Cuma, Şubat 02, 2018

Salgınbilim Olarak Savaş Kuramı

Bu konu, nedense Sun Tzu’nun aklına gelmemiş, Clausewitz’in de.
Oysa, savaşa salgınbilim matematiği ile bakılınca, örneğin kendi kendini bitiren savaş olayını da görürüz, yakarak kendini bitiren veya tam tersine çıkardığı dumanla oluşan oksijensizlikte kendini boğan orman yangını gibi.
Kendi kendini bitiren savaş tipini AB yaşadı, 400 yıl boyunca tüm Dünyada koloniyalizm üzerinden birbirleriyle savaştılar. 2. Dünya Savaşı bittiğinde, askeri, iktisadi, siyasi kaynakları o kadar tükenmişti ki bir daha kendi aralarında savaşmamaya karar verip, AB’yi kurdular.
Ancak bu, Fransa’nın Vietnam Savaşı’nı ve İngiltere’nin Falkland Savaşı’nı yarattı. Savaş Avrupa dışına ihraç edildi yani.
Ayrıca ve artı, eski-Yugoslavya iç savaşlarında bugün 6-7 ülke olan parçalar birbirleriyle savaştılar, neredeyse AB’nin göbeğinde hem de.
Bu süreç tam rezaletti:
Birçok katliam oldu. Aradan geçen yıllar ertesinde kurulan UCM, generalleri mahkum etti de ne oldu? Neden, 1992’de Slovenya’yı tek başına tanıyarak savaş yangınına benzin döken Almanya cezalandırılmadı veya yargılanmadı? Katliamda pasif-sessiz kalan Hollanda Barış Gücü neden yargılanmadı?
Alain Minc, bu olay üzerinden 1999 gibi, AB’nin Yeni orta Çağ’a girdiğini, aynı adı taşıyan kitapla tanımladı (artı Trier, bunu bir sanatçı olarak 1991-1992 tarihli Avrupa filmiyle yaptı ve AB’yi ölü bir kıta-ülke olarak tanımladı). Dikkatinizi çekeriz, bu saptama 2001 ertesiki yeni Haçlı Seferi ve ABD ‘neo-con’ların savaşseverliğinden önceydi ve bugün Almanya, tek başına AB hegemonu durumda. 4. Reich inanın ki yine kanla kurulacak.
Salgınbilime ve savaş tarihine bakınca görüyoruz ki epeyi savaş önceden engellenebilirdi ama bir noktadan sonra savaş, durdurulamaz, oldu, oluyor, olacak. 1992 Slovenya-Almanya noktası öyle bir kırılma noktasıydı: AB pasif olarak, taa Arap Baharı’na geldi, Fransa Suriye’de sivilleri öldürdü.
Not: Siyaset ve savaş birbirinin 2 yüzü sayılır. Dolayısıyla, savaş çıkaran siyasetler tanımlıdır ve Almanya’nınki böyle bir edimdi. Ancak, 2. Dünya Savaşı’nı çıkaran da, 1. Dünya Savaşı ertesinde Almanya’ya dayatılan ağır yüktü. Ancak, Jorge Semprun’un toplama kampından çıktığı ilk gün, kampın komşusu evde oturan Alman’ı sigaya çekmesinin ve onun havaya bakmasının gösterdiği üzere, Almanya halkı 2. Dünya Savaşı için toptan yargılanmalıydı ve Primo Levi’nin adını koyup, Semprun’un uyguladığı gibi: Şimdi Değilse Ne Zaman? Ve yine artı, o Levi benzerleri İsrail’i kurdu ve yarattı, kendilerinden buna hak gördüler ama İsrail’i Doğu Almanya yerine, İsrail’de kurdular.
İşte, savaş salgınını önleyecek ilk şey, savaş hakkında doğru bilginin sunulmasıdır. Arap Baharı’nı başta tüm alaturka solcular destekledi, şimdi de savaşa karşılar, ne hakları varsa buna? Arap Baharı-N. adımı = Afrin Savaşı oysa.
Şimdi de, Afrin Savaşı’nın hepi topu 10 günü ertesinde, bölgedeki müstakbel tüm savaşların ve muharebelerin olası tahminleri çoktan hazır. Ve % 90 olasılıkla bunlar, artık engellenemez ve kaçınılmaz.
O nedenle Hoca, kızını testiyi kırmadan önce dövüyor.
Solcularsa, 50 yıldır gerçeğin dayağını yediler, hala aymadılar, hala doymadılar. Oysa onlar, Filistin’de silahlı eğitim görüyorken, FKÖ ABD’den haraç alıyor ve savaşı ihraç ediyordu, birazını da bize, yani o dönemki terör olaylarına. Ve 40 yıl sonra o süreçle hala övünebilenler var. Bu, insanlık suçudur, bu savaş suçudur.
O nedenle soruyoruz:
1968’de: Şimdi Değilse Ne Zaman?
1978’de: Şimdi Değilse Ne Zaman?
2018’de: Şimdi Değilse Ne Zaman?
Bunu TTB tutuklananlarına da soruyoruz. Çünkü aralarında bir 78’li de var.

(2 Şubat 2018)

Hiç yorum yok: