Cuma, Şubat 17, 2012

Yapay Transtezi



Doğuştan tam renk körü (akromatopsi) olan biri, renkleri seslere dönüştüren bir araç tasarlatmış, yaptırmış ve kullanmış:

“Üniversitedeyken, Plymouth Üniversitesi'nde okuyan Adam Montandon'un sibernetik dersine girdim ve kendisine renkleri görmemi sağlayabilecek birşey yaratıp yaratamayacğımızı sordum. Montandon, basit bir gereç çıkardı ortaya. Bilgisayar kamerası, bilgisayar ve kulaklıktan oluşan bir gereçti bu. Bir de karşımdaki her türlü rengi, sese dönüştüren bir yazılım hazırladı.”


Doğal durumda sinestetikler vardır. Onlar, (2 farklı biçimde tanımlanabilecek olan) 5 farklı duyuyu, genelde 2’li gruplar olarak algılarlar. En çok raslananı görsel-işitsel sinestezidir. Ancak çok nadir olarak 5’inin de birarada algılayan birinin varlığı da kayda geçmiştir.

Doğal veya yapay sinestezi bundan biraz farklı olarak, bir duyu-dilin başka bir duyu-dile belli bir format çerçevesinde dönüştürülmesidir.

Sanatta bu epeyi çeşitlemelerde yaratılmıştır:

Klasik Avrupa Müziği’nde belli duygular, belli çalgıların belli tempolarıyla verilegelir genelde.

Sinemada  ise, örneğin griye kaçan azaltılmış renkli bir görüntü, bizi boğuntuya sürükleyebilir.

Gelelim vakaya:

Siborgluk, organik veya inorganik organ protezleriyle, eksik olan insan yetilerini, eksiklikliğini çekenlere yeniden kazandırmak içindir.

Bu, bilindiği kadarıyla bu türden ilk teknolojik örnek. Daha önce, beyin uyarısıyla güvercinler yapay olarak uçurulmuştu ama bu tümüyle başka bir açıdan yaklaşan bir uygulama:

Dışarıdan alınan verileri yine dışarıdan yorumlayıp, bir tür duyu-dil çevirmeni gibi kullanıyor. Sinestetler sinestezilerinin formatını seçemezken, bu vaka istediği rengi istediği oktavda görme seçeneğini kullanabilir durumda.

Takdir edilecek bir başarı. Aynı zamanda, 20-30 yıl önce elde edilmiş olması gereken gecikmiş bir sonuç.

Hiç yorum yok: