaratamıyorluğu gerçeği ne anlama geliyor?
(3 Şubat 2020)