Önce 2
haber:
“… Türkiye’ye
geldik, çünkü Türkiye’ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz.”
Bunu
söyleyen, 2017 Ekim’de Türkiye’yi ziyarete gelen Venezüella dışişleri bakanı.
“Podemos
Lideri, Katalonya referandumu sonrası Madrid Yönetimi'nin yanlış yönetimi
nedeniyle, 'İspanya'nın AB içinde Türkiye'ye dönüşebileceği' uyarısında bulundu.”
Katalonya,
İspanya’nın ve/ya vassalı sömürgesi sayılır. Venezüella, eskiden zaten öyleydi.
Sonra ek
bilgiler ve yorumlar:
Türkiye’nin
bir ara 30 küsur ülkede askersel ve/ya polissel eğitim verdiği açıklanmıştı.
“Dost ve
müttefik ülkelerle imzalanan askeri eğitim işbirliği anlaşmaları kapsamında
bugüne kadar 54 dost ve müttefik ülkeye mensup 29 bin 257 askeri personele Türk
Silahlı Kuvvetleri eğitim kurumlarında eğitim verildi. 2014-2015 döneminde 35
ülkeden 2 bin 763, 2015-2016 döneminde ise 3 bin 443 misafir askeri personele
eğitim ve kurs verilmesi planlandı.”
Bu,
ön-emperyalizm demek. Dünya’da zaten 193 ülke var toplamda.
“Türkiye,
dünya savunma sanayi ihracatı alanında 17'nci sıradan bir basamak daha yukarı
çıkarak 16'ncılığa ulaştı. Türk savunma ve havacılık sektörünün 2014 yılı
ihracatı yüzde 18.7 artarak 1 milyar 647 milyon dolar olarak gerçekleşti.
150'nin üzerinde ülke ve serbest bölgeye ihracat yapan bu sektördeki en büyük
satış ise 547 milyon dolar ile ABD'ye yapıldı. En fazla ihracat
gerçekleştirilen ikinci ülke 120 milyon dolar ile Malezya, üçüncü ülke ise 106
milyon dolarla Birleşik Arap Emirlikleri oldu.”
Bunu
eksilterek okuyun, deriz tabii ki. Sonuçta kaynak belli. Bir de, 1.647 milyon
doların 773 milyonu yalnızca 3 ülkeye, gerisi sent falan demek bu.
Ancak,
en çok sattığımız şey üniforma olsa da, para paradır.
Bu da,
ön-emperyalizm demek.
Emperyalist
olmak için; ulusal tank, uçak, helikopter, denizaltı, gemi üretmek gerekli.
Tabii bir de kendi elektronik devrenle kendi uzun menzilli roketini.
Bu
konunun özeti ise şu:
Son 10-15
yılda 10 yıllık işin yarısı tamamlandı ama tamamlandı.
Bu iş,
50 yıl rahat alır, alacak da.
Sırada,
asıl global krizler (nüfus / göçmen, su, gıda, ekonomi, enerji, salgın) var.
İlki,
Suriyeliler ile vurdu. Sonuç berbat. Kriz yönetimi de berbat. Planlama sıfır
değil, eksi, felaket olduktan sonra bile hala eksi.
Ekonomik
kriz var ama sözkonusu olan daha büyüğü.
Gıdada
açlıktan ölme olursa, az olur.
Su,
ölümcül olmaz.
Salgın,
beklenen global ortalamada, yani maksimum % 5 olur. Türkiye’nin % 30 nüfus
fazlası var, 80 milyon ve 2017 sonu veri tabanı üzerinden.
4-8
milyon içten dışa göçmen Alamancı, emperyalist olmaya ne kadar girer, o konuda
çalışma olmadığı için belirgin değil. Ancak yine de, Alamancılar’ın kendini en
azından Türkiye’de Türk saymadığı kesin ve 50 küsur yıldır böyle, diasporada
kendini Türk saymak ne derece işlevsel, o da belli değil.
Yani,
parametreler bunlar, eldeki veriler bunlar.
Sonuçta
klasik deyiş geçerli:
Türk gibi başla amma sakın Türk
gibi bitirme, bitmez çünkü.
Ancak,
Türkiye’nin 2040 gibi, epeyi acaip ve kendine özgü bir yeni-emperyalistlik bitirmesi veya tamamlaması sözkonusu olacak,
artık kesin. Bu bizim kendi gelecekbilim
kestirimimiz.
Dipnot:
Türkiye,
emperyalist olmazsa parçalanır, tezimiz 2001 tarihli.
Türkiye
parçalansa da, yeniden birleşir ve yine emperyalist olur, tezimiz 2016 tarihli.
15 yılda
gelişen olaylar, bu değişimi ve yorum düzeltmeyi getirdi.
(7 Ekim 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder