Türkçe’de günlük kullanımda, ‘bayağı ve adi’ demektir.
İngilizce’de şunlar demekmiş:
“devoid of freshness or originality; hackneyed; trite.”
http://bonniedean.ca/2011/10/banalogy/
“Tazelikten veya özgünlükten kaçınma; basmakalıp, klişe, bayat.”
Redhose İngilizce-Türkçe sözlük.
“sıradan, .ayağı, basmakalıp.
http://translate.google.com/
Bunların hepsinin aynı şey sayılması, yani olumsuzlanması ama gündelik yaşamımızdaki aşağı yukarı tüm şeylerin banal olması çok ilginç.
Hazır giyimin en pahalı formlarının tamamına yakını banaldir, en sıradan formlarının da.
Sanırım konu, taze (yeni ve farklı) ve özgün olana geliyor. İnsanların banal olmak için bunlardan kaçınması gerekmiyor; kaçınmasalar da yine banal olmaya varıyorlar; çünkü banal olmayan, yani özgün çok ender. Ayrıca toplum, öyle habire yeni yapılan şeylerden hiç hoşlanmaz, belli bir ataleti vardır.
Yani sorun, aşağılık olmakta değil, aşağılık olarak kalmakta.
Bu, bize neden kültür ve tarihin neden ‘olduğu gibi olduğu’nu da açıklar: Bir kez büyük sayılar kuramına bağlandınız mı, o hep işler. Büyük sayılar kozmos için geçerlidir, kaos için değil. Kaosta, % 10’dan fazla belirsizlik gerekir.
Burada önemli bir nokta daha var:
Değişim, belirsizlik de demek olduğu için ondan çokça kaçınılır: İnsanlar, dibinde canavar oldukları bir kuyuya, ne olduğunu bilmedikleri bir kuyudan daha rahat inerlermiş.
Bu, bize evrimden kalan ve tuhaf bir biçimde metamorfoz geçirmiş tuhaf bir nitelik.
Ben bunu genel olarak, toplu bilisizliğe yerleşen, son 3 milyon yıllık anayurt Afrika’yı kezlerce terklerin tamamına yakınının başarısız olmasına ve başarılı olan tekinin de fazla başarılı olup, insanın orman, dağ, kutup gibi acaip bölgelerde yaşamasına izin verip, onun ve kültürünün daha da acaipleşmesini sağlamasına bağlıyorum.
Sonuçta, onlardan sonra, sonul olarak varılan kent yaşamı ise daha acaip, çünkü toplumsallık orada bir kölelik durumunda. İnsanlarsa, hala 10 metrelik bir güvenlik çemberi gereksiniyor ama kent yaşamı buna izin vermiyor. İnsanlar bugünün büyükkentlerinde kendilerini tehdit altında hissediyorlar ve dost-aile imajı / menzili ile örtüşüyor.
Diğer bir deyişle, insanın tüm kültürel evrim aşamaları hep banalliklerle dolu. Bunun bir tek çıkarımı var: Büyük sayılar kuramının işlemesi için gereken süre hala dolmadı. Yani, insanlar banaldan yana daha çok yalpa vuruyorlar ama eğitim süresinin artması, vd nedenleriyle bu durum, 5.000 yıl sonra filan kalıcı olarak nitelikli kültürden yana değişmiş olacak.
Sonuçta, resim tarihine bakmak yeterli: Taş Devri’nin resim dahilerinin resimlerini, bugün ilkokul çocukları yapabiliyor, hem de yine istatiksel yineleme kümeleri içinde.
Tabii ki bu gerçek, banali katlanılır kılmıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder