Bir
anket ve bir haber:
“Yüzde
62’si büyüdüğünde dizi / film oyuncularından birine benzemek değil, kendileri
olmak istediğini söylüyor.”
Asıl
durum ise şu:
% 100’ü
bir film veya bir dizi oyuncusunu, reklamdaki mimikleri veya jestleri birebir
bile olamayan, feci rep-arabesk-varoş
biçimde taklit ediyor ve beceremiyor ama.
Bu,
eğitimli ve paralı kesim için de böyle.
2010-2015
gibi, Camoka saçlı ve Süleyman sakallı ezeli-edebi genç erkek tipi modaydı,
14-40 yaş arası için. Yavaş yavaş bu tipleme azalıyor ve seyreliyor.
Yükselen
saç tipi ise, yeni futbolcu modaları artı briyantin.
Bu
briyantinli saç modeli, Tanzimat gastecisi Ali Süavi tipi üzerinden,
neo-Mülüman kesim için daha çok geçerli. Saç kesimi biçimi ise, o adama çok
benziyor, işin tuhafı tipler de öyle: Esrar çekmiş Poe bakışı gibi…
Bundan
yıllar önce, Afrika’da geçen bir BBC belgeselindeki Batılı bir gençkız, orada
kendini aradığını söylemişti de, çok gülmüştüm.
Yani,
bir şeyi arıyorsan, ne-nasıl-nerede-ne zaman arayacağını bileceksin ki onu bulma
ve/ya onu yoktan yaratma şansın olsun.
Bizim
2005 sonrasıki gençler de böyle. Oyunu kazanmak için oynamak isterken,
kendilerini baştan yitirmeye kilitliyorlar: 0 veya eksi vasıfla, % 40
üniversite mezunu işsizlikte, 5 bin lira maaşla işe başlamayı hayal ediyorlar. Kuracakları
yeni yuvanın maliyeti, birkaç yüz bin lirayı (yani 60 bin doları ama yıllık 4
bin dolar harcanan bir ülkede) buluyor ki bunu sosyal medyadaki tartışmalardan
izliyoruz. Bunun gibi durum yani.
Gelelim
anketin içeriğine ve biçimine:
“Sağlık
Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nde, Doç. Dr. Özcan Doğan
danışmanlığında, Dr. Alev Üstündağ tarafından hazırlanan, ‘10-18 Yaş Arası
Gençlerin İzledikleri Dizilerin İçerik Açısından İncelenmesi’ adlı doktora
tezinde, 10-14 ve 15-18 yaş arası gençlerin izledikleri diziler, içerik
açısından ele alındı. Ankara’da yürütülen araştırma kapsamında, 15 ortaokuldan
1.530 ve 15 liseden 2.124 olmak üzere, toplam 3.654 öğrenciyle görüşülerek
anket çalışması da yapıldı. 50 dizi üzerinden en çok izlenenler baz alınarak
hazırlanan akademik çalışmadan özetle şu veriler ortaya çıktı: …”
Öncelikle,
haber başlığı hatalı olmuş, onu belirtelim:
Genç
değil, erin / önergen ve ergen dönemi söz ediliyor ankette. Genç, 18-24 yaş
arası döneme verilen addır.
“Öğrencilerin
yüzde 52’si boş zamanlarında bilgisayarda vakit geçiriyor, yüzde 42’si
televizyon izliyor, yüzde 40’ı kitap okuyor, yüzde 32’si dışarı çıkıyor, yüzde
30’u cep telefonuyla ilgileniyor ve yüzde 26’sı da uyuyor.”
Demek ki
2 şıklık yanıt hakkı var.
% 40
kitap okuma, külliyen yalan, % 0 o.
Cep
telefonu % 30’u, % 60 yap.
Dışarı
çıkma % 32’yi, % 42 yap.
2 şıkkı
da tek şık olan erin sayısı epeyi yüksek bizim sokak gözlemimize göre.
Dışarı
çıkıp kimseyi bulamayınca, cep telefonunda başkalarına takılan da çok, o da tek
şık sayılır yani.
Dışarı
çıkma 1 sokak ötesi, arkadaş çevresi mahalle ve okul, bilgisayar ev veya
internet kafe ile sınırlı. Yaşam ufukları hala 500 metre yarıçapında yani. 50
yıldır böyle yani. O yüzden, bayramlarda Taksim hayvanat bahçesine dönüyor
yani.
Gençler
büyüyünce ne mi olacak?
İşsiz,
boşanmış, aldatmış ve aldatıldığını bilmemiş (bu daha çok erkekler için
geçerli), boşanmış birden çok çocuklu, aptal, cahil, depresyonda, alkolik,
bağımlı, nikotinkolik, hödük, görgüsüz, pespaye.
Kahve
(ortayaşlılar için), (yaşlılar için) cami, (gençler için) halı saha üçgeni
sabit etkenler.
Sınıf
atlama hayali, beyaz atlı prenses hayali, hep sabit, taa Belgin Doruk
filmlerinden beridir.
Varoş
cephesinde 65 yıldır hala yeni hiçbirşey yok yani…(Not: Varoş tarihi,
gayrıresmi olarak 1946’da başlar.)
Dedeleri
de böyleydi, babaları da böyleydi bunların…
Oğulları
da, torunları da öyle olacak…
(8 Ekim 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder