Ön Açılım
Bu savaş konusu, giderek karmaşıklaşıyor. Taraflar saflarını birkaç aydır
bir türlü netleştiremedi ki buna ABD bile dahil. Bir planları olabilir ama o
planın yürüyebileceği tartışmalı kalır.
Bizdeki savaş taraflarına bakılınca; nötrler, taraftarlar ve karşılar
olarak 3’e ayrılabilirler ama asıl kesim hala ‘bilmiyorum’ şıkkında seyrediyor.
Ancak bu kez bu bilmemekte haklılar, çünkü durum gerçekten pek bilinecek gibi
değil.
Yinelemeden kaçınmak için, metinlere bir süre ara verildi. Bu sürede
gelişmeler oldu ama anlamlı gösterge olanına raslanmadı.
*
Haber 1
Bir beyaz kuvvetlere bakalım:
Ruşen Çakır şöyle yazmış:
“Olayları büyük ölçüde ‘askeri” ve “stratejik’ açılardan tahlil etmeye
çalışan bu yazı ve konuşmalarda genellikle dört yanlışın tekrarlandığını
görüyorum:
1) PKK’nın son hamlelerinin ‘Arap baharı’ ile ve son olarak Suriye’de
yaşananlarla ilgisi ve benzerliği fazlasıyla abartılıyor;
2) PKK’nın Şemdinli stratejisinin kaybetmeye mahkum olduğu önkabulünden
yola çıkılıyor;
3) PKK’nın bu stratejiye sürüklenmediği, tam tersine uzun bir süredir
üzerinde çalışmakta olduğu unutuluyor veya ihmal ediliyor;
4) PKK’nın Şemdinli’den sonra nerede ne yapacağı / yapabileceği üzerine
fazla kafa yorulmuyor.”
(5 Ağustos 2012)
*
Yorum 1
Çakır, çoklu oynayan beyaz kuvvetlerden. O nedenle dedikleri birden çok
anlamda yorumlanabilir ve oldukça eğlenceli.
Kürtler’in durumuna genel olarak bakarsak:
Son gelişmelerin Kürt devlet(ler)i kurulma olasılığını arttırdığı sanılıyor
ama durum tam tersi: Kürtler’in büyük devletler tarafından, bilmem kaçıncı kez
olarak ihanete uğrayacağı, giderek ortaya çıkıyor, çünkü onların şimdiki planı,
başta ABD’ye ve AB’ye zarar verir. Kuzey Irak da veriyor ama buna yavaş
ayacaklar. Çakır kuşkusuz bunların derdinde değil.
Çakır’ın yanıldığı en temel nokta şu: Kürt askeri kuvvetlerinin uzun dönemli
bir askeri stratejisi olması mantıklı değil; çünkü, eğer öyle bir şey olursa,
hemen tüm uzun dönemli stratejiler gibi tahmin edilebilir olur, çünkü bu dar
alanda permütasyon-kombinasyon sayısı çok sınırlı durumda; artı, zaten gerilla
olmak, kısa dönemli davranmayı gerektirir, artı zaten proto-feodal olmak, kısa
dönemlilikte kalmayı gerektirir, beyinsel ve kültürel zihniyet olarak ki
Kürtler’de de 30 yıldır öyle geldi ve gidiyor.
Ancak Çakır, konunun fay hatlarını iyi izliyor. Onun dediklerinin negasyonu
(tam tersi demek değil bu) bize epeyi gösterge veriyor. Örneğin, Kürtler’in
Kürt Baharı kisvesine sarılacağı gibi ki bu Türkiye için stratejik açıdan büyük
bir avantaj, hem de düşmanın verdiği bir avantaj. E, hep Türkler askeri hatalar
yapacak değil ya.
(6 Ağustos 2012)
*
Haber 2
Bir de ulusalcılara bakalım:
Hasan Pulur şöyle yazmış:
“Sırada Suriye Kürtleri var, Türk sınırının hemen arkasında, yeni bir Kürt
devleti...
Başbakan haklı bir telaş içinde:
‘Gereken adımlar zamanı geldiğinde atılacak. İstim üzerindeyiz. Hayali
haritalara eyvallah etmeyiz.’
Kim anlatacak?
Başbakan, ‘Kararlılığımızı kendisine anlatacağız’ diyor...
Eyvah ki eyvah!
Yine, sıfıra sıfır, elde var sıfır...”
(30 Temmuz 2012)
*
Yorum 2
Eh, böyle ülkeseverlerimiz oldukça, sırtımız yerden kalkmaz tabii ki...
Pulur’u 45 yılı aşkın süredir okurum. İnanılmaz düz, inanılmaz sığdır.
Arcayürek gibi, sudaki balık denli, içinde yaşadığı tarihsel sudan habersizdir.
Örneğin, Erdoğan’ın tüm bunları yapsın diye iktidara getirildiği,
gözlerinin önünde vuku bulduğu halde, buna ayamıyor.
Sonra, ‘ah ilee, vah ilee geçti bu ömrüm’ oluyor.
Ancak, onun gibilerin yararı şu:
Çakır gibilerle Pulur gibiler, 2 safta toplanıp mahalli maç yaptıkça, oyuna
müdahale hakları kalmaz. Böylelikle akil adamlar, kendi aralarında adam gibi maç
yaparlar. (Burada elitist dominantlık kastedilmiyor, oyunun sonucunun açıkseçik
ortaya konacak biçimde oynanmasından söz ediliyor: Sanıldığının tersine,
savaşların epeyinin nedeni ve sonucu yoktur, özellikle de göreli küçük
olanlarının.)
Bunun yararı da şudur: Ortalık dümdüz olacaksa, adam gibi olur.
Ancak çok komik olan şu ki ABD bile artık ortalığı dümdüz edemiyor. İster
‘başkan seçimi yılı’ deyin, ister ‘hava puslu + yön belirsiz’ deyin.
Demek ki Kürtler, yani mini mini eşkiyalarımız, ortalığı bir kez daha kırıp
dökecekler, yani kendi ortamlarını...
Diğer bir deyişle, 4 Kürt kuvvetinin birbiriyle dalaşması yakındır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder