Salı, Şubat 14, 2012

Sanal Anarşizm

Reel anarşizm vardı. Başımıza bir de sanal anarşizm çıktı.

Sanal anarşizm ‘hacker’lık değildir, bunu baştan belirtelim ve konuya başlayalım.

Devletle ilgili tüm insanların bir sorunu vardır:

Onla da olmaz, onsuz da.

Devlet olmasaydı, yazı, matematik, hukuk, vd olmayacaktı.

Devlet olmasaydı, milyonlarca insanın acı çekmesi de olmayacaktı. Ayrıca, o acı çekecek insanların çoğu da doğmayacaktı (yerleşik olmayan yaşam biçimlerinde, alansal insan yoğunluğu çok düşüktür).

Tarafımızın savladığı bazı tartışmalı koyutlar mevcut:

Devlet, tarıma ve feodalizme birebir dayalı değildir.

Devletin ortaya çıkan biçimleri, büyük sayılar kuramına göre belirlenmiştir ama yeterince devlet kurulmadığı ya da tarih yeterince uzun zamandır yaşanmadığı için, olgusal netliksel limite henüz varılmamıştır, yani olası tüm devlet biçimleri kurulmamıştır ve tanımlı değildir.

O nedenle devlete karşı olan tüm anarşizmler de henüz tam olgulanmamıştır / düşüngülenmemiştir.

Biz, bu eksik verilerle kabaca bir harita çizmeye çabalayacağız.

Anarşizmin toplumsallığı ve/ya bireyselliği, anarşistler arasında da tartışmalı kalmıştır. Tam bireyci anarşistler olduğu gibi, tam toplumcu anarşistler de mevcuttur.

Burada toplumculuğun ve devletçiliğin çakışıp çakışmadığı hakkında 1-2 söz:

Toplumun da, devletin de, bireyin varlığını ezdiği bir gerçektir. Ancak hümanizm, genelde insancı, yani toplumcu olduğu için, kimse de anti-hümanist olmayı doğrudan göze alamadığı için, anti-hümanist bir şey olan anti-bireyciliği dolaylı olarak göze almaktadır, çünkü bu ‘kulağı tersten gösteriş’  pek göze batmamaktadır. Ne de olsa, ‘1.000 kişinin çıkarının 1 kişinin çıkarından önce gelmesi’ gibi salakça varsayımlar, sağduyuya yatkın görünebilmektedir.

Ancak bir durum da var:

Devletler ve kentler bu kadar büyümeden ve insanlar tüm dünyayı doldurmadan önce, boştagezer bireyciler için yeterince yer vardı, şimdi kalmadı. Çözümsüzlük biraz da buradan kaynaklanıyor.

Diğer bir deyişle, 1. Sanayileşme sonrasında oluşan 10 milyon kişilik büyükkentsel kültürlerin üzerine, eski anarşizme ek olarak, yeni bir anarşizm durumu daha bindi. Öyle olmayabilirdi ama öyle oldu.

Gelelim bireye:

Bizim kastettiğimiz bireyler, insanlık tarihinin el avuca gelir nesi varsa, onları yaratmış olan milyonda birlik kesimden olanlardır: 10.000 kişilik NASA ekibi uzay mekiğini 2 kez düşürünce, hatayı bulmak 1 kişiye, yani Feynman’a düşüyor (adamın konuyla uzaktan yakından ilgisi yok oysa ki, diğerlerinin tersine, yalnızca beynini kullanıyor).

Siyasetbilimde de 3-5 tane anarşist var düşüncesel artı-değer üreten: Kropotkin, Stirner, vd. Onların düşüncelerinin de, Marx ve Lenin biraderler tarafından, Enternasyonel’de ve Kronstadt’ta icabına bakılıyor.

Geliyoruz bugüne:

İnternetin doğuşu, post-modern devletin limitte sıfırladığı bireysel düşünce özgürlüğüne yepyeni bir kapı açtı. O kapıdan içeri, akıllılardan çok, aptallar doluştu. Şimdi internetin aptallık ortalaması, dünya aptallık ortalamasından daha çok.

Siberuzay olmadan da, özgür düşünen birey, hapiste de, Gulag’da da, tımarhanede de yazmaya ve yaratmaya muktedir olageldi.

Gözden kaçan bir epistemolojik tarih gerçeği parçası var:

Bugüne kadarki artı-değer düşünceler, daha önceki birbirinden çok çok farklı düşüncelerin, farklı beyinlerde farklı kombinasyonlarda denenip, yeniden hayal edilenlerin oluşturduklarının yalnızca küçük bir kesridir.

İnternet, bu düşünce kuşakları aktarımını üsselce hızlandırdı, özellikle de Wikipedia. Bugün dünyanın en küçük adasındaki bir çocuk, 18’ine gelmeden tüm bilimsel kuramları alt üst edebilir altyapısal olanaklara sahip durumda.

Ne yazık ki internet, Einstein olma motivasyonunun sıfırlandığı, hatta eksilendiği bir döneme rasgeldi. O nedenle, bu yeni olanakla üssel sayıda Einstein adayı çıkmayacak, çıkmadı da zaten.

İnternet şöyle bir işlev gördü ve kısa gelecekte görmeye devam edecek:

Martin Kuilman diye biri, 28 yıl önce kuadralektiği tasarlayıp, zamanı gelince internete koyduktan 20 yıl sonra kuadralektik,  dünyanın çok farklı ülkelerindeki zihinlerde farklı etkileşimler yarattı.

Burada şerh: Aristo’nun düşüncelerinin İslam ve Hristiyan düşünürleri tarafından yeniden aşırı yorumlanması sonucu, engizisyonlar oluştu. Yanlışlar şunlar: Aristo tektanrıcı değildi, Aristo bir hümanistti, aydınlanmacıydı, rönesansçıydı.

Tabii ki Aristo düşüncelerinin yanlış kullanımına yaşasaydı bile engel olamazdı.

Geliyoruz günümüz netizenlerine ve ‘hacker’ dincilerine:

Onlar da bireyi, devleti, özgürlüğü ve bilgiyi tam anlamıyla, sırısıklam salakçasına yanlış yorumluyorlar ama o özgürlükleri var elbette.

Yine de biz, (bir ve yalnız bir) bir reel sanal anarşizm tasarlayalım:

Birincisi, devlet internet olmadan da, yolunu bulan en son bireye uzanacak denli, kendi hegemonyasını dayatamıyordu. O klasik yolların hala bitmediğini ve gerektiğinde internetten önce de kullanılabileceğini bir neo-reel-sanal-anarşistin unutmaması gerekli.

İkincisi, düşünce üretilecekse, bu uzun süre daha tek başına yapılıyor olacak. İnternet, kolektif çalışmaya, yüzyüze beyin fırtınaları kadar açık değil, çünkü dil sorunu var. ‘Anında çeviri yapay zekaları’ yeterince hızlanınca, bu sorun ortadan kalkacak.

Tek başına kurum / örgüt mümkün. Tek başına anarşizm de mümkün. Tek başına internet de mümkün.

Devlet zararlı ama yıkılmasa da olur. Devlet içinde büyükkentsel yaşama alanı yaratma ve bulma slalomları tasarımı hazırlanıp, internete serbest bilgi olarak bırakılabilir.

İnternet, trans-hümanist bir araçtır, hümanist bir araç değil. O yaratıldığında, 2. Sanayileşme’nin 9 öncü altkültürünün epeyisi 30. yılındaydı.

Öte-düşünce ve öte-bilgi tümleşik (5 duyu dilli) internetten çok, yine derin düşünce / trans / vecd ile sağlanabileceğe benzer.

Devlet, uzaycılıkta bile olacağa benzer ama bu ve benzeri sorunlar sanal anarşistleri bağlamaz, çünkü trans-hümanistleri bağlamaz.

Geleceğe giden yol açıldı ama sanıldığından çok daha uzun. Sanal anarşizm, onu yürümenin araçlarından biri ama yalnızca biri. Başka olanlar var, henüz olmayanlar ama gelecekte olacaklar var.

Bireysel sonsöz:

Bizim açımızdan reel anarşizm, bireycilik değil, kendisizliktir. Sanal / internetsel anarşizmimiz de öyledir.

Hiç yorum yok: