Pazartesi, Eylül 07, 2015

1945-1980 ve 1980-2015



Tuhaf ve ironik:
Bir anda, bu tarihlerin simetrik olduğunu gördüm.
1945’te ABD, Dünya’nın 1 no’su oldu. Bunun nedeni, AB’nin 2 dünya savaşı ile kendini tuş etmesi idi. Ancak, o 2 dünya savaşı aynı zamanda ilk 2 gerçek dünya devrimini de yarattı. Onlar da başarısız oldu ama onun nedeni de, o 1980 atağı idi. Şimdi ona bakalım:
1980’de ABD, hem neo-globalist neo-liberalizmi devreye soktu, hem de Askeri Strateji 2000’i.
1990’da o 2 dünya devrimini yapan 2 ülkeyi, hem eski SSCB’yi, hem Çin’i yendi hesapça ama sonuç bizi bambaşka yerlere taşıdı aynı zamanda.
Yıl 2015 ve 1980 liberalizmi tuş durumda. TC 1983’te girdiği o süreci; 1987, 1994, 2001, 2008 ve 2015 krizleriyle ödedi ve şu anki durumuna hala ayamadı (dolar 4 lira olacakmış). AB de, ABD de tuş olduğuna hala ayamadı, ayrı konu.
Tuhaf ve ironik olan şu:
Her 2 dönem de eşit olarak, 35’er yıl sürmüş. Yani, tarihin bildiğimiz o bir sürü dönemselliklerinden biri / ikisi daha yaşanmış ve bitmiş.
Bugün Askeri Strateji 2000 de tuşoldu. Aslına bakılırsa ABD, 1945’ten sonra girdiği tüm savaşları kaybetti, Kore’den başlayarak ve hepsi dahil olmak üzere. Aslına bakılırsa ABD, 1914 yerine 1917’de 1. Dünya Savaşı’na girerek, 1940 yerine 1941’de 2. Dünya Savaşı’na girerek, La Fontaine fablı hesabınca, savaşı baştan kaybetti, yine ayrı konu.
Yani 1945’ten beridir, ABD’nin tüm askeri, iktisadi, siyasi üstünlükleri kıtır silsilelerinden ibaret. Ancak reel sosyalizm de bir kıtır silsilesiydi ve tuş oldu çoktan, Çin’in 1971 sonrasıki (Stalin tipi eski SSCB tipinden ayrı olarak)  devlet kapitalizmi de, bir kıtır silsilesi olarak hala sürmekte. Ayda 25 dolar asgari ücretle devlet kapitalizmi olmaz, mis gibi has kapitalizm olur, reel sosyalizm bile aç ve açıkta insan bırakmadı, eski SSCB vassallarında bugün sağlık ve ulaşım bedava hala.
Rusya, Ortodoks neo-çarlığa geri döndü, gözü İstanbul’u alıp ortodoks merkezinin sahibi olmakta. Bu dönemin 3. adamı Putin (ilk ikisi Gorbaçov ve Yeltsin idi), toplamda 1999-2024 arası gibi, 25 yıl fiilen başta kalmış olacak, İstanbul’da gözü olduğunu açık açık beyan eden de odur.
Çin de aslına rücu etti, halk dinlerine ve Uzakdoğu Asya metafiziklerine. Çin’de birey kültü pek yoktur, kurum kültü vardır. O da sürüyor hala.
Bu tabloda Japonya, 1990’dan beridir her konuda (kültürel, iktisadi, vd) istop etmiş olarak, ironik bir yer tutuyor (ancak artık bir askeri güç, eski Asya faşisti geleneğini sürdürerek). 1965-1990 arasında ise, fiilen Dünya’nın ekonomik 1 no’su o idi. Batılılaşma, onların dayanıklı doğululuğunu tuş etti. Büyük olasılık, yakın gelecekte Çin’de de öyle olacak. Çünkü her ikisi de, bireyciliğin öldüreceği tözlere sahip kültürleri olan ülkeler.
Diğerleri, açık ara geride hala. Kanada, potansiyel olarak ABD’den daha güçlü ama bunu en erken 50 yılda başarabilir. Brezilya ise, en yapılmayacağı yaparak, bir mafya devleti olarak, o kara para ile, kendine bir orta sınıf yarattı, hiçbir işe de yaramadı o sınıf, çoktan statikleşti. Hindistan desen, 1 milenyumluk tropik uykusunu hala sürdürüyor. Global atak için, fazla çokdilli, fazla çokkültürlü. Oysa herkese gereken tek şey, hala merkezilik.
Kapitalizm, bu momentinde büyük bir öz-hata yaparak, devleti fiilen sıfırladı. Bu da, doğrudan kargaşa ve kaos getirdi, ayaktakımı başkaldırısı yolu ile.
Artı globalleşme 35 yılda, % 15-20’den başlayıp, sonunda olsun olsun Dünya’nın % 40’ına belki yayıldı, belki yayılmadı ve orada istop etti.
Yani tam 70 yıl sonra, başladığımız noktaya geri döndük:
4. Dünya Savaşı’nın sapanla yapılacağına. Çünkü eski Doğu Bloku çökerken, çok çok fazla nükleer malzeme boşta kaldı. Aradan 25 yıl geçti ve hala sınırlarımızda nükleer malzeme yakalanıyor.
Arada, Çernobil ve Fukişama nükleer kazaları da yaşandı, 2 uzay mekiği kazası da. Yani 3 dev, embesil hataları yaptı, ABD 2 kere yaptı, Mc Carthy olsaydı, onları kazığa geçirirdi ama tek bir kişi ceza almadı o hatalardan dolayı. Naziler de, böyle salaklıklar yapmadı hiç ve 70 yıl sonra bile, onların bilgilerini kullanıyoruz, İsrail, Rusya, Almanya, ABD, Sobotta Atlası dahil.
İşte, tarihe böyle bir düz, bir de ters bakınca, epeyi farklı panoramalar elde edebiliyoruz. Bu, alternatif bir yorum oldu.
Çıkarsama da şu ne yazık ki:
Demek ki belki 70 yıllık bir belirsizlik dönemi var önümüzde. 35 yıl sonra, 2050’de geçci bir kristalleşme olur, sonar muallaklığa devam, tam da post-N-N-modern işi: Aptallık ve cahillik limit sonsuza gider Yeni Orta Çağ’ı yani.
Ellerinize sağlık devler. Bizi kendi zulmünüzden kendiniz kurtarıp, kendi sonunuzu kendiniz yarattınız.
Elinize sağlık.
Dolayısıyla:                                                      

İşte boş bir geleceğin gelecekbilimi: Doğmamışlara, kendi yaratacakları, kendi hatalarını kendileri yapıp, kendilerinin ödeyecekleri boş bir gelecek bıraktık sayılır. O kalabalık borç sayıları, yalnızca absürd-grotesk bir Monopol oyunu idi.

Hiç yorum yok: