Taht
Oyunları’nda, kurulan ve bozulan ittifaklar var, kurulan ve bozulan aday-devletler
var. Burada ittifak, devletin yerini alıyor, araç amacın yerini alıyor.
Bu,
anarşizm midir?
Bir tür
devletsizliktir, o kesin.
7 x 7 =
49 aday adayı olup da, yalnızca 1’i kazanacağı için, yani limit (48/49
oranında) herkes kaybettiği için, olay ‘Savaş Oyunları’ gibi oluyor:
Her durumda herkes kaybeder.
Bu da,
çok devletsizlik üzerinden, az anarşizm demek bizce.
Şu anda
Dünya’da 200 devlet var, 50 yıl önce 100 devlet vardı. Tarih 5 bin yıllık, bir
devletin ortalama yaşamı pek pek 100 yıl. Gümülcüne 1913 Ağustos-Eylül gibi, 2
aylık devletler bile var.
Şu
andaki 200 devletin belki 175’i hepi topu 6 ülkeden kuruldu. Onların parçalanmalarıyla
yani.
Bu,
devlet tezinin yarattığı devletsizliktir, yani fiili anarşizmdir. Kaldı ki
neo-liberalizm de fiili anarşist gibi davranarak, devlet(ler)i tasfiye etti.
Devlet
yokluğunda ayaktakımının talanı ve tecavüzü bu bağlamın dışında. Kaldı ki Taht
Oyunları’nda olduğu üzere, bunları zaten devletler de yapıyor.
Sonuç
deyişle, tarihte 5 bin devlet kurulduysa bile, hepsi bitti ve kurulacakların da
hepsi bitecek. 500 yıl gibi sürebilen tüm devletler, birden çok süreksizlik ve
küçük bitmeler de yaşamış ayrıca.
Tarih, 5
ile 500 devlet arasında gidip gelen, kendi büyük sayılar kuramına bağlı,
kitlenin veya oligarkların, gidişatı tümüyle belirleyemediği bir devlet tarihi
yarattı.
Ki bu
da, ark ile an-ark arasında
salınımdır, kaos-kozmos denklemidir,
anarşizm-devletlilik salınımıdır ama
tüm devletler mutlaklığı ve % 100’lüğü önesürdüğü için, Taht Oyunları kurmaca
tarihi ve gerçek tarih, fiilen anarşist olmaktadır.
Kendi
karşıtını kendi yaratmak ise, poliyalektikte tanımlı zaten.
Bu da,
onun özel bir durumu yalnızca.
(29 Nisan 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder