Norveç, 20 Yüzyıl’da tüm tarih boyunca önemli sayılabilecek bir olgu yarattı:
1970’lerden başlayarak, Kuzey Denizi’nde petrol ve doğal gaz arayıp bularak, yüz milyarlarca dolarlık bir fonu gelecek kuşaklara aktaracak duruma geldi.
2006’da 200 milyar dolar olan bu birikim, 2017’de 900 milyar dolar olacakmış.
http://en.wikipedia.org/wiki/Norway
Yeryüzü’nün en büyük ikinci yekpare fonu onlardaymış. Birincisi ise, kendi topraklarındaki petrolü arayıp bulup çıkarma zahmeti göstermeyen Dubai (B.A.E.) Fonu imiş.
Norveç, bu fondan 20 milyar dolarlığa kadar bir bölümü, emekli Norveçliler için, Türkiye’de kurulacak yerleşim merkezleri için harcamak istediğini belirtti.
http://www.stargazete.com/ekonomi/norvec-ten-25-bin-emekli-25-bin-istihdamla-geliyor-151785.htm
Bugün, özellikle 11 Eylül 2001’den sonra, ırkçılık yoğun bir biçimde mevcut. (Bunu, Oslo’da yaşayan bir Türk arkadaşımdan doğrudan bilgi olarak aktarıyorum.)
Bunun nedeni, tüm Avrupa ülkelerinde olduğu üzere, asıl Norveçliler’in nüfusunun azalması ve giderek artan göçmenler.
İşin ilginci Norveç halkı, 1972’de ve 1994’te AB üyesi olmayı reddetti ve bazı ülkelere dayatılan başka oylama da denenmedi.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Norveç
Şimdi bize bakalım:
1983-2008 tarihleri arasında 1 trilyon dolardan fazla borç ödedik. 400 milyar dolar civarında borcumuz var. Kişi başına iç borcumuz (krediler nedeniyle) 10.000 TL civarında.
Yani: Hem gereksiz yere üredik, hem gereksiz yere israf ettik.
Bunu yapmayan, Norveç veya Almanya gibi ülkelerin yaşlıları gelip, 50 milyon Anadolulu’nun yaklaşık 1.000 yıldır sırtını döndüğü deniz, kum ve güneşin tadını çıkaracak, üstelik yerli turistten ucuza...
Sanki, kulağıma ağustos böceği vızıltısı geliyor gibi, yanılıyor muyum yoksa?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder