Yamyamlık Geri Döndü
“Kuzey Kore’de 1990’lı yıllarda yaşanan büyük kıtlık sırasında yamyamlık
yaparak insan eti yiyen en az üç kişinin idam edildiği bildirildi.”
Bu konuyu daha önce yazmıştım.
Yazmadığım şuydu:
Arada bir fark var:
En son resmi olarak yamyamlığın görüldüğü 2. Dünya Savaşı ile 1990’lar
arasında açlıktan epeyi insan öldü ama yamyamlık yapmadı.
Tabii bunun bir soru kipi var:
Kim yamyamlık yapar veya yapmadan açlıktan ölür?
Bunun yanıtının belli ipuçları var:
Stalingrad gibi, kitlesel ölümlerin yaşandığı yerde, resmi otoriteler bile,
yamyamlığı engellemedi, çünkü zaten eti yenilenler ölüydü ve hava eksi 40
derece filan idi. Yani, insan eti yiyenlerin bir bölümü bile, o soğukta sağ
kalamadı.
Yamyamlığı genelde kıtlık başlatıyor ve içinde bulunduğumuz yüzyıl bitmeden
en az 2 makro yerel / global kıtlık yaşanacak.
Yine bir olgusal / vakasal soru kipi:
Kişi başına günde 3 ekmek yiyen yurdumun insanları, 5-7 yıl peşpeşe gelen
bir kıtlıkta, bunun ne kadarıyla yamyamlık yapmadan dayanabilirler sizce?
% 90’ıyla mı, % 75’iyle mi, % 50’siyle mi?
Okuduğum ve izlediğim vahşet kayıtları, beni % 50’ye bahis oynamaya
götürüyor.
2. Dünya Savaşı’nda Türkiye’de de kıtlık vardı ama insanlar çayı kuru
üzümle içtikleri için şikayet ederdi (dedelerimin kuşağı), Kuru üzüm bulunan
yerde yamyamlık olmaz, olsa olsa zorunlu vejeteryanlık olur.
Asıl sorun, Türkiye’de şiddetin sivilleşmesinde. Kıtlık geldiğinde, 25-30
yıllık bir toplu bilisiz kan davası potansiyeli birikmiş olacak. İnsanların
1999 Depremi’nde yediği herzeleri biliyoruz: Kurşuna dizilme bile, yağmayı
durduramamıştı.
Yamyamlık geri geldi: Elle gelen, düğün bayram.
(20 Mayıs 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder