Salı, Aralık 13, 2011

2. Cumhuriyet 3

Geçenlerde bir okurum, 2. Cumhuriyet’te olup olmadığımızı sordu. Yazdıklarımı düşününce, o tarihsel bölümü çok açımlamadığımı ayırsadım ve bu metni bu konuya ayrırdım.

Benim bakış açıma göre, 1. Cumhuriyet 1938’de bitti. Böyle düşünmemin nedeni ise, o zamandan beridir süregelen laik-laik-dışı fay hattının, sonunda laikliğin tasfiyesi biçiminde sonuçlandırılmasıdır.

Bu BOP’un bir tasarımıdır. Böylelikle bize eski Osmanlı türü ama yeni İngiltere türü de (eski sömürgenin yeni sömürgesi olmak gibi) bir statü tanımladılar ama bu tanım hala muğlak.

Benim bakış açımla 65 yıllık (1938-2013) bir fetret devri yaşıyoruz. (Yeni bir Atatürk durumu çözmez.) 100 yıl savaşı olduğu gözönüne alınırsa, 65 yıl fetreti de olur, çünkü fetretin sürdürülmesi, savaştan daha kolay bir toplumsal karmaşa durumudur.

Zaten bu karmaşa, Tanzimat’tan beridir süregelen Batı-Doğu ayrımı fay hattı. Biz batılılaşana dek Batı (AB ve ABD), tarihinin sonuna geldiği için, kabahat bizde olmayabilir. Hiç olmazsa, ‘ana küp çöküşü alanı’nın ortasında değiliz. (Bunun benzeri bir durum, 2. Dünya Savaşı’nın dışında kalarak, 12 yıl boyunca 0 reel ekonomik büyüme yaşadığımız, 1938-1950 arasıki İnönü döneminde yaşandı;  kabahat onda da sayılmazdı, Osmanlı borçlarının ödenmesi, savaşan Batı’nın baskısıyla öne alındı.)

2. Cumhuriyet nasıl kurulur?

Soruyu değiştirelim:

2. Cumhuriyet 2013-2023’te kurulur mu?

Cemahiriyyenin biri (Libya) BOP ile alaşağı edildiğine göre, yanıt belirsiz.

Bu popülasyon, 1 Cumhuriyet istiyor mu?

Kesinkes hayır. Oy hakkı bile istemiyor.

2. Cumhuriyet süreci, demokratik olmadan olamıyacağına göre, 2. Cumhuriyet’ten birkaç kritik eşik önceye düştük demektir.

Bu arada, şeriat da güme gitti. Halkımız, ‘altı kaval, üstü Şişhane’ bir din yaşıyor ve bunda ısrarlı. Diğer ülkelerde de şeriatın ihlalı kapalı olarak mevcut ama bunu siyasal irade olarak gösteren tek halk bizimki oldu.

Bu durumda ne olur?

Eğer G-7 planları tümüyle tutacak olsaydı, bunu rahatça satır satır söyleyebilirdik. (Ayrıca, o da tutmayacak ama bu ayrı bir konu.)

Balkanlar-Ortadoğu-Kafkasya kapanında 10 ülkeden fazlasının savaş veya benzeri bir duruma sürüklenmesi, Türkiye’yi bir arada tutan ‘ıştan içe itici ozmosis’i ortadan kaldırabilir.

Kafkasya’da Karadağ, Nahcıvan, Acaristan ve Çeçenistan, şu anki momentle doğrudan içine çekileceğimiz savaşçıklar dağılımı. (Sözü edilenlerin çoğu savaşçık ama toplam büyük bir savaş ediyor ve bu durum da savaş tarihi açısından, yeni bir kayıt.)

Ortadoğu’da komşularımızın tamamıyla savaşın eşiğindeyiz.

Balkanlar’da Makedonya / Üsküp., Köstence, Gümülcine, Gagavuzistan bizim açımızdan doğrudan savaş konusu.

Kıbrıs ile 5 ülkenin üzerine, Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail de fazladan savaş adayı olarak devreye girdi.

Türkiye’nin emperyalistleşmesi süreci sürüyor ama bununla şu anki moment kastedilmiyor. Sonul aşama için daha çok kargaşa ve kan gerekiyor.

Sorun iç iktidar seçkinlerinde:

Medya, işadamları ve entellektüeller, çökmüş durumda. Resmen topluca bunadılar. Tarihsel intikal takvimleri, ancak 1993’ü filan gösteriyor. Ordu tasfiye edildi. Polis kırsalda hiçbirşey yapamaz, kentte de yapamaz ama siviller daha beceriksiz.

Sonuçta, ortaya 100 parçalı dağınık bir yapboz çıktı. Bu yapbozun 2023’ten önce sonul biçime oturması mümkün görünmüyor, yani fetret daha da sürecek.

Geçmişe bakarsak, Osmanlı da 1877-1922 arasında bundan beter bir dönem yaşadı ve o sayede yeni / 1. Cumhuriyet kuruldu.

Cumhuriyet sayılamalarını borçlu olduğumuz Fransa tarihine bakılınca, araya bir imparatorluk giriyor. Bu Türkiye için pek mümkün değil, o zaman tarihten tümüyle siliniriz.

Batı ile momentsel eşlenik olduğumuz durum şu: Kitle % 50-50 ikiye bölündü.

Yeni sol oluşum peşinde koşulduğunu biliyoruz. Ben bahisimi marjinallerden ve ayrallardan yana oynuyorum. 1968 öğrencileri de başta ciddiye alınmamışlardı ve buraya gelmemizi, onların yitirişinin üzerine, 1980’ler libelarizmlerini, onlara borçluyuz. Muhtemelen marjinaller de yitirecek ama ilk yitirişleri olacak, o kadar hakları oluversin artık.

Global ölçekteki % 99 hareketini onaylıyorum ama fazla umudum yok onlardan. Globalizmin geçerliliğinin % 50’den aşağıda olduğunu düşünenlerdenim, yani hala yerli çözüm gerekli.

Başımızın çaresine bakacağız, ne yapalım. İş başa düştü.

Yeryüzü cehennemi çilemizin bitmesine, belki 50 yıl daha var, mücadelenin doğrudan içindeyiz.

Hiç yorum yok: