Bu nasıl bir şey olabilir?
Öncelikle anarşist fütürolojinin soyutlama ve karmaşıklık dereceleri
vardır. Bu, belirtilmiş olsun.
Birinci derecede, devletsizlik ilkesi vardır ve bu liberalizmin
devletsizliğinden farklıdır. Fark şudur: Liberalizm, zengin azınlıksal (%
1’sel) cemaatler yaratır ve onlar devlet üzerinde hegemonya kurar; anarşist
fütüroloji ise, bugünün en ez lisansüstü mezunu düzeyinde informatik-kognitif
bireyler yaratır ve bunlar cemaatleşmezler: Bu bir araçtır, amaç değil.
İkinci derecede, en azından tarihin bu evresinde ciddi bir devletsizlik
momentinde olduğumuz için, kaosu kozmosla birlikte ele alma ilkesi vardır.
Bunlar birbirine adaletsel anlamda eşit değildir (sözkonusu bir nicelik
değildir), çünkü nitelikleri farklıdır; hem birbirlerinden, hem de kendi
altkümelerinden. Dolayısıyla, kaos-kozmos denklemleri (genellikle yinelemen
biçimde) yeniden ve yeniden kurulmalıdır (bazı dene-yanıl ipucu örnekleri
elimizde vardır).
Üçüncü derecede, tarih sonrası, evrim sonrası, insan sonrası momentleri vardır.
1945-1957 bifürkasyonuyla evrim-tarihte ilk kez, tarihin hem gerçekten
bitebileceği, hem de gerçekten başlayabileceği ortaya çıktı (çünkü asıl tarih
henüz başlamadı). Buna bir de ölümsüzlük türünden 2. Sanayileşme’nin öncü altkültürleri
eklenince, 2010 momentinde bunların ipuçlarının somutlaştığını görmüş
durumdayız.
Bunlar tümevarımsal (olaylardan ve olgulardan yola çıkarak genellenen)
durumlar ve derecelendirmeler.
Bir de tümdengelimsel / ilkesel derecelendirmeler var.
Birinci derecedeki ilke, ‘gelecekbilimsel limit sıfır müdahale’ ilkesi
durumu: Şimdiye dek tarihe o denli yoğun müdahaleler yapıldı ki bunlar kültürde
deprem yaratabilecek toplumsal gerilim ve kırılma hatları oluşturdu ve
neredeyse kalıcı yapılar gibi oldular. Çevre kirliliği gibi, şu anda sıfır
etki-katkı ile başlasa bile, bunların sıfırlanması yüzyılı bulabilir de,
geçebilir de. (Bu gerilimler sıfır olursa da, ‘evrimsel / tarihsel sıfır
değişim momenti’nin oluşması da büyük olasılık taşıyor, çünkü bugüne dek insan
türü hep olumsuzlukklarla evrimleşti ve tarihleşti.)
İkincisi, insanın hem tarihsel, hem de evrimsel olarak onlarca ‘gelecekbilimsel
potansiyel barındırma’ durumu mevcut. Bunların hepsinin kendini aktuelleştirme
hakkı var. Örneğin yazılım ölümsüzler, büyük olasılıkla sıfır evrime yönelecek
bile olsalar, yine de kendilerini evrimsel açıdan sıfırlama hakları var ama tüm
insansal evrimi durdurma ve ona bu yönde bir müdahale hakları yok.
Üçüncüsü, insanın insansallığının uzaya taşınmaması gerek ama ne yazık ki
taşınacak. Aslına bakılırsa, taşındı bile, bunu astronotlardan, kozmonotlardan,
taykonotlardan ve deneyimlerinden biliyoruz (50 yıl buna ikna olmak için
yeterince uzun bir zaman aralığı).
Elimizdeki bu çift taraflı panoramayla, geleceği olabildiğince özgür ve boş
bırakmayı yeğliyor durumdayız. Bunun pek mümkün bırakılmayacağının /
kılınmayacağının da bilincindeyiz. Savaşların bitmesine belki daha 5.000 yıl
var. Demokrasi ise, 5.000 yılda başarılamadığı için, yitirilmiş bir şans ve hak
durumuna geldi (bunun alternatifi de sürekli faşizm ve yıkım-kıyım değil
elbette).
İşte o nedenle anarşist gelecekbilim, şimdilik savaşçı bir moment-yön-eğilim
seçmek zorunda. Tarihteki 3 (Ukrayna, Mançurya, Katalonya) anarşist momentten
aldığımız derslerle, anarşistlerin günah / zekat keçisi yapılmada birinci
sırayı aldırıldığını ve tüm karşıtlarının ona karşı çabucak birleştiğini
görüyoruz.
Çok şükür ki 10-100 milyon kişilik büyükkentler, tek tek bireylere tüm
sistem tarafından avlanmama hakkı ve yeterince saklanma hacmi sağlıyor. Bu
mekanlar ve zamanlar, epeyi ileri marjinal statülerde ama olsun. Zaten
anarşistler, her zaman (hem mezar, hem bok çukuru anlamıyla) kubura layık
görülegeldi.
Dolayısıyla Dünya’nın tüm anarşistleri, büyük olasılık zaten mülksüzsünüz,
büyük olasılık zaten çoktan toplumdan kopmuş / ayrılmış durumdasınız,
‘Fahrenheit 451’deki gibi, her biriniz tek tek anarşizmin düşünce silahları olmada
uzmanlaşın (artı silahsız savaşı öğrenin) ve birbirinizle iletişim kurabilecek
disiplinlerarasılıkta da kalın, internet gibi ortamları da kullanın.
Gelecek bize verilmiyor. Tek yolumuz insansal duvarda bir delik açıp,
eksodumuzu kendi tao’muzla eylemek. Tüm tao’lar şu yeranda işlevsiz ama zaten
sonsuz olmayan tao, tao değildir zaten.
Gelecek veya ölüm bizleri bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder