Sevgili bilimciler, Mars’ta önce su kanalları görmüşlerdi. Bilimkurgu
yazarları ise epeyi ileri gidip, orada bizden ileri uygarlıklar da
(ön)görmüşlerdi.
Bu sıralar, Mars’a robotlar aracılığıyla da olsa, insan varlığı avdet
eyledi. Böylelikle de:
Medyaya haber gerek ya, UFO’ların ve hayaletlerin yanına, bir de ‘Mars’ta
yaşam bulundu, bulunuyor, bulunabilir, yoksa bulunmadı mı?, en güvenilir
uzmanımız bilmem kim dedi ki...’ türünden haberler döşeniyorlar habire.
Konuyu tüm yönleriyle bir inceleyelim:
Öncelikle Güneş Sistemi, Evren’deki tek gezegenli yıldız sistemi değil. Bu
konu, 1995’ten beridir kesin bilgilere kavuştu. 1 Aralık 2012 itibarıyla, çoğu
Güneş Sistemi’ne 100 ışık yılı yakınlıkta, 853 tane gezegen saptanmış durumda.
Ancak, bunların tamamına yakını Dünya tipi değil, yani kayaç değil de,
(Jüpiter gibi) gaz devi tipinde. (aslına bakılrsa, illa ki orada başlamamış
olması koşuluyla, hem gaz devi gezgenlerde, hem de bunların Avrupa tipi
uydularında, belli ekstremofil yaşamlar barınabilir ama bu kestirim kesin değil
henüz.
Dünya tipi gezegen bulmak göreli kolay. Çünkü Güneş tipi yıldız bulmak
kolay, çünkü Güneş ortalama büyüklükte ve sık raslanan türden bir yıldız.
Gezegenlilik de öyle ender bir dumu değil, öyle olduğu ortaya çıktı.
Ancak, Dünya tipi gezegenler ancak, bir yıldızın ölüp de uzaya Helyum’dan
ağır elementler yayıp da, bunların uzayda bir hidrojen bulutuna uygun
koşullarda toslayıp da, onu bir gezegenli yıldız sistemine dönüştürme durumunda
gerçekleşiyor.
Ayrıca, Dünya, Venüs’ten dışarıda ve Mars’tan içeride yer alıyor. Dünya tipi
gezegenlerde yaşamın var olması, ancak yıldızdan bell uzaklıklarda ve
yakınlıklarda mümkün. Venüs fazla sıcak, Mars fazla soğuk ve bunu böyle kılan,
onların Güneş’e uzaklıkları. Dünya’da yaşamın var olabilme aralığı / kuşağı,
Venüs’ün yörüngesinin hemen dışında başlıyor ve Mars’ın yörüngesinin hemen
içinde bitiyor.
Asıl önemlisi, Dünya’daki yaşamın evrim tarihi:
Koozervatlardan prionlara, virüslerden bakterilere uzanan mikro-mikro
ölçekteki ve milyarlarca yıl sürmüş olan organik ve inorganik evrim, Dünya’da
bile bir kez daha olmayabilirdi. Yani, hem olumlu, hem de olumsuz koşullar,
bunu biricik (ünik) kıldı ama ben ve
bazı bilimcilerin ortak kanısı / sezgisi bu henüz, yani pek kanıtlanabilir bir
bilgi değil.
Devam:
Canlılarda genetik yapının oluşması bile, yalnızca Dünya’ya özel olabilir.
Bu durumda ne olacak?
Canlılığı, organik kimyanın ve kendi düzenlenen, kendi-kritik, negatif entropili
oluşumların çok çok özel bir durumu saymak zorundayız.
Yani:
Evren’de canlılık olmaması olasılığı % 99 falan dolayında ama bizim kendi
tanımımızla canlı saymayabileceğimiz ama bizden daha uygar değil de, daha zeki
yapıların olması olasılığı çok yüksek ki bu türden oluşumlar bilimkurgu
romanlarda epeyi irdelenmiştir.
Yani:
Zeka ve benzeri şeyler antropomorfik
bir tekelde (yalnızca insana özgü ve onunla ilintili) değildir.
Gelelim Mars’a.
Evet, bir zamanlar Mars’ta sıvı su vardı ama bu orada yaşam olabilmesi
anlamına gelmiyor. Jüpiter’in uydusu Avrupa’da da sıvı su var ama orada da
yaşam yok, en azından bizim tanımlarımızla yok.
O zaman soruyu şöyle sorabiliriz:
Mars’a yaşam götürülse, orada sürebilir mi?
Şunu belirtmek gerekir ki kurtçuk gibi bazı makro yaşam formları, değil
Mars’ta, uzay boşluğunda bile uzun süre sağ kaldı ve sonraki yaşamında herhangi
bir sorun yaşamadı.
Bu durumda, bazı mikrooranizmalar Mars’ın ekvator kuşağında, çok seyreltik
atmosferde bile, toprağa yapışarak sağ kalabilir, çünkü Güneş yeterince enerji veriyor orada da.
Şimdi uzman bilimciler de, yetersiz okuryazarlıkta (kısaca ümmi) insanlar
da, bunu böyle uzun ve ayrıntılı olarak irdelemektense, piyango hesabı, ‘Mars’ta
yaşam bulundu-bulunmadı’ biçiminde papatya falını daha heyecan verici buluyor.
Eh, ne de olsa uygar ve zeki kültürümüz çok sıkıcı aşamlar yaratmış durumda.
Açıkçası, eğer Evren’de herhangi bir yerde zeki canlılar varsa, en iyi
seçenekleri bizden uzak durmak olurdu kanımca.
Sonuca bağlarsak:
Bir: Mars’ta yaşam olasılığı yoktu ve
yok.
İki: Mars’ta yaşam belki
sürdürülebilir ama insanlar er veya geç oraya yerleşip, orada koloni
kuracaklar. Konu insanlar oldu mu, ‘olmaz olmaz’dır.
Üç: Evren’de bizim tanımlarımızla
canlı bulunması müknü ama Dünya üzerindeki evrimin burada bile gerçekleşmesi 10
eksi 99 (yani 10 kere 10 milyarda bir olasılık gerçekleşmişlikli) filan
olasılık içeriyor, olduğu haliyle bile. Tabii, bu yaşamın mucize olduğunu
göstermiyor, Evren’de 100 milyar gökada ve 10 üzeri 25 filan yıldız var. (Her 2
olasılığın karşlaştırılması, e üzeri eksi 4 gibi bir sonuç verebilir.)
‘Ad absurdum’ epilog:
Dünya’daki yaşamı nasıl bitiriyorsak, Mars’ta da yaşam bulursak, orayı da
hallederiz elhamdürüllah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder