Yazan: Christian As. Kirtchev
·
Bizler siberuzayda yaşarız, her
yerdeyiz, sınır tanımayız. Bu, siberpunkun manifestosudur.
§
‘Biz’ söylemi, doğrudan Eugeny Zamyatin’in
‘Biz’ anti-ütopyasını ve faşizmini anımsatıyor.
§
Siberuzayın olağan (maddesel,
enerjisel, zamansal ve mekansal) sınırları tanımadığı doğrudur ama onun da
sınırları vardır. İlkin, donanım ve yazılım olarak; ardından, insan öğesi
olarak; son olarak da, henüz tanımlanmamış kendi olarak (örnekse, ‘duyu-dil’
tanımı yapılmamıştır ama sınırları olacağı diğer duyu-dillerden bellidir)...
Simülasyon duyu-dil de, doğal duyu-dil sınırlarına sahiptir. Örneğin, seste
doğal sınır aşılabilir ama ses için bir sınır vardır.
§
Üstteki daireli parçalar
manifesto, alttaki kareli parçalar da karşı manifestodur.
·
Bizler, değişik olanlarız. Bilgi
okyanusunda yüzen teknik fareleriz.
§
Bilgi, bilgisayar için öyle
görünse de, teknik bir konu değildir. Teknik fare olmak da, farklı olmayı
gerektirmez. Bilgisayar teknisyenleri, ‘hacker’lara fark atardı o zaman,
onlarsa sistemi korurlar... Teknoloji, çoktan beridir yeni bir tür kölelik
yaratmış durumda. Buradaki fare, bilgisayarın faresini anımsatıyor. Bir de
batan gemiyi ilk terkedecek fareleri...
·
Biz bilgisayar sistemlerini ‘hack’
ederek, gidebileceği en son noktayı araştıranlarız.
§
Bilgisayarlarını ‘hack’ etmenin,
onun sınırlarını zorlamakla hiç bir ilgisi yoktur. Bildiğimiz kilitli bir
kapıyı kırmaktan ibarettir. Daha iyi kilit yarattırmanın, yol yürümekle, daha
da ötesi yeni bir yol yaratmakla bir ilintisi yoktur.
·
Biz, parktaki bankta, dizinde
bilgisayarıyla oturarak en son sanal gerçekliği programlayan yetişkinleriz.
§
Yetişkin bölümü biraz abartılı,
genelde ergen demek isteniyor. Artı, gülünç bir imaj çiziliyor. İsrail
bilgasayarlarını çökerten Filistinli kör ‘hacker’lar daha etkileyici bir imaj.
·
Bizimki elektroniklerle
doldurulmuş bir garajdır. Bipleyen modemler, homurdayan yazıcılar ve
bilgisayarlarla dolu bir mahzende yaşamayı seçeriz.
§
Sistemin onlar için ürettiği imajı
kendilerininmiş gibi üstlenmeleri yazık. Gün ışığını hep alan ve kenti panorama
olarak gören bir gökdelen çatısı, ‘hacker’ için daha uygun bir mekansal imaj.
Daha da ötesi, bir kaç yüz kilometre yukarıdaki bir uydudaki bir ‘hacker’ 150
yıllık bir gelecek için daha uygun bir imaj.
·
Bizler gerçeği diğerlerinden daha
farklı görenlerdeniz.
§
Kısmen doğru, sanal gerçekliği
ziyaret insanın bakış açısını ister istemez değiştiriyor bu bir. İkincisi,
bakış açısını değiştirmek ciddi bir libidosal efor-performans gerektirir,
‘hacker’lar da öyle bir çaba görünmüyor. Onlar, Gibson gibi, interneti farklı
açıdan, bir matris olarak görmeyi kastediyor.
·
Bizler, hayalperestlerin
gözlüklerine sahip gerçekçileriz.
§
Keşke öyle olabilselerdi. o zaman
çok daha üretken sonuçlar alırlardı. Fütürolog, masalcı, bilimkurgucu, deli,
çocuk ruhlu ve/ya stratejist bir ‘hacker’ hernüz yok.
·
Siberpunk, başlıbaşına yeni çağın
doğurduğu bir kültürdür.
§
Güncel ve yeni olduğu doğru ama
‘bir kültür’ yerine, ‘bir altkültür’ (: kült) demek daha doğru. Ayinleri olan
bir kült. Ayrıca diğer çeşitleri olabilen, olan ve olacak bir altkültür: Eğer,
bir ‘hacker’ blgi hırsızı ise, polis olan hırsız, genci eğiten yaşlı hırsız,
hırsızlardan çalan hırsız, çalıp dağıtan Robin Hood hırsız gibi...
·
İçinde bulunduğumuz toplum tutucu,
tıkanık ve hastadır.
§
Doğrudur ama her geleneksel toplum
öyledir, kendi geleneğini yaratıp kemikleştirmiş siberpunk da öyle... Bunun
nedeni, olağan bedenin bile, ortalama bir günde epeyi katı, sıvı ve gaz
değiştirmesidir. Herhangi bir toplum, ‘siberpunk’ınki de öyle, bu dinamizme
nadiren sahiptir. Gibson çoktan kült oldu bile...
·
Eskiyi, denenmiş gerçekliği
yeğleyen toplum, devrimci yeniliği, sahtekarlığı ve özgür düşünceyi reddeder.
Oysa ki tek yapılacak olan, ellerini uzatıp yeniliği hissetmek, düşünceleri,
fikirleri, kelimeleri özgür bırakmaktır.
§
Yenilik, değişmeden, öyle ellerini
uzatıp da hissedilecek bir durum değildir. Varlığının her noktasının
eylemsizlik kütlesi değişime karşıdır. Devrim yapamazsın, ancak olabilirsin.
Siberuzayda ise olamazsın da, ‘ma’laşırsın, yani hiçleşirsin...
·
Sistem yanlıştır, olduğu günden
bugüne değişmemiştir.
§
Asla düşmanını küçümseme...
Sistem, bugüne dek, tüm karşı çıkanlarını ezerek, onları yenerek, kuşukusuz
değişerek sağ kaldı. Tarih, başarısız devrim girişimi kayıtlarıyla dopdolu...
·
Devlet, kendini kör gibi takip
etmemize gereksinim duyar. Bu nedenle de, bir bilgi tutulması içinde
yaşamaktayız.
§
İnternete devlet müdahaleleri
ortada. Böylelikle, orası da bir hapishane kılınabilir.
§
Bilgi tutulmasının nedeni devlet
değildir. Daha önceki maddelerde sözü geçen zihinsel ve kültürel atalettir.
§
Gerçekteki bilgisel tutulma ise,
bir önceki dogmanın tükenmesinden ibarettir ve ‘Bilim ve Olanaksızlık’ ve ‘Bilim
ve Ötesi’ metinlerinde irdelenmiştir.
·
İnternet, fikirlerimizi serbestçe
ifade edbileceğimiz yerdir. Net bizim gerçekliğimizdir, krallığımızdır.
§
İnternet özgürlüğü kısıtlıdır ve
yanıltıcıdır. İnternet bir hegemonya alanı değildir. Siberpunklar kendilerine
boş bir ülke bulsunlar. Daha da iyisi, henüz yaratılmamış bir ülke.
Başkalarının ülkesini işgal etmesinler.
·
Mikro dünyalarında yaşayan
insanlar, globalleşmenin onlardan neler götürdüğünün ayırdında değiller. Onlar
için yaşam, yalnızca bildikleri gibi karanlıklar içinde yaşamayı sürdürmektir.
§
Bütün geleneksel yaşam
biçimlerini, yani standart biyografileri sürdüren insanlar, başta öleceklerini,
sonra da b.k gibi yaşadıklarını, yani ot gelip saman gittiklerini bilmemek
isterler.
§
Siberpunkçular da, kendilerini
minicik bir ülkeye gömdüklerini ayırsamak zorundalar. Bunun için, siberpunkçu
olmayan siberevrenci bir çok yazarın onlar için yazdıklarını okumaları
yeterlidir.
·
İnsanlar, gelecek hakkında
fazlasıyla iyimser bir bakışa sahiptirler. Bizler ise, bugünü yaşarken, bizlere
söylendiği gibi, temiz ve aydınlık olacağına inanmamaktayız. Biz günü yaşarken,
yarın neler olacağına ilişkin düşünce üreten insanlarız.
§
Netizenlerin yeterli fütürologlar
olduğuna ilişkin on yılda hiç bir kanıt olgu görülmedi.
§
Geleceğe sahip çıkmak yeni moda.
Kapitalizm geleceği ipotekleyerek bir faşizm gösteriyor yeterince. Bize düşen
geleceği boş tutmaktır yalnızca. Bunun için de sonsuz temizlik gerekiyor.
Gelecekten siberpunkçuları da temizlemek gerekiyor.
·
İnternet bizim anarşi evimizdir ve
asla denetlenemez.
§
Büyük yanılgı: Bilginin anarşisi
henüz tanımlanmamış bir kavramdır ve bilgi denetlenebilir durumdadır (internet
de). ‘Anarşi’ iktidardasızlık tanımıdır. ‘Krallık’, ‘ev’, ‘mülk’, ‘bizim’
deyimlerini içermez.
·
İnterneti kim denetlerse güç
onundur.
§
Fiilen geçersiz bir sav, çünkü
zaten ‘hacker’ler denetimi parçalıyor ve iktidarı yeniyor. Yoksa, ‘hacker’ler
da mı iktidar istiyor? En önemlisi, ‘hacker’lar dahil, sistem bazı
yeni-farklılara bakarkör durumunda.
·
Bilgi Güçtür!
§
(Ünlem imi benim değil, çünkü hiç
kullanmam.) Doğru, bilgi güçtür ama güç kullanılmadıkça büyür (‘bilgi
kullanılmadıkça büyür’ değil). Yanısıra ‘güç’, zorunluca ‘iktidar’ demek
değildir. İngilizce’de ikisi eşanlamlıdır.
§
Aynı zamanda: Bilgi mülk değildir.
Gücün mülkleştirilmiş türlerinden birinin iktidar olduğu hesaba katılırsa,
‘hacker’ların ve ‘siberpunk’ların bilgiyi bedava vermeleri gerekir,
başkalarından çaldıklarını değil, kendi ürettiklerini ki bu henüz örneksiz bir
olgu... (Örneğin bu manifesto, artı değerli değil, eksi değerli bir montajdır.)
Açıklama: Paragraf başındaki noktalar, ana bildirisel, kareler karşı
sav-yanıt ve yazara ait metinlerdir. Ardışıklık doğrusallığı, kimi matrissel
düzlemselliğe genişletildi. Bunun için, başka başlıklara ait anahtar sözcüklerin
geçtiği maddeleri o-başka maddelerle ilintilemek uygundur.
Dipnot: Metnin alıntılandığı kaynak: Kara Filmler, Selda Tan Özdemir,
Altıkırkbeş Yayınları, Lull / Sinema Kitapları dizisi . 1, Şubat 2003, 186
sayfa, sayfa. 119-120. (Kitap dağıtıma erken çıktığı için, işbu metinlerin
yazım tarihi, daha önce görünüyor.) (Artı, asıl veya ilk kaynak metin
belirtilmemiş.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder