Öncelikle şunu vurgulamış olalım:
Geometri, aritmetik, cebir, kalkulus, mantık ve topoloji olarak matematik,
tarihe uygulanabilir. Tarafımızdan epeyi uygulanmıştır da...
Kaotik denklemler, bu matematikte daha çok aritmetik ve cebir arasında yer
alırlar.
Bu konunun çalışılması 1836 kadar eski tarihlidir ve Verhulst Malthus’un
nüfus üzerine savlarını matematik kanıtlarla çürütmüştür.
Kaotik denklemlerin temel özelliliği, kısa sürede büyük nicel değişimler
göstermeleridir. Bunun da nedeni denklemde, hem çift hem tek, artı hem çoğuncu
hem 1. üslerin (yani eksi ve artıların) birarada yer alışıdır.
Ancak bunun basit bir biçimi de vardır:
Bildiğimiz pozitif tam sayıları yanyana yazalım. Sonra sırayla 1 tek – 1
çift hesabı, aralarına 1 + ve 1 – imi koyalım. İşte, bu dizinin herhangi bir n.
öğesinde, dizinin toplamı artı ve eksi sonsuzlar arasında giderek artan biçimde
salınan bir dizidir.
Tarih de işte kimi zaman ve yerlerde böyledir. Senkop vurmaya ve/ya büyük
genlikler arasında salınmaya başlar. Örneğin, 1945’te atılan 2 atom bombası,
türün tümüyle yok olması potansiyeli ve aktueli demek olmuşken, çok değil 12
yıl sonra 1957’te uzaya gönderilen ilk yapay uygu Sputnik ile türün uzayda
evrilip başka br tür olması durumları, çok yakın yerzamanlarda yer almıştır.
2025 arasında ise şu büyük genlik salınımları mümkün:
Öncelikle, hemen önümüzde susuzluk, gıdasızlık ve enerjisizlik makro-makro krizleri var ve eğer bunların
hepsini atlatamazsak, türümüzün 500-1000
yılın arasında şu sıralar içinde bulunduğumuz yeni orta çağda kalma olasılığı
var.
Bunun dışında tarihsel bir miras da var:
Birinci Sanayileşme 1750-2000 arasında yaşandı ama 2000’de dünyanın üçte
biri veya yarısı o sanayiden nasiplenmemişti henüz.
Aynı zamanda İkinci Sanayileşme (robotlaşma, bilgisayarlaşma, vd) 1950’lerde
bu kültürel modun içinde başlamıştı.
Dolayısıyla, şu sıralar içinde bulunduğumuz 4 (proto-feodal, feodal,
sanayi, ikinci sanayi) kültürel modları arasında yaklaşık eşit olarak dörde
bölünmüş dünya nüfusu, 2’li değil, 4’lü kaotik
atraktörlü merkezler arasında salınmaya başladı.
Türün yok olması var; 60 yıllık trans-, post-, meta-hüman var; İkinci
Sanayileşme’nin 9 öncü altkültürü var; birçok yeni orta çağlar var.
Dolayısıyla, şimdilik hacıyatmazvari bir biçimde sallanıp duruyoruz bu odaklar
arasında.
Bendeniz, daha çok faşizm ve engizisyon esktremofiliği bir
neo-entellektüelim. Yani, bunların oluşturabileceği kalıcı karanlık dönemlere
hazırlık yaptım sağ kalmak için. Tabii, Hoca’nın bahara ve düz yola itirazı
olmadığı gibi, bendenizin de neo-rönesanslara ve yeni aydınlanmalara itirazım
yok. 40-50 yıl daha yaşayıp, bu kıssalı tarihsel hikayenin sonunu bizzat
okuyabilmek ve yorumlayabilmek arzusundayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder