Perşembe, Aralık 01, 2011

Yönetmeme ve Yönetilmeme

Ben bir anarşistim.

Ben tuhaf bir anarşistim.

Ben bir oto-anarşistim, yani anarşizmi kendi yaşamımı yıkmak için kullandım. Bu, zekamı inşa etmek içindi. (Zekanın ve yaşamın biraradalığı mümkün ama bana başlangıçta verilen standart biyografide mümkün değildi. Arada mümkün oldu mu ya da şimdi mümkün mü onları da bilmiyorum.)

Bu nedenle ben hiç yönetmedim ve hiç yönetilmedim.

Bu öz-niteliklerimden / töz biri. Zamanlar ve mekanlar içinde görüngüleri çok değişti ama t-öz aynı idi. (Astandart nekrografi kıldığım standart biyografimin içine kakılı olduğu global ve yerel koşullar bunu mümkün kıldı, negasyonla tabii ki.)

Bu niteliği ölümü bebekliğimde tanımama bağlıyordum ama benden çok kez ölmüş nice insan tanıdım ki yönetmeyi ve/ya yönetilmeyi şehvetle sever idiler.

İnsanların böyle bir özelliği var:

Yönetmek ve/ya yönetilmek (veya ‘iktidar oyunu’ denilen her ikisi birden) insanlara şehvet veriyor.

Sahip olmak da aynı şey.

Peki, ben neden yönetilemiyorum ve/ya yönetmiyorum (yönetebililyor(muş)um, onu geç öğrendim)? (Şehvetsiz değilim, onu biliyorum.)

Birinci sorun devlet.

Zekamı ve bilgimi korumak adına devletle o denli çatıştım ki artık ben istesem bile, devlet benimle uzlaşmaz. Açıkçası şu: Resmi hiçbirşeye uymadım: Askerlik, eğitim, aile, oy, vergi, vd. Tabii ki bedeli de çok ağır oldu. Yaşamım bir enkaz oldu.

Ancak, 52 yaş momentiyle zekam-bilgim, özel bir momente erdi.

O momentte bu sorunun yanıtı belirsiz kaldı.

Okurlarımın müritleşmesi beni dehşete düşürüyor. Küçük de olsa, kendine bir cemaat kuran, ülkemiz yazarlarının sayısı onlarca, doğrudan biliyorum ve izliyorum. Onları negasyonla örnek alıyorum.

Yani, özel moment şu:

Gelecekbilim konusunda 5 yıl yazdıktan sonra, kümülatif etki olarak, okurları (daha çok bilinçaltlarını) etkilemeye başladım. ‘Gelecekbilimim işliyor’ dediğimde, kastettiğim bu.

Bu, 100 yıldan uzun vadede ‘beyinsel zehir etkisi’ biriktirir (bilgi ve zeka eksilmesi sonucu). Yeniden oto-anarşist öğeyi devreye sokmamın nedeni bu.

Asimov’un kuramsal ve edimsel gelecekbilim uygulamaları bana çok ders oluyor, Flechtheim’ınkiler az ders oluyor. Aynı şeyler, benim başıma da gelebilir.

Şimdilik, okurlarımı antipatiyle kendimden uzak tutuyorum.

Sorun, gerçekten öğrenci olacak birileriyle karşılaştığımda ne olacağında.

Öğrencilerini yönetmeyen bir öğretmen nasıl olacağım?

Soru bu.

Şu anki yanıt şu: Sezgiyle yolumu kuracağım.

Hiç yorum yok: