Kötülükte
sınır yoktur:
Bu işin
erbabı Murphy şöyle der.
En
kötüsünü düşünün, daha kötüsü muhakkak olacaktır.
Kötülükteki
sınır, herhalde kendisinin AKP’yi ve Erdoğan’ı çözüm serici nedeniyle
övmesiydi.
Gelelim
o ne demişe:
“Artık
kötülükteki sınır aşıldı, bundan sonrası fars sadece. Değişecek her şey. Yine
itiş kakış ama hep birlikte yaşayabileceğimiz bir ülke yeniden kurulacak.”
“Kurulacak’
ama kim kuracak?
“Ben
kuracağım” demiyor, diyemiyor. Yıkanlardan, yıkılmasına katkıda bulunanlardan
biri o çünkü.
Külliyen
geçersiz bir bakış açısı.
Bizim
bakış açımız şudur bu anda ve burada:
Ortada
negatif sembiyözlü bir toplu hezeyan vardı, yalan söylemler uçuştu, sonra
gerçeklik kendini dayattı. Bu kez o yalanlara katılanlar, doğru feryadına
başladılar. Temelkuran’ın konumu bu.
Bizim
konumumuz ise şu:
İnsanlar,
süper kahramanlar, hegemonlar, tanrılar, tanrı öteler, kompleta kapıştı. Ölen
öldü. Sahada savaşçı kalmadı. Bu kez kör tuttuğunu öpmeye, yakaladığını sahaya
sürmeye başladı. Beni bile savaş alanına sürdüler, 20 yıl bilfiil askerlikten
kaçmış insanı.
Bu
durumda iyi-kötü ayrımı, kırınımlı yin-yang formlu olmakta. Harita yüksek
çözünürlüklü olmakta. İyi ve kötü götgöte olmakta. İyi ve kötü, sıradan insanlar
tarafından ayırdedilememekte, çünkü eski kriterler geçersizleşti, geceleyin
gece gözlüğü kullanmak gibi, yeni bakış açıları kullanmak gerekli artık ama o
da, onlarda yok, onun yerine eski mavralara sığınıyorlar hala.
Bu
durumda, “tiksinsem de, 2. Cumhuriyet’i kuranlar arasındayım” diyorum o
nedenle. Kurarız ikincisini, sonra da çektirir gideriz.
Gelelim
Ece Hanım’ın hezeyanlarına:
“Sınırsız
itaat, utanmazlık, arsızlık, vasatlık, cahilliğe övgü…”
Bunların
hepsini zamanında kendisi de yaptı ama. Sonradan nedamet getirmiş olabilir.
“Diğer
yüzde elliyi anlatmaya inanıyorum.”
O diğer
% 50’nin de % 50’si, yani diğer çeyrek, toplamdaki
% 10’luk Kürtler’in bu ülkeden artık gitmelerini istiyor ama. Bunu da söylese
ya.
“Artık
kötülükteki sınır aşıldı, bundan sonrası bence fars sadece.”
Ona
‘fars’ değil, ‘melokomik’ deniyor ve kendisi bir Lili Marlene olarak, en baştan
beridir melokomikti.
Aslı
Erdoğan, bu konuda onu aştı ama:
Bir CERN
fizikçisi olacağına, önce bir öykü yazarı, sonra da bir Kürt şakşakçısı oldu.
Dayak yiyince de, abuksadı.
Okumuş
kadınların kültürel-zihinsel menopozu böyle oluyor. Erkeklerin andropozu da,
Serbes gibi, Ahmet Altan gibi, içeride abuksamak oluyor.
İşte
bunlar, 2. Cumhuriyet’te de ortalığı mıçıp sıvayacakları için, çektirip
gideceğiz.
Beğenmediniz
mi?
O zaman
çözüm, İstanbul’a ve Diyarbakır’a eşzamanlı birer atom bombası…
Sodom-Gomor
hesabı…
(5 Kasım 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder