18 yaşımdan beridir tüm psikolojik ustalara negasyonla yaklaştım. Bu, ‘genel mantıksal negasyon tavrım’dan farklı ve fazla olarak, onların dogmatik faşizmine karşıydı. Hem birbirlerine, hem de hastalarına yaptıkları, toplama kampı psikolojisini zaman zaman aştı.
Ana akımların çatallanması, çeşitlilik açısından hoş, epistemolojik açıdan nahoş bir durum. Sonuçta, o kadar az insan tipi de yok, o kadar çok insan tipi de yok. Hiçbir psikoloğun tüm yaşlıların veya tüm çocukların birbirberine limit benzer durumda olmasına lişkin antropolojik yaklaşımda bulunduğunu okumadım. Bu konunun bireysel değil de, toplumsal insan bilimlerinin bilgi alanı içinde kalması eğlenceli.
Delilerin iyileştirilmesi yaklaşımı, hem bir ayral, hem de bir marjinal olarak beni çok sinirlendiriyor ve deli olduğunu kabul eden nadir delilerden biriyim. Bunun koşutunda, tüm toplumsal değişimleri marjinallerin yarattığı gerçeğinin de kayıtlı olması başka bir ironi. Yani, hem ineği kesiyorlar, hem sütünü sağıyorlar.
Geleneksel ‘id-ego-süperego’ veya ‘iç-orta-dış beyin’ yaklaşımlarını çok epistemolojik faşistçe bulduğumu hep belirttim, bir kez daha belirtmiş olayım. Aynı biçimde kadın-erkek ve sağ-sol beyin düaliteleri de beni sinirlendiriyor.
Felsefenin doğru formatta soru sorma biçiminin doğru yanıttan fazlasını getirdiği saptaması, psikoloji için fazlasıyla geçerli. 100 küsur yıldır zihin için doğru sorular henüz sorulmamış durumda. Adını andığım yukarıdaki paradigmalar da yanlış, soru sorma biçimleri de.
Trans-, post- ve meta-hüman’ın psikolojiye fiilen girip, fikren dışarıda bırakılması bir ikilem. Tedavilerde insan-değil kavramı (en azından öteki olarak) kullanılıyor ama psikoloji sözlüklerinde bu yok. Onun yerine hala her 2 anlamıyla da identifikasyon var.
Bunları süpürüp atınca, geriye neler kalıyor?
Öncelikle, birleşik bir zihinbilimin münkünlüğü. Klasik psikoloji disiplini ile bunu yaratmak imkansız. Ancak, psikoterapi ile psiko-analizin farklı ve kimi durumda karşıt şeyler olduğuna aymaları da iyiye işaret (bakınız ‘Uluslararası Psikanaliz Yıllığı 2011, Türkçe basım’).
Sonralıkla zihinbilimin bilim kılınması yolunun yürünmesi. Tarih bile tam bilim yapıldıktan sonra, zihinbilimin bilim yapılmasının ondan da sonraya kalması üzücü.
Burada korteks ile zihinin eşlenmesi ikilemi şimdilik ayrı bir disiplin olarak ele alınmak zorunda. Mantıksal açıdan bu 2 kategorinin realizasyon momentlerindeki farklılığın epistemolojik çelişkiler yaratabilecek düzeyde olması. Diğer bir deyişle eksik bilgilerin tammış gibi ele alınması, yanlış haritalamalar yaratıyor ki bu dünya coğrafyası haritalama tarihinde de gözlenen bir durum zaten.
Görüldüğü gibi, değişik disiplinlerden alınan düşünce ve akıl yürütme modelleri hala gerekli durumda.
Son olarak, monizm-düalizm düalizminin tutarsız değil, geçersiz olduğunu düşünüyorum ve bu konuda en az 3 makale yazmam gerekli. Bir: monizm. İki: dülazim. Üç: Her ikisinin monizminin ve düalizminin kompleks poliyalektiği.
Es ve nokta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder