Pazartesi, Ocak 04, 2016

Konserimiz, Konseriniz, Konserleri

Tüm dertlerimiz bitti, şarkıcılarımızın dertlerine sıra geldi.
Şarkıcılarımız pek bi dertlenmişler, yazdırmış da yazdırmışlar:
“ÇİĞDEM ERKEN:
Evet, canlı müzik yapan tüm müzisyenler olarak ortak sıkıntımız, seyircinin müzik esnasında neredeyse hiç durmadan konuşuyor olması. Sahnenin en önünde ve mümkünse müzikle yarışacak volümde. Neredeyse artık sıradan bir alışkanlık haline gelmiş vaziyette. Öyle ki, sahnede kimin olduğu da pek farketmiyor. Para verip bilet almış, kimbilir şehrin hangi köşesinden oraya kadar gelmiş birisinin neden böyle davrandığını anlamak zor. ‘Konsere gidelim’in tanımı değişmiş sanki. Arkadaşlarla buluşup muhabbet edelim, biraz fotoğraf çekip Instagram’a yükleyelim, kendimize ‘tag’ler, ‘hashtag’ler bulalım. Selfi’ler çektirip, Twitter'dan etrafa duyuralım vs. Kısacası, ‘Eğlenelim!’”
Fonda, bilumum yurttan sesler kadınlar ve erkekler korosu akustik ve ‘unplugged’ hesapça...
İyi de güzel kardeşlerim:
Sizi yaratan onlar, sizin yarattıklarınız onlar.
1980’den önce bunlar yoktu.
Şu anda, 1980’den 35 yıl sonra sizler var olabiliyorsunuz, çünkü gayet berbat müziklerinizle, onlar sayesinde  1-10 bin ciro yapabiliyorsunuz ve bu, 20-200 asgari ücret demek olmakta.
(Ara bilgi: Bu ülkede Justin Bieber biletine bin beş yüz dolar bayılanlar bile mevcut artıkın.)
A evet, 10 duygusal zeka yaşına sahip, 18-40 yaş arasında eksi zekalı ve eksi bilgili insanlara hizmet ediyorsunuz.
Etmeyin kardeşim, aç kalın. Diğer 20 milyon kişi gibi, çünkü zaten hiçbir vasfınız yok, şarkı söyleme veya sanat icrası vasfınız da yok.
O 1980-1983 olmasıydı, ne o müşteriler olurdu, ne de o siz şarkıcılar olurdu.
A evet, bu insanlar konuşmayı veya yürümeyi bilmiyorlar. Çıkın her gün İstiklal’e, diğer Araplar’la birlikte bu lümpen istilasını izleyin. Gelin, hep birlikte izleyelim.
Da bu insanlar, hiçbir uygar kuralı bilmiyor ki.
Bir kere bu insanlar Gezi’ci.
Bir kere bu insanlar Tayyip’ten nemalanmış: Galerici, reklamcı, şu bu...
Bir kere bu insanlar, olmadık accaip işlerden para kazanıyorlar, olmadı baba parası yiyorlar. Ki size o accaip paraları verebilsinler. Ben veremem örneğin. 24 yıl okula gittim ve lisansüstünü bitirdim ama evsizim.
Bunlar rantiye değil, Adanalı Hacıağa 1950’nin İstanbul 2010 versiyonu.
Bunları siz yarattınız. Zaten sizi dinlemeye veya zulümlemeye geliyorlar. Beter olun işaallah...
Ya da:
Tecavüz kaçınılmazsa, zevkini çıkarmaya bakın: Geceliği bilmem kaç bin nasıl olsa...
Ya da:
Sizin gibi şarkıcımsıya böyle dinleyicimsi...
Dipnot:
Bakınız Grosz.
Bakınız proto-faşizm Almanya’sı.
Bakınız trans-faşizm TC’si.
Bakınız eski 3 İstanbul 1915, yeni 3 İstanbul 2015.
Ya da.
Parasıyla deil mi layn? Sarın şarkıcıyı evde yiycaam...

Beter olun işaallah laynn...

Hiç yorum yok: