Gözlem-Koyutlar
· Anarşizm devrimci bir düşüngüdür.
· Anarşizm biricik radikal düşünce-eylem değildir, 1968 kuramcıları ve olayları bunu kanıtlamıştır.
· Anarşizmin ilk tasarlanması Rusya ve 19. Yüzyıl tarihsel ve yerzamansal momentlidir. O nedenle ister istemez, hiç gerekmediği halde feodalizmle çatışmaya girmiştir. Bu nedenle ‘Şeyh Bedreddin Anadolu 1403’ de ister istemez, proto-anarşizm konumunda kalıyor.
· Tarihte devlet kurmayan biricik devrimci düşüngü anarşizmdir. Bunu ‘kuramama’ olarak telaffuz eden çoktur ama kesin konuşmamak gerek.
· Devletin tanımlanması konusunda anarşistler gerçekçi değildir. Devlet zorla kurulmadı. Kurulması ve yerleşikleşmesi, ilk yerleşik yaşamdan ilk devlete dek 7-8 bin yıl süre aldı. Tüm töreleşen davranışlar gibi, ortalama, normal, basmakalıp olmaya bu nedenle mahkumdur, çünkü oluşmuşluğu dayanıklıdır. O nedenle devleti yıkmak, aslında kendini yıkmaktır. Açıklanırsa: Toplumun üçte birinin (% 33’ünün) ölmesinin (diyelim intiharının veya salgın hastalığının) o toplumu geçersizleştirdiği tarihte kayıtlıdır. % 3-4’ün (küçük iç savaşların) yetmediği de şerh olarak konsun. Ek: Büyük göçler yok oluştan (ölümden) daha etkili oluyor, % 15 diyelim.
· 20. Yüzyıl’ın ikinci yarısındaki önemli teröristler (Çakal Carlos, Filistinli Leyla Halid, ABD’li Unabomber) ne fikren, ne de fiilen anarşist sayılmazlar. Özellikle ilk ikisi tümüyle devletçidir.
· Farklı anarşizmler tanımlanabilir. Alaturka anarşizm henüz tanımlanmadı. Tanımlanırsa bu, fikriden çok, fiili bir anarşizm olacaktır.
· Sağ anarşizm olabilir, dolayısıyla faşist ve/ya engizitör anarşizm de. Bilimkurgu roman yazarı Heinlein bir sağ anarşistti.
· Anarşizm temelde ateisttir ama engizitör anarşist olabilmesi, ateist olmayan anarşist ve anarşist olmayan ateist tanımlarını akla getirir.
· Anarşizm muhafazakarlık karşıtı bir düşüngüdür ama çok seyrek de olsa, muhafazakarların içinden de anarşistler ortaya çıkabilir.
· Anarşizm, liberalizmin tümdengelimsel olarak dayattığı ‘bırakınız, yapsınlar, bırakınız geçsinler’i tümevarımla deneyebilir. İkisinin bireycilikleri çelişir ama fiilen çakıştıkları durumlar da var, örneğin egosantrisizmleri.
· Feyerabend’in bilimsel-paradigmatik anarşizmi post-modern bir anarşizmdir ve bu nedenle içkin ikilemler taşır. Bunları tartışmak bu metnin konusu dışında kalır.
· Anarşizmin 19. ve 20. Yüzyıl jargonuyla sol ve/ya sağ tarafta kaldığı kesin değildi. 19. Yüzyıl nihilistleri anarşistleri de değilleyerek, onları aksissiz bırakmış oldu.
· Anarşizmi ezişi, Kronstadt 1921’de ve İspanya 1935’te, marksizmin aslında devrimci olmadığının en büyük kanıtlarından birisidir.
· Anarşizm, adının belirttiği gibi karmaşa önermez, kendiliğinden yürüyen (yani savaş içermeyen) toplumsal bir düzen önerir ve bu yönüyle romantik ütopisttir.
· Tarihteki karmaşa ve düzen dönemlerinin birinin diğerinden daha yeğlenir olduğuna ilişkin belirgin bir gösterge elimizde yok. Geleneklerin yaratıcılığı ketleyici olduğu ve kriz dönemlerinde daha çok dahi çıktığı gibi bir eğilimi gözlüyoruz ama bu bir şey kanıtlamaz, çünkü bilimsel devrimlerin gerçekleştiği yerzamanların ve/ya Aristo Mantığı’nı yaşatan kültürel yerzamanların belirgin bir özelliği yok. Bu nedenle, anarşizmin farklı bir bakış açısı yaratarak, bunu da tartışması gerekir.
· Savaş, devrimden ve anarşizmden daha makro bir kategoridir ve tüm devlet sistemlerinde gözlenir. Bu nedenle, anarşizmin bir devrim kuramı denli, bir savaş kuramı da olması gerekir.
· Anarşizme siyah renk yakışmıyor. Ancak olağan sırasız gökkuşağı paleti yakışabilir. Bunu da sıradan biri ilk görüşte kavrayamazdı.
Tarihsel Momentler
· 1885-1945 arası modern dönemdi. 1945-1990 arası post-modern dönemdi. 1990-2001 arası post-post modern dönemdi. 2001 ertesinde post-3-modern dönemdeyiz. Bu bir global fetret devri sayılabilir.
· Tekkutupluluğun, çiftkutupluluktan daha yeğlenir olmadığı 1989-2004 arasındaki 15 yılda kanıtlandı.
· ABD’nin bir uygarlık olmadığı kanıtlandı.
· ABD zengin ülkeler içinde nüfusu artan tek ülke konumunda. Bunun etkileri belirsiz.
· AB, 500 yıllık global sömürü ertesinde bile vatandaşlarına rahat eğitim, rahat mesai ve rahat emeklilik sunamamakta. Bu 1. Sanayileşme’nin tümden değillenmesi demektir.
· 200 ülkenin çok olduğu kanıtlandı. Bu 5.000 halkın devletsizliğinin olumsuz olmadığının bir göstergesidir.
· 5.000 halkın yalnızca 200’ünün, onun da 100’ü devlet eliyle olmak üzere alfabelileşmişliği, kültürel kimlik sorununa anarşist bir yorumla bir değilleme getirmiştir.
· 6 milyar kişi bu dünyaya çok ama limitte 12 milyar olacak. Bunun önetkileri 1950-2000 arasında nüfusu 5 milyonu aşan büyükkentlerde gözlendi. Yitirecek zinciri bile olmayan yeni bir proleterya üretilebilir. Bu proleterya yeni bir anarşizm üretebilir. Çocuk ve/ya kadın canlı bombalar prototipler sayılabilir.
· AB 2000, savaş veya salgın gibi etkenlerin dışında, gönüllü olarak nüfus azaltan tarihteki ilk olgu. Bu pekala, anarşizmin ereği olan devletsizlik durumun geçici olarak yaratabilir.
· AB nüfusunun azalması karakafa-sarıkafa melezlenmesini hızlandırıyor. Bu da yeni kültürel fermentasyonlar demek. Bu iki veya daha çok kritik eşik sonraki anarşizmler için olanak demek.
· En kalabalık 5 Müslüman nüfusu Arap olmayan ülkelerde. Araplar, petrol giderek biterken tarihsel bir çöle doğru ilerliyorlar. Anarşizmin rönesansı yerine, gelenekçiliğin engizisyonunu yeğliyorlar.
· İspanya-Fas ve Endonezya-Filipinler eksenindeki Müslüman-Hristiyan çatışması yeni tür anarşizmler üretebilir, özellikle de ateizm bazında.
Biyografik-Demografik Momentler
· Bir insan biyografisinin yalnızca bir bölümünde anarşist olabilir, bu olumsuz bir durum değildir.
· Anarşizmi uygulayacakların 14 yaşından büyük, 35 yaşından küçük olması daha çok olanak yaratır.
· Kadınlar anarşizm açısından erkeklerden daha olanaklıdır.
· Ayralların tamamı anarşizm için kendiliğinden olanaklıdır.
· Entellektüelin tanım gereği belirli alanlarda anarşist olması gerekir ama o entelejensiya olmaya daha eğilimlidir.
· Köylüler olanaksızdır.
· Ümmiler olanaksızdır.
· Özürlüler olanaksızdır, eğer okuyup konuşan ve dinleyip yazan bilgisayarlar herkes için yaygın duruma getirilirse durum değişir.
· Kültürel kimliksizlik fiili anarşizmdir.
· Rollerden ve statülerden uzak kalmak fiili anarşizmdir.
· Oyvermezlik, vergi vermezlik, nüfusta sayılmama ve kimlik taşımama, askerlikten kaçma veya vicdani ret fiili anarşizm sayılabilir.
· İnziva fiili anarşizmdir.
· En küçük 100 ülke vatandaşları daha az olanaklıdır.
· Birinci Dünya ve/ya G-8 dışındakiler daha olanaklıdır. Çin 2005-2010 arasında tam sınırda. 2010’dan sonra G-8’i, G-9 yapar.
Anarşizm Kuramları
Anarşizmin kuramını Proudhon, Stirner ve Bakunin olmak üzere 3 ayrı makro düzeyde örnekleyelim. Onları alıntılar ve yorumlarla irdeleyelim:
· Proudhon, ne cemaat, ne despotluk, ne parçalanma, ne de anarşi olan ama düzen içinde özgürlük ve bütünlük içinde bağımsızlık olan toplumsal eşitlik durumu bulmak peşinde olduğunu belirtir. İnsanın cumhuriyet (= devlet) için değil, cumhuriyetin insan için olduğunu vurgular.
o Yorum: Anarşiye karşı olduğunu adıyla belirten birine anarşist sıfatının konması ironik. Özgürlük kavramı, hemen tüm 19. Yüzyıl düşünürlerinin 1789 Fransa Devrimi’nden devraldıkları bir takıntı. Devrimle yok edilmek istenen krallıklar, 19. Yüzyıl’da Avrupa’yı hala yönetiyordu, hoş 21. Yüzyıl’da bile Avrupa’da 12 krallık var ama kimsenin gözüne batmıyor. Proudhon düzen ve bütünlük olan yerde, özgürlük ve bağımsızlık olamayacağını göremiyor.
· Stirner, iradesinin devletin Azrail’i olduğunu önesürer. Ona göre devrim, şu ya da bu biçimde yeni düzenlemeler hedeflerken, isyan artık hiçbir biçimde düzene sokulmamıza izin vermememizi hedefler. Ateizmi benimserken (yani teolojiyi reddederken), bireyciliği teleoloji (erekbilim) kılar.
o Yorum: İnsanlığın bir tümel ereği yoktur. O nedenle, marksizm de dahil, tüm devrimci düşünceler, devrimi tüm insanlığa dayattıkları için insan haklarına aykırı ve metafiziktirler. Devrim insanlığın amacı değildir. Ayrıca, devrimin gerek kalmadığı koşullar karşısavlar tarafından bile üretilebilir, örneğin aile kurumunu komünist SSCB’nin değil, anti-komünist ABD’nin tasfiye etmesi. İsveç’in sosyal refah devleti. Şeriatla yönetilen (dolayısıyla yine anti-komünist) Arap ülkelerinin bazılarında petrol ihracatının tüm kamu hizmetlerini bedava kılabilmesi. Stirner, yanlış olarak, egoist olarak nitelenmiş, oysa yalnızca egosantrisist, yani bermerkezci.
· Bakunin, o andaki olanaklı olanlar olanaklı kaldıkları sürece, olanaksız bir insan olmayı sürdüreceğini belirtir. Bunun karşılığında bir düşünür, onun devrim gününde değeri ölçülemez olduğunu ama devrimin ertesi günü kurşuna dizilmesi gerektiğini belirtir. 1849’da şöyle der: “Aşkın bilimden vazgeçtim, çünkü kuramdan usandık artık, başımı eğerek pratik yaşama girdim.”
o Yorum: Devrim kendi çocuklarını yer. Artı, devrimde başa geçen ve/ya kazanan en az tahmin edilen kişidir, Fransa’da, Rusya’da ve Türkiye’de böyle oldu. Hepsinin de yaptığı yakın çevrelerini eksiltmek oldu. Bakunin yaşasaydı, gerçekten Ekim Devrimi’nin ertesi günü kurşuna dizilirdi, onun yerine Lenin ve Troçki öldü, Stalin başa geçti, Bakunin gibileri öldürttü. Sözlü alıntı, Bakunin’in libido fazlalığını gösteriyor, aynı zamanda 200 küsur yıldır çözülemeyen kuram-eylem ikilemini de.
· Genel
o Anarşizm temelini mülksüzlüğe dayandırdığı ve mülkü devletle tanımlı kıldığı için, akıl yürütme açısından eksik kalır. Hayvanların bile mülkü vardır. Hayvanların bile toplumsal kurumu vardır.
o Bu düşüngü devletsiz ilkel toplumu sonul ulaşılacak ütopya sayma yanılgısına düşer ki bu Avrupa sömürgeciliğinin ‘güzel yaban’ yanılsamasıyla da çakışır. Anarşizm bu alanda karşısavıyla özdeşleşir. Tarih ve evrim tersine ilerlemez.
o Bireyciliği muğlak tanımlıdır. Tanımlandığı zaman aristokrasi hala vardı. Aristokrasinin üst düzey eğitimliği ile proleteryanın alt düzey eğitimsizliğinin aynı bireyciliği yaratması mümkün olamaz, yani bireycilik zaten tümel olamaz. Sorun olası bireylerin (daha doğrusu ayraların) olasılık kümesinin tanımlanmamış bırakılmasında. ‘Hangi birey?’ sorusunu yanıtlamayı anarşizm aklına getiremedi.
o Anarşizm gerçekçilik açısından eksiktir. Çok fazla kendiliğindenciliğe dayanır. Uygulanabilecek düşünceler öne sürmez. Hayallere sığınır.
o Yine de devlet kurumunun yokluğunu tasarlayabilen bir devrimciliktedir ve bu konuda ilktir.
o Tüm anarşistlerin Verhulst’u dile almadan, bilincinde olmaksızın Malthus’çu olmaları çok tuhaf. Eğer 1840 tarihli Verhulst İlkesi’ni bilselerdi, devrimin kendini yok edebileceğini ve orman yangınının kendini durdurabileceğini matematik aracılığıyla baştan anlarlardı. Üretimin tüketimden çok olduğu 1980 ertesi kapitalizm, kaynakların kısıtlılığını değil, aktarımını tartışır. Asgari ücretin yaşamı doyurabilmesi, proleteryanın savaşım / devrim gücünü söndürür, hele bir de 1983 ertesinde TC’de olduğu gibi işin içine düşük olasılıklı sınıf atlama olanakları girerse, proleteryayı çikita muz satın alır.
Anarşizm Uygulaması
· Anarşizm hiçbir kuram olmaksızın da uygulanabilir. Biraz dağınık olur ama pekala olur.
· 1968 Avrupa ev işgalleri, mülkiyete karşı çıkması açısından anarşist bir davranıştı ama İstanbul Taksim Tarlabaşı’ndaki Rum evlerini Kürtler’in, Zenciler’in, Çingeneler’in işgali anarşist bir uygulama değildir.
· Bohem ve marjinal tiplerin yaşamı anarşist değildir. Arka planda düşüncesel geri beslemesi yoktur.
· Mafyanın devletsizliği anarşizm değildir.
· Derin devletin devletsizliği ve/ya devlet karşıtlığı anarşizm değildir.
· Fetret dönemleri anarşizm değildir ama özgün Fetret Devri’nde Şeyh Bedreddin biyografileri oluşabildiğinden dolayı, öğe olarak anarşizme olanak sağlar.
· Neçayev bir anarşist değildi. Burada bir anarşistin moralist olduğunu değil, immoralizmin anarşizm için bir amaç olmadığını belirtiyoruz.
· Makyavelli de, devletçiliği ve araçı amaç kılmasının olumsuzluğu ile Neçayev’i 2 kez değilliyor.
· Anarşistlerin iktidar seçkinlerin en önemlilerini öldürmesinin işlevsizliği 1850-1900 arasında çeşitli ülkelerde yaklaşık 10 devlet başkanı suikastının ardından kesinleşmiş oldu. Zaten bir işe yarasaydı 16 ABD başkanına suikast işe yarardı.
· Türkiye’de de 1 eski başbakan, 1 eski deniz kuvvetleri kumandanı, 1 dolar milyarderi öldürüldü, 1 başbakan ve 2 bakan asıldı, 4 askeri darbe, 1 iç savaş yapıldı ve bir işe yaramadı. Bunların tek tek siyasal vektörleri ayrı ayrı yönlerde ama bu konumuz dışında.
· Varoluşçuluk bağlanma mantığıyla anti-anarşisttir.
· Toplumdan ayrılan, kopan, çözülen, uzaklaşan negatif egzistansiyalizm anarşisttir.
· 1968 olaylarına katılanların bazıları neo-anarşist olduklarını öne sürdüler, bugün terörist ile anarşistin eşanlamlı kullanımı bu yüzden. Oysa, 1968’lilerin tamamına yakını iktidar istiyordu, o nedenle anarşist olamazlardı. Yine de, 20. Yüzyıl açısından fiili anaşist bir momentin kaydedilmiş olması uygun. 21. Yüzyıl’ınki de 11 Eylül 2001 oldu.
Anarşizm Praksisi
· 21. Yüzyıl’a anarşistlerin yaratmayı öngördüğü koşulları, ABD’nin yaratmış olduğu bir durumla girdik. Aile kurumu ABD’de fiilen tasfiye edilmiş durumda. Asgari ücretle sistemin dışında yaşayabilirsin. Temel kültür ve sağlık hizmetlerine parasız ulaşabilirsin. Kalabalık içinde yitebilirsin. Tüm bunlara karşın ABD bir disütopya ve dünyayı bir cehennem kılmakta. Bu durum, cennetle cehenenemin içiçe olabileceğini gösteriyor, yani anarşizm de bir cehennem olabilir ki bazı açılardan oldu da.
· AB, 2 dünya savaşını yaratmamış gibi davranmaya çabalıyor. ABD’nin kültürsüzlüğüne karşın onlar kültürlü. Ancak onlar da artık dünyayı tam sömüremedikleri için ekonomik açıdan sınırlara sahip. Bu nedenle madden ve manen kendi kabuklarına çekilmeyi yeğliyorlar. Bu da makro bir durağanlık vektörü demek. Örneğin, Çin’in 10 yılda becerdiği uzaycılığı, tüm veri tabanını kendileri yaratmış olmalarına karşın, 60 yıldır beceremiyorlar. Bu durum anarşizm dahil, tüm farklılaşma eğilimlerinin uyruklaştırılması demektir. Almanya’nın Ulrike Meinhof’a yaptığı ortada.
· 2025 gıda, 2050 enerji, 2075 çevre ve 2100 nüfus krizleri anarşizme şimdiden zemin hazırlıyor. Dünya yeniden sarsılacak.
· Yeşiller akımı, asla ve kata anarşizmin kastettiği anlamda özgürlükçü değildi, örnekse kesinkes devletçiydi, iktidara soyundu. 21. Yüzyıl’da Yeşiller’e devrimcilerin arasında yer yok, anarşistlerin arasında da.
· Fransızlar’ın belirttiği biçimde, gençliğinde keskin devrimci olanlar, yaşlılığında keskin muhafazakar oluyor. Anarşizm bu sakıncayı çözecek bir praksis üretebilmeli. Belirtmek gerek: Tasarımı o denli kolay değil.
· Ezilenlerin kendiliğinden özgürlükçü olacağı, 2 yüzyıldır dayatılan ve artık yok edilmesi gereken bir empoze.
· Neo-entellektüel bu koşullarda, en azından fiilen anarşist olmak zorunda. Tersi durumda iktidar seçkinlerinin elinde entelejesensiya / beyaz kuvvet olur.
Çıkış
· Nasıl ki post-3-modernizm modunda post-1-modern tartışmalara yer yoksa, anarşizm-3 (19. Yüzyıl anarşizmi ertesi 20. Yüzyıl ertesi - 21. Yüzyıl başı anarşizmi) döneminde de, anarşizm-1 (veya anarşizm-0) tartışmalarına yer yoktur. Neo-3-anarşizmin (tam post-modern’in bitiş anındaki) eski adı ‘köksüzlük’ idi, şimdiki adı henüz konmadı ama geçici olarak ‘köksüzlük-3’ denebilir, bize gelecekteki adı gerekli. Zaten biz onun içeriğini tanımlayana dek, o yeniden geçersizleşmiş olacak.
· Her kültürel mod bir gelenektir. 1. Sanayileşme modundan 2. Sanayileşme moduna geçiş sürecindeyiz. Her mod, birden çok kerede, yinelemeli, süreksiz, yavaş yükselen ve sonunda yerleşen bir biçimde gelenekleşir. Anarşizm, 2. Sanayileşme’nin kütürel modunun yerleşmesinde işlev taşıyabilir: Tüketicilikten çok bilgiyi derleyen, ayıklayan, sınıflayan ve dağıtan bir bir anarşist ki bilimkurgu romanlarda bunun örnekleri verildi, Shevek gibi.
· Feodalizmin engiziyonlaşması, sanayileşmenin faşistleşmesi gibi, kalıcılaşmakta ısrar eden her kültürel mod öldürücüleşir. Bu nedenle sürekli devrim gibi bir sürekli anarşizm sözkonusu olabilir. Diğer bir deyişle, anarşizm gelenekleşirse, o da öldürücüleşir. Buna kurmaca bir örnek Ursula K. Le Guin’in ‘Mülksüzler’ romanındaki ‘Anarres’ gezegenidir.
· Neo-entellektüelin biyografisi (aslında astandart nekrografisi) ve içine yerleştiği tarihçesi, zihni ve kültürü, bu neo-anarşizme alışmak durumunda. Köksüz olduğunu öne süren veya olabilecek örnekler olan Edward Said ve Amin Maalouf, tümüyle gelenekçidir. Fiili başarı Kafka ve Fassbinder’dedir ve ikisi de gaz pedalına tuğlayı koyup ölüme yol almakta beis görmemiştir. Keza, şu ya bu biçimde var olma savaşımı veren tüm kadın sanatçılar erken ölmüşlerdir. Biz bu örneklerden yola çıkarak, ölen ve öldüren değil, yaşayabilen ve yaşatabilen anarşizmler ve anarşistler yaratma yollarını sorguluyoruz. Çelişkili görünse de, kendi içimizde tümüyle geçerli ve tutarlı olarak ve onu da öyle sayarak, 11 Eylül 2001’in anarşist vektörünü tümüyle destekliyoruz. 1. Dünya’nın duvarı bu sayede delindi. Tarihte şimdi ve burada eksi uzayzamanlı ve sonsuz yokoluşlu bir ‘ma’ var ve o ‘ma’ bir tao açmakta. Anarşizmin bu yolu yürüyüp yürümeyeceğini ve yürütüp yürütemeyeceğini önümüzdeki 10 yıl içinde görmüş olacağız.
· Bu metin, daha çok doğrusal programlamadaki sınır doğrular ve kesişim köşeleri mantığıyla, anarşizmin kritik değerli kaplamını ve kapsamını tanımlamak için yazıldı-çizildi. Eğer birden çok çözüm mümkünse, kesinlikle herhangi birini yeğlemez ya da önermez. Eğer çözüm imkansızsa, bundan gocunmaz ve yeni arayışlara yol alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder