Hep söylüyoruz:
1968’liler
bunama noktasını geçeli çok olmuş.
Bu da
öyle bir örnek.
+
“68
kuşağından olup Deniz, Mahir, Sinan gibi dönem arkadaşları olan bir öğrencinin
devrimci olmama şansı çok azdır bence.”
Bunu
söyleyen, söyleşiyi yapan Seran Vreskala.
1978
kuşağında, devrimciliğin en yaygın olduğu zamanda, toplam nüfustaki devrimci
oranı %o 2 idi. Bu, kendilerinin belirttiği bir ortalama. Demek ki devrimci
olmama şansı, % 998 imiş.
+
“DEV-GENÇ
zamanı bir köye gitmiştik yanımda bir arkadaşımla, bir adam bana “sen yine
iyisin ama bu DEV-GENÇ biraz küçükmüş ya” demişti.”
Adamın
kapasitesi bu. Daha 1968’de halkını görmüş ama aymamış.
+
“Sizin
İsmet İnönü ile bir anınız var, bir gün size "Atatürkçü müsün, sosyalist
mi?" diye sormuş, "Atatürkçü’yüm" diye cevap vermişsiniz. O da,
“bize de hilafetçi misin, cumhuriyetçi mi?, diye sorduklarında, ‘hilafetçiyiz’
derdik, demiş.”
Bu da
söyleşiyi yapandan.
Ancak,
konuyu aşan, muazzam bir anekdot.
İttihat
Terakki’den bu yana gelen çarpık bir ikilem dzisi: Yalan söyleme, takıyye, elifle
merteği birbirine karıştırma, vd.
Bu, 1968
ve 1978’de görünmüyordu, 1998’de grünür oldu yeniden. 2028’de de derdimiz
kalacak.
+
“ “O
protestolarda olacak benim yeğenim” dedi.
Ertesi
gün saat 4,5’ta Ordu Evi’nin, Zafer Anıtı’nın oradaydım. Gençler toplanmaya
başladı, yürüyüşe başladık. Baktık karşıdan başka bir grup geliyor, takkeli
makkeli… Artık kurgu mudur değil midir, bilemiyorum şimdi. Onlar yıkıldı; biz
biraz daha acar bir tipiz (gülüyor) önlere kaldık tabii. Bizim elimize bir
Bursa Nutku’nu verdiler, çıktık bir arabanın üstüne metni okuduk, oradan Adalet
Partisi’nin önüne gittik.”
Önce
manippüle edilen, sonra manipüle eden. Ama hep manipülasyon bu. Devrimcilik
oyunu da bu.
+
“Devletçiydi
babam, biz o gelenekle büyüdük. Kemalizm’le bağlar koptu mu, kopmadı mı, nasıl
koptu, nasıl kopmadı?, diye pek ideolojik konuşuyorlar ya, onu biz yaşadık
yani.”
O ikilem
de aynen sürüyor.
Ona eskide
devletçilik denirdi, şimdi neo-ulusalcılık deniyor. İstiklal Marşı’nın duymadan
hazıroala geçme durumu.
+
“Elbette,
zaten devlette her zaman bir Harbiye-Mülkiye çelişkisi olmuştur.”
Bir de
Tıbbiye var.
Kuray’ın
havsalası bunu alamamış. Çünkü üçüncü şık asıl bilim.
+
“Orada
üç damar var. İstanbul damarı Deniz Gezmiş’in başkanlığını yaptığı Devrimci
Öğrenci Birliği (DÖB)’dir. Mustafa Gürkan, Mustafa Zülkadiroğlu, Mustafa Kıyıcı,
hep o grup. İkinci damar Ankara’dır, TKF’den ve TİP’ten kopmuş bir gruptur,
üçüncü damar da biziz zaten, ordudan gelenler yani…”
Bundan
emin değilim.
Anadolu
vardı, hem Kürtlü, hem Kürtsüz olarak. 1968, Anadolular’ın üniversite yüzü
gördüğü ilk Cumhuriyet kuşağıdır. Bu saptama, kendi içlerinden geldi.
Bir de,
TKP çizgisi, onun da altçizgisi İleri, Sarıca çizgisi vardı, TKP’nin
aristokratları yani.
Yani,
1968 Amerika’yı ilk kez icat etmedi. Kuray öyle gibiymiş gibi anlatmış.
+
“Mahir’in
değeri Deniz’le aynıdır. O 100 metre olayı konuşulduğunda hep derim ki: “Evet,
Deniz 100 metreyi koşmuştur ama Mahir de koşmuştur.”
İşte bu
kuyruklu yalan.
‘Devrimcilerin
Filistin Günlüğü’ daha o zaman, Deniz’in de ve daha sonradan katıldığı biçimde,
silahlı eğitim vardı. Oradan 100 kişi öldü. Deniz idol, put, şu bu oldu.
Diğerlerinin bugün adını bilen yok. Adamların hepsi savaş alanında öldüler.
Deniz gibi yaptı.
+
“Selahattin
Demirtaş’ta da var öyle aydınlık bir gülümseme. Her mahkemeye yüzünde bir
gülümsemeyle gidiyor.
O çocuk
da aynı damardan çünkü… Kürtler’de de var o damar. Zaten Kürtler de öyle başlamış,
üniversite talebeleri başlatmış hareketi.”
Ahan da,
50 küsur yıl sonra, aynı kafa.
Anter
alana girdiğinde, 1968’liler dedelerinde, şimdikiler dedelerinin dedelerinde
vitamindiler.
Bu yalan-sahte-söylemlerin bir açığı var.
Habire
değişiyor ve bir önceki hiç söylenmemiş gibi davranılıyor.
Demirtaş
da, geçmiş-söylem oldu, bunlar hala
farkında değil.
+
Çıkış:
Geçenlerde
Teslim Töre öldü. Kör öldü, badem gözlü oldu.
1968’liler
50 yıl boyunca, kendi içlerindeki çürük elmaların iç ve dış hesaplaşmasını hiç
yapmadılar.
Bugün
için, Kuray da hala hesaplaşılmamış eski bir defter.
(1 Aralık 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder