Sinemada ağırlık, önce oyunculardaydı, sonra yönetmene kaydı. Şu anda ağırlık senaristlerde. Holywood filmlerinde bile durum böyle.
Senaryo, bir yazın dalı ama tıpkı grafik-roman metni gibi, senaryo da öyküden bambaşka kurmaca bir dal (oldu).
Güçlü senaryo başka şey, senaryonun sinemanın en önemli öğesi durumuna geçmesi başka şey. Bazı senaryolar var ki onları hangi orta karar yönetmen fime geçirirse geçirsin, kötü film çıkaramaz.
Bunun bir altkümesi, animelerdeki kişilik tasarımları. Çok ilginç ama animelerdeki kişilikler; hiçbir librettoda, oyunda, öyküde, romanda, çizgiromanda yoktu. ‘Ghost in the Shell’deki Motoko ve Batu, gerçek birer insandan daha gerçekler. Burada sanatın yaşamı geçmesi değil, yaşamın hata fonksiyonlarının ayıklanması kastediliyor. Diğer bir deyişle Motoko ve Batu, gerçek yaşamda var olabilirler ama istisnanın istisnası olarak. Artı reel varlıklarının olması gerekmiyor, kurmaca varlıkları da yaşamı yeterince değiştiriyor, eğer bir insanın yaşamı değiştirmesi ölçüt ise.
Post-sinema, içinde bulunduğumuz yüzyılda sinemanın varacağı son moment olabilir. İyi filmlerin oranı, toplam filmlerde giderek düşüyor çünkü. Bir limite varma durumu sözkonusu.
Post-sinemayı becermiş birçok kişi, daha önceki ve sonraki eserlerinde, olağan veya alt-sinema eyliyorlar. (Bu durum, sanat filmi başyapıtı üretmiş AB genç yönetmenlerinn sonraki gidişitayla koşutluk taşıyor.
‘Tanz-theater’ değil, buto bu açıdan, bir post-modern dans idi (post-modernizm kastedilmiyor). Ana akımın kullanacağı anlamda, post-n-modern dans idi ama post-N-modern dans olamadı.
Bir gün gelecek, bir sanat dalı veya alt-dalı, post-N-modernliği başaracak ve o kavramın adı modernlik içermeyecek.
Post-sinema, avangardı aşmış ürünler verdi. O örneklere, tanım daha önce başka anlamlarda kullanıldığı için, ‘meta-sinema’ denmeyecek.
Post-sinemanın yaratılmışlığının siyasal nedeni, başta 11 Eylül 2011 ve onun 10 yıl ertesinde çöken ABD ve AB’dir. Holywood, artık ‘Unthinkable’ gibi, yapılması daha önce bırakın teklif edilmesini, yapılması dahi düşünülemez filmler yapıyor.
Post-sinemada şu an hiçbir ülke sineması bütün olarak yer almıyor. Çoğu film de bütün olarak yer almıyor.
Post-sinema türü filmler ya da öğeler içerttiren yönetmenlerin hiçbiri post-N-modern siyasal poziyonda değil. Bunun ‘Ghost in the Shell’ yönetmeninin filminden birkaç kültürel mod geride olmasıyla benzerliği var.
Post-sinema avangarddır ama olağan sinemadan farklı olarak. (Ayrı bir metin konusu.)
Post-sinema informatik ve kognitiftir. (Ayrı bir metin konusu.)
Post-sinemanın epistemolojik aksiyolojisi yazılabilir. (Ayrı bir metin konusu.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder