Cuma, Mart 23, 2012

Neden Yazıyorum?

Yazmasaydım, çoktan katil olmuştum.

Yazmasaydım, çoktan ölmüştüm. (Yazdıklarımın bir bölümü de ölümüme neden olabilirdi.)

Bunlar eski nedenlerden bir bölümü.

Ancak, yeni bir neden var ki son 1-2 yıldır, ölümüme dek yazmam için bana yol ışıklandırıcı olageldi:

Yazdıklarım sonucunu veriyor:

Bir: Dünya/Türkiye = 100/1 etki olacakken, yazdıklarımın ve internette / matbu yayınladıklarımın tamamına yakınının Türkçe olması nedeniyle, Dünya/Türkiye = 1 /100 gibi bir etki oranı var.

İki: Dünya’da bile istediğim etki oranını geçtim, çünkü kuadralektiği yaratan insan, poliyalektiği yaratan insan olarak beni 2006’da internette buldu.

Üç: Türkiye’de gerçekten ‘yazar zihni güç alanı’nı yarattığımı görüyorum. Bunun hiç olamayacağını, biraz da şehir efsanesi olduğunu sanırdım. Gözümle gördüm: Okurların zihinleri ve tarih,  yazdıklarım nedeniyle büküldü.

Dört: Hala bir oto-anarşistim, hala yöneten veya yönetilen değilim. Yine de düşüncelerin gücü düşüncelerin gücüdür. Bunu okuryazarlığımın en başında bile biliyordum.

Beş: Bu durumda yazdıklarımın akışı değişti: Rasgelelikten belli bir çerçeveye girmiş duruma geçti. 6 yılda gelecekbilimin ıcığını cıcığını çıkardım ve hepsini yazdım. Diğer konular, sinema bile hala öyle olabilmiş değil.

Altı: Ölene kadarki yazma programı netleşti. Neresinde duracağımın ve biteceğimin önemi kalmadı, çünkü ana taslak tamam durumda çoktan.

Yedi: Tüm bunlar bile, yazma doyumu vermiyor. Yayınlanma doyumu da. Okunma doyumu da. Okur olarak da yapayalnızdım, yazar olarak da.

Sonuç?:

Ölüm çok yakın. Çok somut. Artık korkutmayıcı.

Biri, durumumun yaşlılık değil, olgunluk olduğunu söyledi, belki de öyledir.

Hiç yorum yok: