‘2 delikli + 1 bağlı’ pretzel geometrik dönüşümleri, aynı duble halkada, limit (geometrik dönüşümde kolaylık olsun diye daha küçük) sonsuz delik açıldığında da, geçerli kalır.
Burada önemli olan, makro dönüşümün kriterinin ne olacağıdır.
Yani, değişen-etkili öğeler ve değişmeyen-etkisiz öğeler, birarada
etkileşir durumu mevcuttur.
Evren’in olağan özdeğinin olşturduğu 200 milyarlık gökada toplamının
gözenekli / süngerimsi dağılımı, limit sonsuz (ama aslında (gözeneğinin yarıçapının
200 milyon ışık yılı olduğu) minimum 343.000, maksimum 1.570.000 delikli) bir topoloji akla getirir.
Yani, Evren’in sonul düğümlerinin açılıp açılmayacağı, yani zamanın ve
mekanın çözülüp çözülmeyeceği, bizim henüz göremediğimiz / gözleyemediğimiz,
asıl makro süreksizliğe bağlı olabilir.
Evren’deki makro gözenek yapısının (duvarlar ve boşluklar) Evren’in sonul
gidişatını etkilemesi, pek mümkünlüğe uygun
görünmüyor.
Burada, farklı bir mantıksal model olarak, parçanın bütünden büyük
olmasından hareketle, şu anda ne başlangıç ve ne de şimdiki ‘mikro-mikro,
özdeksel-enerjisel / zamansal-mekansal süreksizlik ölçeği ve biçimi /geometrisi
bilinmeyen / gözlenmemiş / hesaplanmamış’, asıl süreksizliğin nasıl
işleyecebileceğini de tasarlayamıyoruz. (Ancak bunun Calabi-Yau modelinden
farklı olduğuna ilişkin bir kanımız mevcuttur ve bunun nedeni de, o modelin
Evren’in geçmişteki evrimindeki birkaç süreksizlik aşamasının getireceği
heterojeniteyi içermemesidir).
Ayrıca, (yerçekimi etkileşimleri gözaradı edilerek) gökadalar birbirinin
arasından geçebileceği için, fazladan bir süreksizlik dönüşümü de hesaba
katılsa gerektir. (Aynı zamanda bunun fraktal geometrisi de.)
Burada, şimdiki kozmolojik boşlukların yarıçapının, oralar bir zamanlar var
olmuş olması gereken, ilk dönem gökadalarının ışık hızının % 2’siyle devinmesi
gerektirdiği gibi bir çıkarsama var: Kuasarlar
dışında, bu hıza yaklaşabilen evrensel ölçekte bir güç / oluşum mevcut değil /
gözlenmemiş durumda.
Karanlık madde ve enerjinin, olağan madde ve enerjiyle var ve olası tüm
etkileşimlerine ilişkin hiçbir denklem yok. Dolayısıyla, Evren’in evrimine
ilişkin bugüne dekki tüm kestirimler geçersiz durumda kalıyor.
Burada, bilimden çıkıp ontolojik olarak (teolojik olarak değil) felsefenin
alanına girerek, şöyle bir çıkarsama yapabiliriz (ve bu da bilimin sınırlarını
imler):
İster olağan-olağan madde, ister olağan-karanlık madde, ister
karanlık-karanlık madde etkileşimi olsun, Evren’in sonul tek bir geleceği
olduğu konusu boşlukta kalıyor.
Olağan yıldız oluşması ve oluşmaması, artı kesin / determinis modelde sonulluğu
ve sonulsuzluğu (bazı kara deliklerin sürme süresi olan 10 üzeri çok 67 yıldan
çok önce, Evren’in sonul gidişatı belirlenmiş veya belirlenememiş olacaktır.
Yani, arada bir evrensel öte-evrimler dizisi mevcut ve gidişatı onlar
etkileyecek.
İnsan türünün (şimdiki ve gelecekteki durumuyla) orada / bu müstakbel
oluşumlarda yeri yok ama insan sonrası türlerin şimdiden var.
Evren’in sonul gidişini, ‘oto-kritik oto-organize negatif entropi formları’nın
N kritik eşik ötesi novumları belirleyeceğe benzer.
Sonul durumu bilmiyoruz ama evrensel-özdeksel evrimin devindiği yönü ve
doğrultuyu biliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder