Bu
sorunun soruluş ve dolayısıyla yanıt alınış tarzı uygunsuz.
Gerçek 2
olgu var:
Uç sağ
oylar da yükseliyor, uç sol oylar da.
Neden?
Haber
bunu açıklıyor zaten:
“Batı
Avrupa'da çoğu İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana şu veya bu şekilde iktidarda
olan geleneksel siyasi partilerle ilgili tatminsizlik, kuşku ve hatta reddediş.”
Yani:
Geç
aydılar ama Fransa Devrimi’nden beridir süregetirilen sağ-sol oyununun
saçmalığı anlaşıldı artık.
Araya 2.
Dünya Savaşı girmişti, onun yıkımları daha bir orta eğilim yarattı. Merkez sağ
ve merkez sol melokomiği ortaya çıkarıldı.
Sonra,
üzerine bir de 1980 neo-liberalizmi dayandı.
Kısa
dönemli sikluslar gibi, bu 25-30 yıllık oyun da bitti. 2008 Krizi desek, 28 yıl
yapar.
Şimdi,
tarihte hep olduğu gibi yeniden; küçük,
yeni, farklı, marjinal partiler zamanı.
Ancak,
ironik ve paradoksal olarak bunu da, 1980 Yeşiller ve 2010 Korsanlar dalgasıyla
yaşamış ve hiçbir yere varmayacağını görmüştük çoktan.
Dolayısıyla
kalıyor geriye diğer parametreler:
AB
üyeliği tartışması, göçmenler nedeniyle uç sağ eğilimi, sömürü nedeniyle uç sol
eğilimi, Fransa seçmeni gibi, cüzdanı sağdayken vicdanı solda olanların,
cüzdanı solda olunca vicdanının sağa kayması durumu ve bunun getireceği
seçmensel çarpıklıklar, İslam düşmanlığı ve henüz açıkseçik gözlenmeyen
neo-Haçlı Seferi’cilik ki bu şıkkı ABD çoktan tüketti bile.
Tarihteki
en makro siklus olarak 400 yıllık dönem, 2000’den beridir inişte ve 2200’e
kadar öyle kalacak.
Tarihteki
en mikro siklus, sınıf atlamasal
sınıfsal işbirliğinin yanılgısı ertesiki halk isyanı, % 99, Occupy Wall
Street, vd ile süregeliyor zaten.
Aralara
da; 21. Yüzyıl için, biribirinden zamansal olarak bağımsız olarak, gıda, su, enerji krizleri girecek.
Sıraları da kesin değil.
Yani; 11
Eylül 2001’in kanıtladığı üzere 21. Yüzyıl, başladığı an bitmişti. Ya da: Hep
belayla sürecek. O ya da bu bela farketmez, bela kalıcı ki bu da neo-Orta
Çağ demek. AB için de böyle.
Yani:
Bu
durumda; uç sağa da kaymak anlamsız, uç sola da...
10
yıldır belli olup da, haberin göremeyeceği ve göremediği saptama bu zaten...
(1 Mayıs 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder