Sanırım şudur:
“Edebiyatı; roman
(en az 20 altdal: tarihi, nehir, fantazya, polisiye, korku, gerilim, macera,
erotik, porno, bilimkurgu, çocuk, genç, aşk; gerçeküstü, bilinç akışlı,
dışavurumcu, vb), kısa roman, uzun öykü, öykü, kısa öykü, anı, yaşamöyküsü,
özyaşamöyküsü, portre, günce, gezi, deneme, anlatı, düzyazı, monografi, makale,
risale, araştırma, inceleme, derleme, alıntı, montaj, kolaj, karma, söyleşi,
röportaj, fıkra, kronik, köşe yazısı, haber (en az 10 altdal), eleştiri,
polemik, mizah, hiciv, söylence, efsane, destan, epope, fabl, masal, cingıl,
mektup, özet, yorum, akademik tez, şarkı sözü (en az 5 altdal), dans
librettosu, opera librettosu, anket, çizgi roman metni, şiir (en az 20 altdal),
radyo skeci, oyun (en az 10 altdal), senaryo, sinopsis, libretto sinopsisi,
belgesel olmak üzere, 100’ün üzerinde altküme olarak tanımlıyoruz.”
(Edebiyatın
Epistemolojik Aksiyolojisi, Gelecekbilim ve Kuram, 2005.)
115 sözcük ve
boşluklar dahil 840 karakter etmekte.
Bu bir ifrat
mıdır?
Bence değildir.
Öyle yazdığım için bencilce değil, işlevsel olarak gereksinildiği, hatta bazı
konularda bu cümle 200 sözcüğü geçebileceği halde, durum onu gerektirdiği için
nesnelce değildir.
Cümle anlaşılır
mıdır?
Evet.
Cümlede eksik
olabilir mi?
Evet. (Daha önceki
eksik bilgi ve daha sonraki eksik bilgi ile.)
Cümle bir bakışta
okunabilir midir?
Gazete sütunu
biçiminde dizilirse evet.
Büyük / fakülte
boyu kitap sayfası olarak dizilirse, belki (bazı okuyucular için) hayır.
Bu, durumu
değiştirir mi?
Hayır.
Yani, uzun cümle
bir gereksinim ise, ondan kaçınmanın gereği yoktur.
Yukarıdaki
cümleyi, 4-5 cümleye bölseydim, daha mı anlaşılır olacaktı?
Bence hayır.
Özel vurgu: Bu
cümle türü, James Joyce’un veya Oğuz Atay’ın özellikle kurmacasal kaygılarla
hazırlanmış, başı sonu olmayan cümlelerinden farklı bir tanımdadır. Onlar bir
biçim oyunu olarak bunu yaptı, bense bir içerik gereksinimi nedeniyle bunu
yaptım.
Zaten sorunumuz
bu:
Neyi anlattığın, nasıl anlattığını epeyi durumda
belirliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder