Pazartesi, Ağustos 27, 2012

Tampon Neremize Girecek?


Sonunda Suriye’de tampon bir bölge oluşturulmasına onay çıktı gibi.

“Türkiye'ye sığınan Suriyeli sayısının 65 binin üzerine geçmesi üzerine, hükümet Suriyeli sığınmacılara ‘sınırın 0 noktasında yardım yapılması’ konusunda karar verdi. Karar, ‘tampon bölgeden önce son adım’ olarak nitelendiriliyor.”


Daha önceden (Mayıs 2012’de) ABD’li bir stratejist tarafından bunun Türkiye’nin zararına olacağı önesürülmüştü.


İronik durumlar:

Fisk, ne 3. Dünya veya Kürt özgürlükçü tarafında, ne ABD tarafında.

Türkiye, Irak’taki ve Suriye’deki Kürtler’in ekmeğine yağ sürmek için elinden geleni yapıyor ama bunun Büyük Kürdistan için katkı olacağına aymıyor.

Halepçe katlimanın Türkiye’nin dolaylı olarak yararına oludğunu da kimse pek görmüş değil.

Özal 1 koyup 3 alma uğruna, bize üçün birini aldırmıştı. O zamanki zararımız 100 milyar dolar olarak açıklanmıştı.

ABD’nin çoklu taraflı oynamaya çalıştığı ortada: Hem Türkiye’ye, hem de Kürtler’e tutmayacağı sözler vermekte beis görmüyor. Sonunda, hiç kimse ona inanmadığında, yalnızca kaba kuvvet kullanarak hiçbir savaşı kazanamayacağını da öngöremiyor.

Kürtler ise, 1250’lerde Araplar’a ve 1940’larda İran’a ihanetlerinin bedelini ne denli pahalı ödediklerini ve büyük devletlerin onları yalnızca maşa olarak kabul edeceğinin ayırdına varmamakta direniyor.

Sonuçta, bir kaşık suda fırtına ve Arap Baharı koparıldı.

Türkiye, siyaseten savaş gereği duysa da, iktisaden bunu yapacak en son durumlardan birinde olduğuna ayamıyor. İlla ki AKP 10 yıl daha başta kalsın diye, tüm hükümranlık haklırımız çiğnenirken hiç seslerini çıkarmayan iktidar mensuplarının buiden aslan yürekli rişar takılmaları eğlenceli doğrusu.

Tamam, olmayan ergi kullanalım ve tampon bölge kuruldu diyelim.

Öncelikle, bu ancak ABD hava kuvvetlerinin desteğiyle kurulabilir. Bizim uçakların kendi kendine düştüğü durumlarda olma olasılığımız var ortada.

ABD ve AB, tavşana kaç tazıya tut mantığıyla bizi dolduruşa getiriyor. Sonuçta, bu savaşçıklardan onların ekonomisi nasiplenecek ve durgunluktan çıkacaklar ki 1930’larda da benzeri koşullarda AB ve ABD Hitler’i böylesine bir biçimde dolayılı yollardan fıştıklamışlardı.

Çok demeyelim, bu savaşçık bize 100 milyar dolar daha sokar diyelim.

Suriye’yi aldık veya Müslüman kardeşlerimizi koruduk diyelim.

Ne olacak?

Bırakalım Yeni Osmanlı hayallerini, Misak-ı Milli toprakları elden gitti bile.

İşin daha da kötü yanı, neo-globalizm ve neo-liberalizm de iflas etti. Bu kez, çevir kazı yanmasın ve sola enkaz mirası devredelim mantığı da işlemeyecek. Gördük Obama’yı, kokmaz bulaşmaz bir 4 yılla, iktidarı yeniden Cumhuriyetçiler’e yıkmak arzusunda 8en azından ikincil beyin kadrosu o yolda, Obama bir maşa yalnızca sonuçta).

Ancak, nasıl ki bitmiş bir global çevreyi bırakıp 7 milyar kişiyle yeni bir gezegenin canını okumaya henüz gidemediğimiz için, nasıl kanser oluyorsak; bu acaip, ne faşizm, ne kapitalizm olan bu neo-ucube sistemle hiçbir şeyi kurtarmanın imkanı kalmıyor.

Tamam, Türkiye’de bunlara kimsenin aymasını umamayız ama be birader 10 yıllık iktidarın ardından yapılmayacak ne varsa yapmanın alemi ne?

Tampon, aybaşımıza mı girer artık, çağ sonumuza mı bilemem. Hayırlı olsun ateist ateist.

Hiç yorum yok: