Perşembe, Aralık 15, 2011

İkinci Sanayileşme

Birinci Sanayileşme AB ülkeleri açısından 1750’de başladı. 2000’e gelindiğinde hepsi tümüyle sanayileşmişti.

İkinici Sanayileşme 1950’lerde bilgisayarın icadının simgesiyle başladı.

Gelecekbilimin tüm konuları, aynı zamanda İkinci Sanayileşme’nin konularıdır. İlki kuramsal, ikincisi pratik açıdan onlarla ilgilenir. Ülkeler ve şirketler bu başlıklar altında, 1.000 yıla varan vadede planlar yapıyor.

İkinci Sanayileşme’nin kültürel açıdan en belirgin sonucu sıfıra limitlenen mesai ve tüm biyografiye limitlenen eğitim olacaktır ki buna şimdiden ‘yaşam boyu eğitim’ deniyor.

20. Yüzyıl’da buna benzer 2 kültürel dönüşüm yaşandı: Bir: Hemen tüm ülkelerde ortalama eğitim 8 yıla çıktı ki 1900’da bu pratik olarak sıfırdı. İki: İnternetin icadıyla sonsuz bir bilgi akışı başladı ki 20. Yüzyıl’daki bilgi sıçramasının benzerini 21. Yüzyıl’da da yaratabilir, yaratmayabilir de.

20. Yüzyıl’da ortalama yaşam 40’tan 80’e çıktı. 21. Yüzyıl için bu en kötümser tahminle 120 olacak, deniyor. ‘Klonlama + kafa nakli’ ve yazılımlaşma yolu ile 2 ayrı yoldan ölümsüzlük 2100’e varmadan başarılmış olacak.

Önceki 2 paragraf sırasıyla 2 ayrı yoldan bilgisel artma hedefliyor: Kitlesel ve seçkinsel. Yine de 21. Yüzyıl’da yeni bir Einstein çıkmayacağı konusunda hemen herkes hemfikir, Hawking’i onunla kıyaslamıyorlar bile. 2100 sonrası içinse, tekillik ilkesi gereği şimdilik kestirimde bulunamıyoruz.

Tüm yaşamını boş zaman olarak yaşamanın, insanların neredeyse tümünü rahatsız edeceği kanısında olanlar var ki onlara hak vermemek mümkün değil. Uygarlığın beşiği sayılan AB ülkelerinde yılda 12 (ayda 1) kitap okunmuyor ve şu an haftalık ortalama mesai 35 saat. Artı, insanların boş zamanlarında ne yaptığına bakınca, en çok televizyon seyrettiklerini görüyoruz.

2. Sanayileşme 2 bölümden oluşacak, krizlerin yaratacağı hazırlık dönemi, ardından gelen göreli barışın getireceği sentez dönemi. Bunun ardından 500 yıllık bir durağanlık da gelebilir, çünkü 23. Yüzyıl’a hiçbir artı değer değişken bırakmayı umamıyoruz.

Nüfusun azaldığının kesin sonuçlarının iyice görüleceği 2175’ten sonra, artık sürpriz değişkenler umulabilir. Geçmiş bizlere iyi dersler verir: Yıl 1453’te İstanbul fethedildiğinde, AB’nin dünya egemeni olacağını söyleselerdi, kimse inanmazdı. Afrika gibi kıtasal, Nauru gibi istisnasal epsilonik, her tür novum umulabilir. Olmadı, o zaman artık bir güç olmuş olacak uzaycılar var olacak zaten.

Hiç yorum yok: