Pazartesi, Mayıs 28, 2012

Çizgiromanda Şirketlerarası Kahramansal Çaprazlama / Melezleme


Çizgiromanda Batman-Superman gibi, aynı şirketin kahramanlarının birlikte yer aldığı maceralar varken, aynı zamanda Batman-Spawn gibi farklı şirketlerin karakterlerinin birlikte yer aldığı maceralar da var.


Buna neden gerek duyuluyor?:

Çok basit 2 nedenle böyle:

Bir: Okurlar böylesini istiyor.

Okurlar bunu istiyor, çünkü, 1990’larda Dünya’da tuhaf global toplu bilisiz bir çokkültürlülük başladı. Okurlar bundan etkilendi. (Bunun için başka bir metin yazmak gerekli.)

Tarih bunu gereksinilir kıldı:

Bunun basit bir açıklaması: 2. Sanayileşme’nin ve bilgi toplumunun toplu bilisizliğe birkaç epistemolojik / paradigmatik eşik birden atlatması. Yoksa bu tür avangard çabalar, hemen tüm sanat dallarında ve altdallarında, taa 1968’de başlamıştı.

İki: Kahramanlar ve öyküleri tükeniyor ya da pazar ömürleri bitiyor.

Burada ironik olan, bu çaprazlamanın / melezlemenin başta akıl edilememesi veya gerçekleşmemesi. Öyle olsaydı, daha başarılı sonuçlar ortaya çıkarılırdı.

Bunun temen nedeni de, farklı kahramanları bile, hepi topu 10 kişilik çekirdek bir kadronun yazıp çizmesi.

Ne zamanki çizgiromana, reklam, bilimkurgu roman, klip, senaryo, vd gibi alanlardan yazar transfer edildi, o zaman çokçeşitlilik mümkün oldu.

Bununla kastedilen farklılığın illa ki çoğullukla gerçekleşeceği değil. Tek bir kişi bunu kendi zihninde de yapabilir. Okurlar sonul ürünü anladığına göre, bu zaten mümkün demektir, çünkü okur yaratıcıdan daha geride bir algılama düzeyine sahiptir ama artık son model okurlar yaratıcıları geçti, çünkü pazarda herşeye çok hızlı ve çok kolay ulaşılıyor. Yaratıcının 6 ayda yarattığı yeniliği, okur 6 dakikada öğreniyor.

Konunun asıl yönleri şu:

Bir: Çokkahramanlılığın getirdiği anlatı zenginliği.

İki: Çizgiroman kahramanlarının ‘1602’ dizisinde olduğu gibi, farklı yerzamanlarda yeniden ve aşırı yorumlamanmasın yaratıcılığı ki bunun olanaklarını ne şirketler, ne de okurlar kavramış değil henüz.

Üç. Bu açıkçası, kültürel bir rönesans. Ancak acıklı bir biçimde bu oluşum-süreç, ‘ölecek prematüre bir alt-kültür’ ve ‘uygarlığın günbatımında son bakışta aşk’ biçiminde tezahür ediyor.

İşte bu konu, tümüyle başka bir metnin konusu ama bu metnin anafikri de bu.

(21 Mayıs 2012)

Hiç yorum yok: