Patriyarkal faşizm var.
Matriyarkal faşizm var.
Bu terim kafamda canlanana kadar, Enki Bilal’de tezahür eden ‘biseksüel
seyreltik faşizm’ yoktu.
Kendisiyle YKY sergisi için geldiği İstanbul’da ve kitap imzalatmak için
tanıştım. O birkaç dakikada onun biseksüel olduğunu hissettim ve bundan hep emin oldum (belki kendi bunu hiç bilmedi). Zaten çevresindeki tiplerden bazıları
onun buruş veya gıcır laçolarından biriydi ve bir de (olasılıkla eski /
yaşlanmış) bir lezbiyen de vardı.
Enki Bilal’i faşist bulurum.
Emir Kusturica’yı da öyle bulurdum ve bunu belirttiğimde infialle
karşılandım ama kendisi sonradan beni de infiale düşürecek bir faşizm dozuna
çıktı.
Her ikisininki de eski komünist faşizmi, Merkel’inki gibi.
Her ikisininki de eski sanatçı / yaratıcı faşizmi, Heinlein’ınki gibi.
Bilal’in yaratıcılığında bir kabızlık da bulurum. Bunun eğlenceli yanı, onu
Türkiye’de taklit edenlerin de öyle olması nedeniyle, 2 x 3. Dünyalı
kabızlığının faz konjuge üstüste binmesi eğlenceli bir sonuç olmasında.
Bilal’in poliseksüalitesi, daha önce bilimkurgu romanı ‘Triton’da oldukça
geniş açılı bir panoramada sergilenmişti ve izlediğim kadarıyla onun bir daha
yakınına yaklaşılamadı. Bilal onun uzaklarında seyrediyor.
Buna, yine bilimkurgu romancısı Clarke’ın yaşamının sonlarındaki,
iktidarsız gerontokrat röntgenciliğini / partnerinin sevişmesinin
teşhirciliğini ekleyince (‘’Rama’ dizisinde ortaya çıktığı ve aynı şeyi toplama
kampı gazisi eski komünist Semprun’un da son romanında sergilemesi gibi) tuhaf
duygusal retrospektifler sergileniyor.
Dolayısıyla Bilal’in tuhaf duygularda seyretmesi olağan: Kundera’nın Çekoslovakya’da
siyasal polisçe aranırken, tecavüz duygusunun gerçekten uyanması ve fiilen
uygulamışlığı gibi.
Ara veri / şerh: Tüm bunları sağlayan veri tabanı, Fassbinder’in
sentimental faşizm dolu filmlerinde bulunabilir.
Bilal çürük bir sanatçı: Fassbinder gibi ölüme doğru, gaz pedalına tuğla
koymuş gibi yaşamıyor, korkak davranıyor. Kabız bokunu kıymetleyip, ne ederse
paraya çeviriyor.
Tüm bunlar, 1990-2010 dünyasında komünizm-kapitalizm ayırtsızlığını ve
küçük burjuvaların her durumdaki hacıyatmaz ayırtsızlıklarını sürdürdüğünü açımlıyor.
Sanatçıları eserleriyle olduğu denli, yaşamlarıyla da tartarım.
Nokta.
Dipnot: Bu metni, ‘Cizgidiyari’nda ‘administrator’ olan Bakunin’in Bilal
üzerine yazdığı metni okuduktan sonra yazdım. Kendisine teşekkürü borç bilirim.
(29 Mayıs 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder