Vassallık temelde siyasi, sömürgelik genelde iktisadi bir durumdur.
ABD eskiden İngiltere’nin iktisadi sömürgesiyken, onu 2. Dünya Savaşı’ndan
sonra siyasi vassalı yapmıştır. İngiltere, 2 dünya savaşı ve sömürgelerinin
gelirlerini yitirmesi, artı harcamaları (bugün bile) hala sürdürmesi nedeniyle,
iktisadi olarak da ayrıca sömürge sayılabilir bugün için.
Türkiye, 2. Dünya Savaşı’ndan ve özellikle de Kore Savaşı’ndan sonra,
ABD’nin vassalı olmuştur / yapılmıştır. Bunu başlatan İnönü ise, kesinleştiren
ve derinleştiren Menderes ve Bayar olmuştur. O zamanlar, NATO’nun askeri ayağı
olmakla, iktisadi sorun yaşarken, 1980’lerden başlayarak ABD’nin tüm dünyayı
sömürgeleştirmesinin bir sonucu olarak, elinde hiçbir KİT’i, bankası, borsası,
büyük şirketi olmayan dımdızlak bir ülke konumuna transfer olduk.
Bunun için de, 50 milyon arabayı, 150 milyon cep telefonunu, ve 2 milyon
PC’yi çöpe attık yalnızca. 50 milyon arabanın tek başına 1 trilyon dolar ettiğini
vurgularız ki bu da bizim Özal’dan beridir israf ettiğimiz para demek.
Hem sömürge, hem vassal olmak yalnızca bize özgü bir başarı değil. koskoca
AB bile tepetaklak giti / götürüldü. Bugün sosyalist geçinen Fransa
cumhurbaşkanı ABD’nin peşinden Suriye’ye girmeye hazır. İngiliz Blair ise, az
kaldı gereksiz yere (dezenformasyonla) Irak Savşaı’na girmekle yargılanıyordu:
Ona sol bile denemiyor. Thatcher hiç olmazsa ‘Iron Lady’ oldu. O ise, 10 yıl
boyunca ABD başkanlarının köpeği olarak karikatürize edildi.
Soğuk Savaş dönemi dünyası 2 kutupluydu ve herkes bu durumdan yaka
silkmişti. Sonra görüldü ki tek kutupluluk daha da beter imiş.
ABD’nin dünya hegemonyası veya jandarmalığı, tarihin görebileceği en kötü
örnek değil. ABD, her ne kadar 1950-2010 arasında 8-10 milyon sivili
bombalayarak öldürdüyse de, 7 milyarlık bir dünyada bu o kadar önemli olmuyor
ve doğum kontrolü yerine, ölüm kontrolü oluyor yalnızca.
ABD’nin akil adamları iktidardan emekli olunca, kafasına taş düşen Rin Tin
Tin gibi, birden gerçeğe ayıveriyorlar. ABD’nin durumunu en açıkseçik olarak
da, onlar dilegetirmiş durumda. Ne de olsa, gerçeği söyelse de yeni it eski
akil iti ısırmaz. Isırmak isteyebilir ama dişleri yetmez.
ABD, dünya ülkelerinin tümünü vassal ve smürge yaparak, iktisadi, siyasi ve
askeri açıdan gücünü pekiştirdiğini sansa da, kazın ayağı pek öyle değil.
Tarihteki tüm büyük devletler ABD’nin yaptıklarını yaparak battı. O da öyle
batmakta, 2001’den beridir.
Dolayısıyla bizim 1 trilyon dolarlık vassallığımız ve sömürgeliğimiz, bizden
o kadar post çıkacağını düşündükleri için, pek de kanımızın son damlasını
almadı.
Sonra, Osmanlı borçlarının indirilmesi tarihsel gerçeği de var. Sıra bize
geldiğinde, oyunun kurallarını değiştirip, borçların bir bölümünü deve edeceğiz
garanti: Tam Türk usülü.
Metnin üslubundan alaşılacağı üzere, bu vassallık ve sömürgelik oyunu, 32
kısım tekmili birden bir komedya oldu çıktı kanımızca.
Durup dururken savaşa girdik örneğin. Ondan önce de, generaller içeri
alındı. BOP planı böyle idi netekim.
Şimdi, Yankiler 1930’larda asılan onlarca SSCB generaline karşın, SSCB’nin
o savaşı kazandığını unuttular mı?
Olabilir, PKK ekonomiye 100 milyar dolar zarar vermiş olabilir ama 100
milyar dolarlık GAP projesini de, arkadan ittirildiğimiz için tek başımıza
becerdik sonuçta.
Yani, evdeki hesap pek çarşıya uymuyor. Osmanlı’nınki de uymamıştı.
ABD’ninki de uymuyor.
Nasıl ki % 99, yerini başka birçok isyana bırakacaksa, alaturka isyancılar
da 2008’liler ve 2018’liler olarak pekala ayakta şimdilik. Devamı gleir nasıl
olsa: 1988’liler ve 1998’liler aradan çıktı da ne oldu? Toprağımız bereketli ne
de olsa...
Artık tatlı dil de yutmuyor, acı dil de yutmuyor. Kitle bir kez hegemonlara
inanmadı mı, onlar doğruyu söylese de yine inanmaz.
Sonuç:
ABD’nin TC üzerindeki gücü yatsıya kadar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder