Pazar, Aralık 01, 2019

Ordudaki genç subayların da dahil olduğu devrimci bir hareket bir daha asla olmadı: Sarp Kuray


Hep söylüyoruz:
1968’liler bunama noktasını geçeli çok olmuş.
Bu da öyle bir örnek.
+
“68 kuşağından olup Deniz, Mahir, Sinan gibi dönem arkadaşları olan bir öğrencinin devrimci olmama şansı çok azdır bence.”
Bunu söyleyen, söyleşiyi yapan Seran Vreskala.
1978 kuşağında, devrimciliğin en yaygın olduğu zamanda, toplam nüfustaki devrimci oranı %o 2 idi. Bu, kendilerinin belirttiği bir ortalama. Demek ki devrimci olmama şansı, % 998 imiş.
+
“DEV-GENÇ zamanı bir köye gitmiştik yanımda bir arkadaşımla, bir adam bana “sen yine iyisin ama bu DEV-GENÇ biraz küçükmüş ya” demişti.”
Adamın kapasitesi bu. Daha 1968’de halkını görmüş ama aymamış.
+
“Sizin İsmet İnönü ile bir anınız var, bir gün size "Atatürkçü müsün, sosyalist mi?" diye sormuş, "Atatürkçü’yüm" diye cevap vermişsiniz. O da, “bize de hilafetçi misin, cumhuriyetçi mi?, diye sorduklarında, ‘hilafetçiyiz’ derdik, demiş.”
Bu da söyleşiyi yapandan.
Ancak, konuyu aşan, muazzam bir anekdot.
İttihat Terakki’den bu yana gelen çarpık bir ikilem dzisi: Yalan söyleme, takıyye, elifle merteği birbirine karıştırma, vd.
Bu, 1968 ve 1978’de görünmüyordu, 1998’de grünür oldu yeniden. 2028’de de derdimiz kalacak.
+
“ “O protestolarda olacak benim yeğenim” dedi.
Ertesi gün saat 4,5’ta Ordu Evi’nin, Zafer Anıtı’nın oradaydım. Gençler toplanmaya başladı, yürüyüşe başladık. Baktık karşıdan başka bir grup geliyor, takkeli makkeli… Artık kurgu mudur değil midir, bilemiyorum şimdi. Onlar yıkıldı; biz biraz daha acar bir tipiz (gülüyor) önlere kaldık tabii. Bizim elimize bir Bursa Nutku’nu verdiler, çıktık bir arabanın üstüne metni okuduk, oradan Adalet Partisi’nin önüne gittik.”
Önce manippüle edilen, sonra manipüle eden. Ama hep manipülasyon bu. Devrimcilik oyunu da bu.
+
“Devletçiydi babam, biz o gelenekle büyüdük. Kemalizm’le bağlar koptu mu, kopmadı mı, nasıl koptu, nasıl kopmadı?, diye pek ideolojik konuşuyorlar ya, onu biz yaşadık yani.”
O ikilem de aynen sürüyor.
Ona eskide devletçilik denirdi, şimdi neo-ulusalcılık deniyor. İstiklal Marşı’nın duymadan hazıroala geçme durumu.
+
“Elbette, zaten devlette her zaman bir Harbiye-Mülkiye çelişkisi olmuştur.”
Bir de Tıbbiye var.
Kuray’ın havsalası bunu alamamış. Çünkü üçüncü şık asıl bilim.
+
“Orada üç damar var. İstanbul damarı Deniz Gezmiş’in başkanlığını yaptığı Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB)’dir. Mustafa Gürkan, Mustafa Zülkadiroğlu, Mustafa Kıyıcı, hep o grup. İkinci damar Ankara’dır, TKF’den ve TİP’ten kopmuş bir gruptur, üçüncü damar da biziz zaten, ordudan gelenler yani…”
Bundan emin değilim.
Anadolu vardı, hem Kürtlü, hem Kürtsüz olarak. 1968, Anadolular’ın üniversite yüzü gördüğü ilk Cumhuriyet kuşağıdır. Bu saptama, kendi içlerinden geldi.
Bir de, TKP çizgisi, onun da altçizgisi İleri, Sarıca çizgisi vardı, TKP’nin aristokratları yani.
Yani, 1968 Amerika’yı ilk kez icat etmedi. Kuray öyle gibiymiş gibi anlatmış.
+
“Mahir’in değeri Deniz’le aynıdır. O 100 metre olayı konuşulduğunda hep derim ki: “Evet, Deniz 100 metreyi koşmuştur ama Mahir de koşmuştur.”
İşte bu kuyruklu yalan.
‘Devrimcilerin Filistin Günlüğü’ daha o zaman, Deniz’in de ve daha sonradan katıldığı biçimde, silahlı eğitim vardı. Oradan 100 kişi öldü. Deniz idol, put, şu bu oldu. Diğerlerinin bugün adını bilen yok. Adamların hepsi savaş alanında öldüler.
Deniz gibi yaptı.
+
Selahattin Demirtaş’ta da var öyle aydınlık bir gülümseme. Her mahkemeye yüzünde bir gülümsemeyle gidiyor.
O çocuk da aynı damardan çünkü… Kürtler’de de var o damar. Zaten Kürtler de öyle başlamış, üniversite talebeleri başlatmış hareketi.”
Ahan da, 50 küsur yıl sonra, aynı kafa.
Anter alana girdiğinde, 1968’liler dedelerinde, şimdikiler dedelerinin dedelerinde vitamindiler.
Bu yalan-sahte-söylemlerin bir açığı var.
Habire değişiyor ve bir önceki hiç söylenmemiş gibi davranılıyor.
Demirtaş da, geçmiş-söylem oldu, bunlar hala farkında değil.
+
Çıkış:
Geçenlerde Teslim Töre öldü. Kör öldü, badem gözlü oldu.
1968’liler 50 yıl boyunca, kendi içlerindeki çürük elmaların iç ve dış hesaplaşmasını hiç yapmadılar.
Bugün için, Kuray da hala hesaplaşılmamış eski bir defter.
(1 Aralık 2019)

Hiç yorum yok: