Bu durum sanat ürünleri tarihinde bildiğim kadarıyla ilk kez oluyor.
Çizgiromanlar, süper kahramanlar üzerinden tanımlandıkları ve normal
insanlar normal kalarak süper kahramanlar tarafından kurtarılmayı bekledikleri
için, bu durum bir paradoks gibi ortaya çıktı.
‘X-Men’deki mutantlar normal insanlar tarafından sürekli cezalandırılıyordu
ve bunun normal okurlar tarafından infialle karşılanmadığı kesindi, yoksa trend
değiştirilirdi.
Sonra, mutantlar kendi içlerinde bölündüler (süper kahramanların birbiriyle
savaşmalarının bir versiyonu) ve bir bölümü diğer mutantlara ve normal
insanlara karşı saldırıya geçtiler.
Sonra, Wolwerine’in android Wolwerine’li macerasında ve ‘Hulk Gezegeni’nde
normallikle resmen dalga geçilmeye başlandı.
Tabii burada her ikisinin de bu maceralarda ‘stand-alone complex’ taşımasının
ağırlığı var. (Bu kavram, ‘Ghots in the Shell’in Motoko’sunun
dizi-çizgifilmlerinde somutlaştırıldı ve yükseltgendi.)
Daha da abartılısı olarak Hulk, öfkesi
ve nefreti büyüdüke güçlenir ve savaşı kazanır. İşte bu tam bir
süblimasyondur. Aslında olağan olan budur ama bunu şimdiye kadar kimse
(özellikle de ‘shrink’ler) açıkça ifade etmeye cesaret edememişti: ‘En iyi normal ölü normaldir, yoksa sen ölü anormal
olursun.’
Freud bunu görseydi, kemikleri sızlardı: Normal faşizmini taa lobotomiye ve
elekroşoka kadar işkenceleştiren bir ideoloji, dandik bir popüler alt-kültür
tarafından ti’ye alınıyor.
Nasıl böyle oldu?:
Öncelikle böyle olduğunu fanatik çizgiroman okurları ayırsamıyor.
Çizgiroman üreten şirketler ise, okurlardan gelen (okur mektupları bağlamındaki)
geri-beslemelerden öyküleme gidişini saptar ve belirler, o nedenle bir şey
yap(a)mıyorlar. E tabii, bir de eski öyküler günümüzde at şeyinde kelebek
kalıyor durumda, pazara yeni ürün gerekli.
Sonralıkla, Barthes olsaydı bile yap(a)mazdı, çizgiromanı böylesine
(Huizinga’sal biçimde) yorumlayan kültürolog yok. Tamam Tenten’in
kolonizatörlüğünü daha önceleri belirtmişlerdi ama o zaten görünen köy kılavuz
istemez, bir durumdu.
(Burada yapılan şey, örtük-saklı bir
alt-dil yaratıp kullanmak. Sonuçta zaten öncü gelecekbilim bile, bir
insanla androidinin etkişelimini tam tasarlayamamış durumda. O nedenle bu edim
şlevsel konumda.)
Tabii bu durumda sanat, daha önceleri yaptığını yine yapıyor ve serbest
düşünce uçuşuna geçiyor. (Dolayısıyla, avangard sanat nah öldü.)
Wolverine’in babası olduğuna inandırılmış bir canavar onu öldürmek isteyince,
bu feci komik bir tersine Ödip kompleksi
parodisi olmakta ve çoğul-eleştirel okuma yapabilen bir okur buna
kahkahalarla gülmekte.
Wolverine’nin android kıza ve onun ona karşıki duygularının daha ağır abisi
ise, Motoko-Batou arasında vardı: Sanal-siberuzaysal
+ yapay zekasal platonik sevgi-sevi-aşk gibi de, değil gibi...
Burada önemli bir vurgulu saptama:
3. cins, eşcinsellik veya biseksüellik değil, ‘Idoru’daki sanal aşktır. En
azından 1990’lardan, internetten, siberuzaydan beridir bu böyle tanımlı...
Sounçta Yankiler’in bunu yapması başka bir eğlence konusu: Kürtaj yapan
doktorların öldürüldüğü ve nüfusunun yarısının evrimi anlamadığı bir ülkede,
tarihin de ötesi, evrimin de ötesi, insanın da ötesi gayet açıkseçik tanımlanmış
ve ifade edilmiş durumda...
Dipnot: Haa, bu durum süblimasyon mudur, diye de sorulabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder