Engin Geçtan, ‘Hayat’ adlı romanını şöyle bitirmiş:
“Bana göre, hayat bir dizi rastlantı ve bizim o rastlantılarla birlikte nasıl varolduğumuz ya da olmadığımız. Önce günaydın, sonra biraz haz, biraz acı, biraz aşk, biraz hayal kırıklığı, biraz sıcaklık, biraz yalnızlık, biraz boyun eğme, biraz başkaldırı ve ardından iyi geceler. Düş gücü ve tutkuları engellenmişler için ise hayat çocukken oynadığımız oyunların büyüyünce izin verilmeyen oyunsuzluğu. Bence hayat, burada saydıklarımla ve saymadıklarımla, tartışılması gerekmeyecek kadar sıradan ve yalın. İnsanlık tarihi boyunca onu karmaşık bir hale getirme yönünde öyle ustalaşmışız ki bazılarımız bununla ilgili bir şeyler söyleme ihtiyacını duyuyoruz; hayatın kendisinden çok, onu çözülmesi zor bir yumağa nasıl dönüştürdüğümüzü anlatabilme umuduyla.”
Yaş 70, iş çoktan bitmiş.
Bu adam, başkalarının zihnini düzeltmek gibi bir işi 50 yıl yapmış, hala da yetkili ve etkili:
Vah ki hastalarına vah.
Onun sandığının tersine: Yaşam, düşünen yaşam, öyle karmaşık bir süreç ki dolanmış yumak gibi çözemiyoruz.
Genelde ihtiyarların beyinlerinin yaşlanınca çözülmesini anlayışla karşılarım, çünkü yaşlanmadan önce de yaşlılığın ne olduğunu biliyordum, yaşlanmakta iken de ne olduğunu biliyorum.
Gelişim psikoloğu Piaget hesabı, insan 10’ar yıllık 7 dilimde gerçekten farklı insanlar oluyor. Gençken dahi olup, ortayaşında gerizekalının teki olanlar var ve tersi de var. bu durumda tek 1 yaşam bakınca, karman çorman bir yumak görüyorsunuz.
Artı, bizim gibi ülkelerde yaşayanlar, yaşama Taş Çağı evresinden başlayıp, yaşamı Uzay Çağı evresinde bitirince, yaşam iyice dolanıyor.
Artı, 1980 öncesi hızlı solcuyken, sonrasında liboşlaşanların darma dumanlığı var.
Bu nedenle, bu yaşlı adam katlanılmaz şeyler söylüyor.
Asıl sorun şu: Nüfusun onda birini teşkil eden üniversite mezunu ile milyonda birini teşkil eden tarihe birşeyler katmış olma arasındaki bireyler için herşey feci karman çorman. Örneğin, milyonların yaşamını kurtarabiliyorsun ama kendi yaşamını değil. Bundan büyük karmaşa olur mu?
Bir de böyle ‘bilmez, bilmediğini bilmez’ler çıkınca, insan iyice zıvanadan çıkıyor.
Bu adamı 25 yıldır bilirim. ‘Shrink’ işinden deve yüküyle para kazanmıştır. Sonra tahtaları gevşeyince, yani 5 yılda 1, 5 puan IQ kaybedince, beyninde kaybedecek fazla hazinesi olmadığından dolayı, kendini edebiyatçı sanmaya başlamıştır, çoğu eksik zekalı edebiyatçı gibi.
Sorun bu adamın örnek ve model teşkil etmesinde. Hümanist geçinirken, benden beter anti-hümanist olduğunu ve işler eylediğini pek kimse görmedi. Meslektaşları bilir ama meslekte omerta vardır.
Eline düşseydim, beni paspastan beter yapardı herhalde.
Kendimi paspas gibi hissettiğim bir günün kapanışında onu okumak beynimi bulandırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder