1960’ların avangardizmi aslında hç bitmemişti (olsa olsa yavaşlamıştı ve/ya
klasik söylemle bakış açısından saklılaşmıştı) ama 1990’lardan başlayarak
2010’lara dek artarak süregelen yeni bir avangard akım(cık)lar dizisi
sözkonusu.
Örneğin siberuzayın sanattaki ilk tasarımı 1960’lar tarihli idi ama bu
dikkatleri çekmemişti ya da o ürün ana akım avangard yola girmemişti.
Kaynak:
Roman:
Film:
Neo-avangardizm ilk zirvesini ‘Ghost in the Shell 1-2’ yaptı. Mangalar ve
animeler 2010’lu yıllarda artık regresyonda iken, 1990’larda inanılmaz bir
çıkış yapmışlardı ve bu 2 filmin ilki, aradan geçen 20 yıla yakın sürede bile,
avangardizm açısından hala eskimemiş durumda.
Bu eserlere baktığımızda, ortak yanlarının hayal güçlerindeki, klasik
tekilleşme söylemini, birkaç epistemolojik kritik eşiği öteye birden aşmalarının
olduğunu görürüz (1’en 4’e giderken 2 ve 3’ten geçmeme, kuantum süreksizlik).
Zaten klasik anlamda avangardizm budur: Meta-, trans-, post- örnekler.
Neo-avangard eserler bunları da aşıyor:
Çin’in 2005-2015 arasında knedi tarihiyle ilgili, daha önceleri (1911, 1949
gibi) tabu sayılan konuları yeniden ve aşırı yorumlamaları ve sonucun bir
gelecekbilim örneği oluşturması.
Kaynak:
Çin 1911 Cumhuriyeti:
Çin 1949 Devrimi:
En önemli nokta, neo-avangard ürünlerin de, çoğu klasik avangard eser gibi,
attığı taşla vurduğu kuşun birbirine uymaması türünden, sanatçısal tarihsel
bilinçsizlik taşımaları ki ‘Ghost in the Shell 1-2’nin yönetmeni bu tanıma cuk
oturuyor.
Bu durumda, bizim klasikleşmiş ‘eser miktarda deneyselliğin olağan sanat
ürünlerine yedirilip, popüler kültürün kitlesel bilisizliğine şırıngalanması’
yöntemimiz hala işlevsel görünmekte.
Bunun işlevselliğinin maksimum menzili 2020 olacak.
(11 Haziran 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder