Paradigma: Maddeden yapılma hiçbirşey ışık hızından hızlı yol alamaz.
Bu paradigmayı Einstein 1905’te kurdu. 100 yılı aşkın bir süre paradigma öylecene durdu. Bilimcileri yanına bile yaklaştırmadılar.
Oysa ki 1980’lerdeki Şişme Dönemi paradigmasıyla, proto-radyasyon olsa bile, Evren’in saniyenin 10 üzeri 30’da 1’i filan kadar (tam hesaplanan 10 üzeri eksi 36 saniyeden 10 üzeri eksi 33-32 saniyeye kadar) bir sürede 10 üzeri 78 katına genişlediğini öngörülmüştü. Bu da onun yarıçapını, Evren’in yaşı kadar olan 13,5 milyar ışık yılından daha genişe, 78-98 milyar ışık yılına genişletti. Bu durumda, oralardan bize görüntü ulaşmaması gerek ama bilimciler ulaştığını açıklıyor.
Ondan önce faz içi hızın ışık hızından hızlı olabildiği görülmüştü.
Yine de bilimciler paradigmanın yanına bile yaklaşamadılar.
En sonunda, CERN deneylerinde nötrinoların ışık hızından hızlı yol aldığı gözlendi.
Buradaki paradigmatik sorun şu:
Denklemle hesaplanmış bir paradigma, birçok gözleme karşın orada öylecene bırakıldı. Çünkü onu Einstein Usta söylemişti. Tıpkı mantıkta Aristo’nun ve geometride Euclid’in 2.000 küsur yıl boyunca yaptı(rıldı)ğı gibi.
Oysa, daha denklem önesürüldüğünde sorun vardı.
Kaluza 4 boyuttan fazlasını öngörüyordu. Bunu Einstein’a yazdı ama Einstein uzun süre o bilgiyi hasıraltı etti, tıpkı Freud gibi. Ana akımda hala Görelik Kuramı’na 4’ten çok boyut sokulmamıştır.
Gelelim ışık dalgasına parçacığına (fotona):
Işık 2 farklı düzlemde salınan dalgaların bileşimidir. Sorun şu ki bir dalga ilerlediği görünen yönde değil, ondan farklı bir açıda devinir. Bir dalga paketçiğinden oluştuğu kabul edilen tanecik de, bu durumda gerçekte yer değiştiriyor mudur, ayrıca nasıl / hangi yönde değiştiriyordur, gibi yanıtsız 2 soru ile karşılaşılır. Bu sorular hala yanıtsız. Usta’ya / Hoca’na sorunca azar işitiyorsun, deneyimle biliniyor.
Gelelim şu ana:
Işık hızı paradigmasının aşıldığı paradigmasının dünyanın tüm ders kitaplarına girmesi epeyi süre alcak. Küsurlu türev tamlı türev zamanında icat edildi ama hala analiz / kalkulus kitaplarında yok.
Bu toplam durumda, bilim devrimlerin oluşumu ve kabulü, ne Kuhn’un, ne de Feyerabend’ın tezlerine göre yürüyor: Her zamanki milyonda bir azınlık devrimi öngörüyor, uzun zamandan sonra yapıyor, daha da uzun zamandan sonra önce bilim kilisesine, sonra sıradan insanlara kabul ettiriyor.
Ya da bilimsel devrim 2.000 küsur yıl gerçekleşmiyor. Dünya’nın yuvarlaklığı ve çevresinin hesaplanması gibi.
Dipnot. ‘Bilimsel Devrimler’ metinler dizisinin ilk 5-10 metninde, geçmişte ve şimdide karşılaşılan somut durumlar irdelenecek. Ardından konunun gelecekbilimine geçilecek ve epistemolojik faşizmi engellemenin yolları irdelenecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder